50. Bölüm

5K 493 100
                                    



   Dünya dönüyor,hayat devam ediyor,Zeliş ve Salih de bu döngünün içinde yuvarlanıyorlardı.
Garip hayat işte böyle idi.Sen hayatın ile ilgili planlar programlar yaparken bi bakmışsın ki hayatın kaderinin çizdiği yolda ilerlemiş gitmiş bile.

  Zeliş ve Salih de hayatları ile ilgili yaşadıkları olayların hiç birini bilerek isteyerek yaşamadı.Zeliş kendi halinde babasının evinde yaşamaya çalışırken başına bu kadar olayın geleceğini asla tahmin bile edemezdi.Şimdi dönüp geriye baktığında kendi bile hayretler içinde kalıyor ."Ben neler yaşamışım böyle" diyor.Ama hiç bir zaman isyan etmiyor,babasının nasihatları kulağından gitmiyor.Gerçi Haydar öldükten sonra uzun bir dönem aklı başında değildi.Ama hayat ona artık küçük yaşta olgunlaşmayı öğretmişti.Biraz da Salih 'e karşı olgun davrana bilse heralde herşey yoluna girecekti.

  Salih ise bu olaya yavaş yavaş alışmaya başlamış,içinde taşıdığı abisine karşı suçluluk duygusunu yenebilmişti.Sadece Zeliş ile hiç iletişime geçemiyordu.Ne zaman ağzını açsa kadın bağırıp susturuyordu.Anlayamıyordu da sebebini.

Çocuklar hallerinden memnundular.Sonuçta artık başlarını okşayan onlarla ilgilenen herşeyden öte onlara kendilerini değerli hissettiren bir babaları vardı artık.

Bir kaç ay geçmişti aradan,havalar iyiden iyiye soğumuş,kış kendini hissettirmeye başlamıştı.Salih eve artık iyice alışmış,herşeyi kabullenmişti.Üstelik nikah bereketi ile gelmiş Salih oğlan çok hastalanan ve görevine devam edemeyen cami imamının yerine köylünün isteği ile gelmişti.Günde beş vakit namazı kıldırıyordu ama ağabeyleri camiye gitmiyor hatta Cuma namazlarını bile diğer köye gidip kılıp geliyorlardı.Köylü sorduğunda ise
"O deyyusun arkasında namaz kılınmaz "diyorlardı.
Köylü ise Salih oğlanın ilmini çok değerli görüyor ,olayın bu kadar büyütülmemesi gerektiğini düşünüyorlardı.Salih onlar için ,köy için bulunmaz nimetti.Onun için ağabeyleri ile aynı fikirde değillerdi.

  Zeliş, Salih'ten sonra bayağı rahatlamıştı ama bunu kabul etmek istemiyordu.Yıkılmaz gururundan asla ödün vermiyordu kadın.Bu kadar yıl tek başına ayakta kalmış bundan sonrada hiç kolay değildi bu yıkılmaz kadından vazgeçmek.

  Artık kimsenin çayırına ,evine iş yapmak için gitmiyordu.Dışarı çok çıkmayınca,elleri sıva ,taş çamur olmayınca Zeliş iyice bi güzelleşmişti.Tabi bunun farkına Meryem anadan başka kimse varmıyordu.Çünkü evde yüzü yaşmaklı geziyor asla açmıyordu.Dışarda kimse görmüyordu zaten.Meryem ana ara ara yoklamaya geliyordu ,bi onun yanında rahatça oturuyordu genç kadın.Meryem ana halen Salih ile aynı yatakta yatmadıklarını biliyor ama konuyu hiç açmıyordu.Şimdilik iki gence zaman vermek gerekli diye düşünüyordu.Zeliş önce içinin zehirini akıtsın sonra oda olur diye düşünüyordu.Ama bi el atmak lazım diye de geçirdi aklından.

   Salih oğlanlarla beraber camiyi mesken etmişti.Kış olduğundan köyde çok iş güç yoktu.Hali ile bütün köyün çocukları evlerinde boş boş oturuyordu.Salih düşündü ki "eğer camide kurs düzenlersem çocuklara bi hayrım olur belki".
Bu fikrini önce Zeliş kadına söyledi .
"Zeliş ,ben köyün uşahlarına kuran -ilmihal dersleri verim diyirem "

"Ey düşünmüşsen ,hem benim uşahlarda gelir öğrenir herşey"

  "Ben onlara zaten öğretmiye başladım ya"
  "Sağolasan!"
Öyle hiddetli söylemişti ki ;adam yine ne olduğunu anlamamış fakat azar yemişti.

Sabır ,sabır diyordu içinden ama artık nereye kadar sabredecekti bilmiyordu.

  "Tamam Zeliş ,ben camiye gidirim."

Zelişten ses çıkmamıştı.Adam gittikten sonra da neden böyle öfkelendiğini anlamamıştı.Bu işin sonu nereye gidiyordu o da bilmiyordu.

  Salih bu işin nereye varacağını artık kestiremiyordu.Normal şekilde bile konuşamaz olmuşlardı.Kadının içinden resmen canavar çıkmıştı.

ZELİŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin