35. Bölüm

5.6K 409 38
                                    





    Köylü yavaş yavaş toparlanmaya başlamıştı.
Hemen hemen her evden bir iki kişi ölmüştü depremde.Yıllar sonra  tarihte Erzincan depremi olarak geçecekti bu afet.Gel gör ki Erzurum da Kars'ta en az Erzincan kadar etkilenmiş hasar görmüştü.Bu köylerden biri de Zeliş gelinin köyü idi işte.

    Çocuklar hep korku içinde,tedirgindi.Zeliş gelinin bebeleri daha küçüktü fazla anlamamıştılar,fakat evdeki diğer çocuklar çok korkmuş,sürekli ağlayıp geziyordular.Hatta iyce büyük olan Suna kızın dili tutulmuş,konuşamıyordu.
    Ev halkı ne yapacağını şaşırmıştı.Ev yıkıldığı için ,bütün herkes zelişin birbuçuk odalı evinde yatıyordu.Ama ne yazıkki orda da aşkana yoktu.Bir ay kadar askeriye günde iki öğün yemek dağıtacağını söylemişti.Buda iyi idi.Hiç olmazsa yemek sorunu olmayacaktı.

  Haydar'ında ağrıları artık nefes almasına bile izin vermiyordu.Şu anda hastanede olması daha iyi olurdu ama bu vaziyette kimden yardım isteyecekti ki.
  " ah bir Salih gelseydi "diye sürekli dua ediyordu içinden.

  Salih ise Siirt'te bulunan çok kıymetli bir medrese de son ezberlerini veriyordu o sıralar.
Aklında hep ailesi vardı.Ağabeyini hiç aklından çıkaramıyordu.Çok üzülüyor,içinden çıkamıyordu.Gece gündüz ağabeyine ve Zeliş geline dua ediyordu.Deprem olunca artık daha fazla duramayacağını anladı.Biran önce eve gitmeli idi.

     Köye gelmesi bayağı uzun sürmüştü.Nerde ise 10 gündür yollarda idi.
    Köyüne girdiğinde sabah ezanı vakti idi.Ama genç adam gördüğü manzara karşısında dizlerinin bağının çözülmesine izin vermişti.

     Hıçkıra hıçkıra ağlamış,ya ailesinden birilerine birşey oldu ise diye düşünmekten ayağı kalkamıyordu.Nasıl gidecekti eve,bunu düşünürken yolda üç tane askeri aracın köye geldiğini gördü.Ayağı kalktı ,gözlerini sildi.

  Araçlar Salih 'i görünce durdular hemen.Salih komutana doğru yürüdü ve;
"Komutanım ,selamün aleyküm,ben ben Mirza ağanın oğluyum.Köyde yoktum ben,yeni girdim daha köye,Komutanım deprem ne yaptı benim köyüme,elin ayağın öpem ,babamgil eymi?bene birşey söyleyin?"

    "Adın nedir senin delikanlı?"

"Salih ,Salih adım komutanım"

"Haydi atla araca gidelim beraber,bizde bugünkü yemekleri götürüyorduk köylüye"

   Birlikte köyün meydanına vardılar.Salih yakından gördükleri ile  adeta dili tutulmuştu
Bir an önce evine gitmeliydi.Ailesi ne durumda görmeliydi.

  Delikanlı koşmaya başladı eve doğru.

Koştu ....koştu.....koştu....

Büyük hayatın dışından birşey görünmüyordu,eli titreyerek açtı bahçenin tahtadan yapılmış ve maviye boyanmış büyük kapısını!!!!
"Allahü Ekber,Allahü Ekber "
Diyerek manzarayı izledi.Koskocaman ev, içinde nerde ise 25 kişi yaşayan bu koca ev yerle bir olmuştu.Ailesi nerde idi ?ne olmuştu evin halkına.Yeğenleri,ya babası .Sonra birden aklına geldi "Haydar ağabeyim"diye inledi.

Yıkılan evin hemen yanında ağabeyi ve yengesi için yaptıkları küçük oda yıkılmamıştı.Kapısına gitti yavaşça vurdu kapıya.

Kapıyı evin büyük torunlarından Gürkan açtı.
"Emmim ,emmim gelmiş."
Diyerek amcasının boynuna atladı.

"Emmin kurban,ne oldu size?böyük ana ,babam nerde.?"

"Emmi burda çok kötü şeyler oldi.Embele beşik gibin sallandıh sallandıh.Sonra dedem birde babannem öldi.Bizi de eskerler çıkardı."

ZELİŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin