10.bölüm

10.7K 418 4
                                    

        Düğün  alayı köye girmek üzere idi artık.Erkekler önde ,bazılarıda atların yularını tutmuş üstünde kızlar gelinler kadınları getiriyolardı.İçlerinden biri vardı ki hiç bilmiyordu yularını tuttuğu süslenmiş al yazmalar bağlanmış ,gelin atının üstünde karasevdaya düştüğü kız var ,haydar hiç öyle mutlu mesut tutarmıydı yularını atın.Zeliş de duvağının altında hem çok üşümüş hemde çok yorgun hissediyordu kendini.O kadar ağlarsa zaten hasta olmadığına şükretmeliydi.Köyün evleri çıkmıştı önlerine .Zeliş hemen başını eğmişti önüne ,sanki duvağından görünüyor gibi baktığından da utanmıştı.Hayatında ilkkez bu kadar uzun yol gelmiş ve kendi köyünden başka köy görüyordu.Çok garip hissetmişti kendini .Şu anda herşeyden çok evlendiği kişiyi merak etmeliydi halbuki,nedendir bilemedi hiç şu anda aklına gelmemişti.Köyü ve evleri izliyor,üşüdüğü ve yorulduğu için sitem ediyordu.Sonra babası geldi aklına ,yaşıyor olsaydı heralde vermezdi biricik Zeliş kızını .Çünkü Zeliş anladı ki bu evliliği mecbur kaldığı için kabul etti,yoksa başka bir köy ,hiç bilmediği insanlar içinde ne işi vardı.Nişanlısını bile hiç görmemişti,oysa kendi köyünden biriyle evlense idi  en azından konuşmasa bile görmüş olurdu.Bunları şimdi daha yeni düşünmeside garipti.Evlenmese idi bir başına ne yapacaktı ki ,nereye kadar köylü onu koruyup kollayacaktı.Bunları artık düşünmeyi bıraksa iyi ederdi.Birazdan yeni evi,yeni yuvası,kocası olacak kişiyi görecekti.Artık alışmalıydı bu duruma.Kendini sıkmayı bırakmalı,hayatına tutunmamlıydı.
Köyün içine girmiştiler artık,davul zurna iyice kuvvetli çalmaya başlamış,köyün halkı erkek evine toplanmaya başlamıştı bile.Zeliş çok korkmaya başlamıştı,tek başına ne yapacaktı burda.Gözleri doldu yine ,usul usul akmaya başladı inci taneleri.
Mirza ağa tüm heybetiyle yanında kızı ile düğün alayını karşılamak için kapıda bekliyordu.Düğün için gelen köy halkıda içlerine katılacak yeni gelin kızı merak ediyordu.Hepsi Mirza ağanın etrafında beklemeye başladı.Genç olan kızlar ile delikanlılar halay çekmeye başlamıştı bile.Köylü Halil 'i evin önünde göremeyince kızın köyünde dediler aralarında herhalde.Ama iyice yaklaşan düğüncülerin içindede görememiştiler.Köyün yaşlılarından firdevs nene :"Mirza ağa hele söyleyesen Halil oğlan nerdedir,gelsin gelini karşılasın da".

Mirza ağa ise hiç cevap vermedi.Ne desin ki zaten.Köy küçük ,birkaçgüne herkes öğrenir nasılsa dedi.
Halil ise yatağın içinde kıvrım kıvrım kıvranıyordu.Stresten olmalı çok rahatsızlandı,öyleki eve ilk geldiği gün gibiydi nerde ise,ilaçlarınıda düzenli içiriyorlardı halbuki .Herkes dışarda düğün alayını beklediğinden içerde odasında can çekişen Halil'den bi haberdiler.Halil artık sayıklamaya başlamıştı .Ateşi de çıkmıştı.
Davul zurna ile kapının önünde durmuştu gelenler.Erkekler kadınları ,kızları atlardan indirmeye başlamıştı bile.Haydarda gelin atının yularını bırakmadan bekliyordu,babası yada Halil gelip gelini indirsin diye.Herkes indi atlardan tek Zeliş kaldı at üstünde ,Zeynep hanım bir solukta gitti kocasının yanına ;"Herif,Halil nerdedir,söyledin hemi gelin getirmeye gettiğimizi,eyse hele gelsin gelini karşılasın ,attan sen indirirsin."dedi.
Mirza ağa sabah konuştuklarını ve çok öfkelendiğini hızlıca söyledi ,şimdide yatıyor dedi.Zeynep kadın Mirza ağaya döndü hemen ve "hayde o vakit gelinin indir attan,bende haydara şeker çerez attıram başından."
Haydarın eline hızlıca şeker çerez torbasını verdi ve dama yolladı,Mirza ağada gelinini indirdi attan ve kapının girişinde gelini bekletmeye başladılar.Köyün imamı geldi güzel bir dua etti ve peşi sıra haydar başından aşağı şekerleri ve çerezleri döktü.Köylü alkışladı o sırada seydalide başladı çalmaya,Zeynep hanım gelini kolundan tuttu ve kadınların oynayacağı salona götürdü.Erkekler de diğer salona geçtiler.Gençler tekrar oynamaya başladı.Zeliş biraz daha sakinleşmişti ama içinde ki sıkıntı gittikçe büyüyordu.
Zeynep hanımda herşeyi yoluna koymuş kuması ile Halil'e bakmaya çıkmıştılar.Halil in yanına girdiklerinde çok korktular öyleki ufak bi çığlık attılar da Allah'tan davul sesinden duyulmadı.Halil perperişan ,ateşler içinde bilinçsizce yatıyordu.O kadar seslenmelerine rağmen hiç tepki vermedi .İki kadında bir yandan ağlıyor bir yandan da uyandırmaya çalışıyorlardı.Baktılar olacağı yok kuma kadın Mirza ağanın yanına gitti bir solukta.
"Ağam ,ağam ! "
- "ne oldu hanım söyle hele bu halin ne?erkişilerin içine bağırarak girersin?"
-"Ağam koş koş ! Halil çok ağırlaşmış!".
Mirza ağa kalktı hemen odaya hızlı hızlı yürümeye başladı.Geride kalan köyün erkekleride peşi sıra gittiler odaya.Köylü şok olmuştu,Halil ölü gibi yatıyor,anası başında ağlıyor...İmam efendi ilk soruyu soran oldu.
Mirza ağa ,burda neler olur böyle,Halil oğlanın neyi vardır?
Mirza ağa hemen koştu oğlunun başına ,sarsmaya başladı," Halil,Halil!"diye bağırmaya başladı ama ses seda çıkmadı oğlandan.Ateşi o kadar yüksekti ki ,hemen üstünü açtı ,tişörtünü sıyırdı,pijamasını çıkardı.
"Zeynep,ağlamayı bırak, kalk soğuk su getir hemen bez koy içine çabuuuk!"
Erkekler çekilince davul zurna seside durmuştu.Kadınlar anlamamıştılar ne olduğunu ,ama bir uğultu ,ağlama ,bağırma sesleri geliyor su sanki.Kadınlardan Firdevs yavaş yavaş çıktı odadan,bir sağa bir sola baktı kimse yoktu.O sırada elinde leğenle Zeynep hızlıca önünden geçti.Peşine düştü oda,ama hiç iyi şeyler görmedi
"Mirza ağa bu oğlanın halı nedir,ne olmuş bu uşağa".diyerek yanına vardı.Elini anlına koydu ,yanıyordu oğlan,sapsarı olmuş,bir avuç kalmıştı nerde ise.Zeynep hanım hem ağlıyor hemde soğuk suyla vücudunu siliyordu.Kimse cevap vermiyordu sorulara.Nasıl cevap vereceklerdi ki " biz verem olan oğlana kız aldık getirdik,bile bile" hiçbirinin dili varmadığı için konuşmadılar.Firdevs kadınların odasına geri döndü,evin gelinleri ve kızları bişey olduğunu anladılar o içeri girince.Diğer kadınlar sormaya başladılar hemen ne olduğunu dışarda.O da cevap vermedi, veremedi."heç bişey olduğu yoktur siz işize bakın hayde".İçi yandı kadının ne olacaktı bu kız cağız diye.O oğlan orda ölmek üzere ,anlamıştı.Aynı hastalıktan az mı insan ölmüştü bu köyde.
Zeliş in yüzünü açmadıkları için ,bişey görmüyordu ama bi sıkıntı olduğunu anlamıştı.Davulda çalmıyordu artık.
Diğer tarafta ise Halil'i kendine getirme çabaları devam ediyordu.Mirza ağa köyün imamına seslendi;
" imam efendi ,bizim oğlan çok hastadır,gördün işte.Asker ocağında hastalanmış.Geldiğinde de bele kötüydü,anası eyi baktı,durumu eydi,daha bu sabah yanındaydım,konuştuk yemeğini yedirdi bacısı.Şimdi neye bele kötülendi anlamadıh.Oğlan bu halde iken davul zurna düğün olmaz.Sende hak verirsin değil mi?Münasip bir dille misafirlere anlatsan olur hemi."
İmam efendi hak verdi Mirza ağaya.Herkesi uygun bir dille düğünün dağıldığını ve devam etmiyeceklerini söyledi.Kadınlarıda Firdevs neneden yardım istedi imam efendi ,misafir kadınlar dağıldı gittiler.Bütün herkes üzülmüştüler olanlara.
Haydar Halil 'in baş ucunda kardeşleri ve anası babası ile bekliyorlardı.Zeliş ise kadınların odasında evin diğer gelinleri ve bir kaç kız torunla bekliyordu.Utanıyorduda bişey sormaya.Kimin hasta olduğunu deli gibi merak ediyordu ,şu yüzünüde bi açsa idiler.Acıkmıştı da zaten.
Zeynep hanım o sırada içeri girdi.Gelinler ayağa kalktı hemen,Zeliş 'de kalktı.Zeynep hanım Zeliş'in yanına vardı.Kızım düğünü bitirdik,yüzünü açalım senin,çünkü hasta olan senin erin.Kızlar odaya götürsün de üstünü değiştir.Acıkmışsızdır siz şimdi.Gelinlere döndü
"Sizde hemen sofraları hazır edin,yemekler yapılmıştı zaten,erkişelede diğer salona hazır edin hayde.Zeliş e oda gösterin ,beklemeyin artıh ".
Dedi ve geri oğlanın yanına gitti.Haydara ve Salih 'i de kaldırdı salona yolladı hepsini .Mirza ağayıda içeri gönderdi.Oğlunun başında tek bekleyecekti.Gözü şu anda kimseyi görmüyor du.Ne zavallı Zeliş'in ne hale geldiğine bakmıştı nede evdeki herkesin çok moralsiz ve ölü gibi olduğunu görmüştü.




Evet arkadaşlar yeni bölümümüz geldi.Okuduktan sonra yıldıza dokunmayı unutmayın.Yorumlarınızı bekliyorum .

❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️

ZELİŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin