37. Bölüm

4.6K 413 93
                                    

   


      İnsanoğlu işte ,hayat bir şekilde devam ediyor.Düğün olunca bütün enerjisini boşaltırcasına halay çekiyor ,Ankara'nın bağlarında seke seke dönüyor ,Karadeniz ezgisinde horon tepiyor !!!!
Ama aynı gece birimi öldü ,hep beraber o oynarken kendinden geçen biz ! Gözlerimiz kançanağına dönene kadar ağlarız.

Zeliş için de durum aynı oldu tabiki,kayınları Erzurum 'a döndüler,Salih uygun düşmediği için artık Zeliş gelinin evine gitmiyordu.

  Zeliş sadece nefes alıyor ,çocuklarına bakıyor ,doyuruyor,altlarını temizliyor geri kalan zamanlarını ise çalışarak ve Kuran okuyarak geçiriyordu.

  Görümceleri de artık yavaş yavaş  kendi işleri ile uğraşıyor daha az geliyorlardı.Hali ile köy işleri ağır olurdu o zamanlar.

     Tam da o zamanlarda Salih askere gitmişti.
Zeliş'in kayınları ise bir ayakları Erzurum 'da bir ayakları köyde idi.Şehir de bir türlü tutunamıyorlardı.Çok zordu onlar için şehirde yaşamak.Çünkü çok kalabalıklardı,üstelik ellerin de meslekleri de yoktu.Köyde sürekli hayvan ,tarla ,bahçe derken yuvarlanıp gidiyordular.

     Aradan üç ay geçmişti.Görümcelerini isteyenler çok artmıştı.Ağabeyleri Salih gidince kızları yanlarında gezdirir olmuşlardı.

   Zeliş anlayacağınız dört tane küçük bebesi ile tek başına ve açlık sınırında yaşar olmuştu.Bir avuç unu bulduğu an hemen mayasız hamur yapar tandıra hızlıca vururdu.Çocukları aç kalmasın diye çırpınır olmuştu tek başına.

    Bir gün sabah erkenden at arabaları  geldi kapıya üç tane.Çoluk çocuk denkler ,kayınları ...

Zeliş gelinin küçük evine sığıştılar hepsi.Evde ekmek yapmaya un bile yokken birde 20 kişilik kalıcı misafiri olmuştu gelinin.

   "Zeliş gelin,biz şeherde yapamadıh,iş yoh aş yoh ,çoluk çocuk aç sefil olduh.Burda gendi yerimiz toprağımız dururken ne işimiz var bizim oralarda"

  "Siz nasıl uygun görürseniz ele olsun ağabey"

  "Babamdan galan herşeyin başında ben olacağım,aha bu yıkılan evin yerinede yarından tezi yoh ev yapacayıh.Eskisi gibi biz o evde hep beraber otururuh,sen de gendi evinde uşahlarınlan otur"

  "Ağabey ,o evin yeri bizimdi hani?Haydarım ölmeden ele demiştiz?"

   " Gelin !gelin genden gel ,burda senin böyük gaynın durur,sen nasıl sözümün üstüne söz söylersin he?!"

   "Yoh ,ele değil ağabey,ama ben nereye ekip biçerim,bu sabileri ne ile doyururum.Bu yetimler sizinde canız,kanız.Ne bir ineğim var ne bir toprağımız !!!"

    Eltisi;
   "Gız Zeliş,sen dağdan geldin bağdakini mi kovarsın he?Ağanın sözünün üstüne söz mü söylersen.Kalh Zeynep ana kalhda gör bu sünepe gelinin neler diyir"

   "He vallah,anam babam ,Haydar ağam mezarında ters dönmüştür şimdi"
Dedi diğer eltisi.

   Zeliş sustu.Anlamıştı artık ,bu evde,bu köyde bunlar tad vermiyecek,huzur vermeyecektiler.Eltileri nerde ise zavallıyı dövecektiler.Kaynının küçük oğlu söyledi zaten
" öküz öldü ,ortaklık bitti"
Diye.

   Bir hafta içinde çoluk çocuk ,kadınlar el birliği ile büyük bir ev ve yanınada büyük bir ahır yaptılar.
   O bir hafta boyunca Zeliş gelinin evinde yattılar,yediler,içtiler.Giderken götürdükleri erzakların kalanlarını getirmişler ama Zeliş'in evinde hiç yiyecek olmadığını görünce çıkarmak zorunda kalmıştılar.

ZELİŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin