Zeynep hanım konuyu Mirza ağaya açtı,Haydar için çok güzel ,maharetli ,dünyalar güzeli bir kısmet bulduğunu anlattı.Kahvaltıdan sonra Haydar'a "sana da evelallah hayırlı bir kısmet buldum oğul.Yarın gidip dünürcü olacağam inşaallah,haberin ola "dedi.Haydar ise birden alevlendi "olmaz ben evlenmem senin bulduğun kızlan,istemiyom olmaz"dedi.Anası tam bir Osmanlı kadınıydı,öyle bir ayağı kalktı ki Haydar ürkmedi değil hani.
"Oğul oğul! ,bu ne yüzsüzlüktür ben sana haberin olsun deyi söyledim,sana sormadım alir misin almir misin ?Ağabeyin Hüseyin'in ki gibi kendim gidip alıp nişandan sonra söyliyeydim he?Size bu haktır,ben yarın gidirem köye gıza dünürcü olacağam,bunuda bele belle aklan".!!!!!
Haydar ne yapacağını şaşırmış halde ,edebinden utandığından "ana ben ezem gilin köyden bir marala vuruldum ,ondan başkası olmaz ,evlenmem ben "diyemiyor da.Aldan mora dönüp durdu.
"Ana etme olmaz ne olur,çok sevdiysen kızı Halil e al ,askerden gelmesine az kaldı,he ana kurban olam bana olmaz"dedi.
Yılların Zeynep kadını ,gelmiş geçirmiş ,hayatın feleğinden geçmiş,anladı oğlunun birine vurulduğunu,ses etmeden kalktı tandır damına doğru gitti.Büyük gelini ile diğeri ekmek pişiriyor du ,peştemalını bağladı küçük gelini yemek yapmaya yolladı,kendi de rapatayı aldı açılan hamur bezelerini vurmaya başladı tandıra.Düşün dü taşındı madem istemiyor Haydar,Halil 'e alırım dedi,Zeliş kızı bu eve gelin getirecem ele yada bele.
Zeynep hanım,Mirza ağaya konuyu tekrar açtı böyleyken böyle dedi.Kızı Halil e alacağım,Haydar izin verdi kendinden önce onun evlenmesine.Mirza ağa "olur mu heç ele şey,nerde görülmüş böyükten evvel küçük gardaşın nikahlanması?."Mirza ağayı sakinleştirip ikna etmek çok zordu ,eğer bir şeye olmaz derse olmazdır artık o iş.Zeynep hanım sustu,ne yapacak tı çıkamadı işin içinden,sonra birden aklına büyük kuması geldi.Kilosuna rağmen çok atik ti,bi hızla kumasının yanına koştu."Abla,abla Mirza ağayı ancak sen dinletirsin,Zeliş gızı Haydar istemedi duydun da sende,izin verdi ya Halil'e,he işte Mirza ağa olmaz diyir,böyük dururken küçük olmaz diyir.Seni kırmaz ağam,bilirsen Nursel 'ide yavuklusuna vermiydi sen olur ettin.Abla kurbanın olam ağamı he dedirt.Kuması da"gız Zeynep sen niye taktın bu gıza ,İllaham alacam diyirsen,çok mu gözel,he hele de?"."Yoh aba...,güzel çok güzel ,ama gendi gençliğimi gördüm onda,içim kaynadı.Zati anası babası yeni ölmüş,kimi kimsesi yohmuş abam anlattı.Bilirsen orda görmüştüm, ele erişte kesirdi ki göreydin bir.Şimdi bu yetim öksüz evde bir başına galirmiş,ey köy yeri biri adını neyini çıkartmasın,birinin göynü düşmeden alah dedim"dedi. Başını salladı kuması,"oldu bil Zeynep sen bu işi.Hazırlıklara başlıyah ocağımızda yeni bir toy olacah inşaallah dedi".
Ertesi gün Mirza ağanın verdiği izinle görücü gitmeye hazırlandılar.İki kuma büyük gelinler ile oğlanlar,köyün iki yaşlı sözü dinleneni ve birde Haydar sevdalandığı maralı birdaha görmek ümidi ile Remziye hanımın köyüne doğru yola çıktılar.Atların üstünde birbirine yakın olan iki köyün arası yeni yağmış kardan dolayı bir saatten fazla sürmüştü.Erdal ağa gelen misafirleri karşıladı hemen ahırdan bir kuzu kestirdi,şanına yakışır şekilde ağırladı baldızı ve ailesini.Çay içme faslı başladığında Zeynep hanımın kuması lafa girdi: "Remziye bacım sizin köyden bir kız varmış,bacın burda sizin evde görmüş.Biz Allah'ın izniylen bu güzel kıza görücü geldik.Kızın kimi kimsesi yokmuş,biz de Halil için uygun gördük.Hele bir konuşsan , biz yarın akşam döneceğiz köye ,haber alah,ele dönek dedik".dedi.
Erdal ağa elindeki sarı ,çekilmekten taşlarının eridiği kehribar tesbihini çevirmeyi bırakıp"Mirza hele de bakam,Haydar dururken Halil ne demeye evlenir."
Haydar yine aynı konu mu diye içinden saydırıyordu.İstemiyordu kardeşim ,bu kadar zor mu anlamak.Mirza ağa dönüp Zeynep'e baktı önce bir,sonra Haydar 'a döndü" Erdal gardaşım Haydar izin vermiştir,önce Halil evlensin , ben sonra evlenirim dedi.Meraklanmayasın Halil'de Haydar 'dan geri kalmaz,gücü kuvveti,edebi ,saygısı evelallah ağaabileri gibidir.Zati askerden geldi gelecek , eli kulağında,bekliyoz.İnşaallah hayırlısı ile işimiz olursa hemen düğün yaparıh " dedi.
"Mirza gardaşım ,oğullarını biliriz,maaşallah hepsi altın gibi çocuklar,hele Salih 'i başka severim.Remziye hele de bakam ,kimmiş bu gız" dedi.
"Ağam , Zeliş'i görmüştü bacım.Ele bir çıtlatmıştı bene,anasının babasının yeni öldüğünü söylemiştim" dedi Remziye hanım.
"Zeliş gız he,o zaman mesele başka gardaşım,o yetim bize anasından babasından emanettir.Emanete eyi bakıp,koruyup kollamak farzdır.Heleki Zeliş ilen konuşah,eğer olursa bilki biz gız tarafı oluruz,muhtar ,köyün hepsi Zeliş in ana babası dır.Kırılmak yok ona göre hemi "dedi Erdal ağa.
Bu arada Haydar 'da ulan ne Zeliş miş.İşte yetim neyin derdindeler,alah götürek, kıymetli altın oldu anasını satim diye içinden hayıflanıp durdu.Bir yolunu bulup köyün içinde bir iki tur atabilseydi maralını görürdü elbet.En iyisi çay bitince bahane bulup çıkmak dedi içinden,banane Zeliş'den,Halil 'den offf offf ......
Çaylar içildi,akşam ezanı okunmadan Erdal ağa ile karısı,muhtar ile karısı bereber Zeliş gızın evine doğru yola çıktılar.Zeliş de evde tek başına oturmuş kuran okuyor du.Kapının önünden gelen muhtarın karısının sesine kalktı ayağa ,kapıya gitti yavaşça açtı.Birden kapıda gelenleri görünce ,hızlıca geri çekilip buyur etti misafirlerini içeri .Sobanın üstünde kaynayan kuşburnu çayından doldurdu bardaklara ikram etti.Kendi de sobanın yanına çöktü yavaşça.Erdal ağa söze girdi;
"Zeliş gızım,sen bize ananın babanın emanetisin.Bu konuları seninle konuşmak aslında bana değil Remziye'ye düşer ama ben kendim duymak istiyorum kararını,seni kimse hiçbirşeye zorlamıyor,şimdi diyeceklerimi eyi dinle;"
Zeliş gözleri yerde başıyla onay verdi.
"Gızım,benim bacanak yukarı köyden duymuşsundur,Mirza ağa.Sana dünürcü gelmişlerdir.Kararın ne olursa olsun ben ve Remziye senin yanındayız,kararın olumlu ise bilesin ki biz kız evi olacağız.Yarın dönecekler gardaşım gil,kararını bu gece düşün sabah haber almaya gelir hanımlar."dedi ve ayaklandılar.
Haydar ise çıkmış dolanmış hiç biryerde görememiş sevdalandığı kızı gerisin geri dönmüş eve.Ezesi gilde gelmişler Zeliş kızın sabaha kararını öğrenecekler miş.Herkes yatsı namazlarını kılmış yatmış tı.
Zeliş kız ise gözüne bir türlü uyku girmiyor,kapattığı gaz lambasını tekrar kalktı açtı.Annesi babası olsaydı şimdi böyle olur muydu hiç,annesi herşeyi halleder,babası uygun görürse verirdi.Ne dese nasıl yapsa bilemedi bir türlü.Sabaha doğru anca uykuya dalmıştı.
Remziye hanım ile muhtarın karısı geliyordu.Sobaya tezek almaya çıktığında görmüştü.Acele ile içeri geçip tezekleri sobaya attı,hemen kapıya çıktı karşıladı misafirlerini.Söze girdi muhtarın karısı.
"Güzeller güzeli Zeliş gızım düşündün herhal, nedir kararın he?."
"Şey ....ben bilmiyom ki.Ne diyeyim,nasıl edeyim,anamın babamın mezarları burda,ben heç kimseyi tanımıyom orda ,korkuyom çok.Sizde benim anam sayılırsınız,ben size bırakıyom.Ne derseniz kabulüm." dedi.Merhaba arkadaşlar bölüm nasıldı?Yorumlarınızı bekliyorum.Bu arada video daki şarkıyla okuyun ,çok severim ben.Yeni bölümde görüşmek üzere. Yıldıza dokunmayı unutmayın öpüldünüz....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZELİŞ
RomansaDoğu Anadolu Bölgesinde yaşanmış gerçek bir olayın kurgusu olan ZELİŞ, ölen kocasının Kardeşi ile evlendirilmek zorunda kalıyor, ZELİŞ 'in bu zor hayatında hem köy baskısı hemde Salih'le olan çarpıcı evliliği ele alınıyor. TÜM HAKLAR SAKLIDIR. 2019