21.bölüm

8.7K 416 20
                                    


       Haydar ,keşke demişti .Çünkü anası melek gibi bir kadın olmasa da, merhameti vardı.En azından kimseyi ezmeye çalışmazdı.Ama ne olmuştu anasına bir türlü anlayamadı.Keşke şu yetim ,bi çare kıza analık yapsa idi.Ne kadar da ana kucağına muhtaç .Ailesin den de kimsesi yokmuş heralde .Anası " kimsesiz " demişti ilk anlatırken ona.
    Şimdi bu kızın hem  anası ,hem babası, hem ailesi  hem de kocası olması gerekiyordu.

   Zeliş biraz daha sakinleşmiş,kıpkırmızı olmuş burnu ile kocasına bakıyordu.Adam öyle bir dalmıştı ki ; karısının ona baktığını anlamıyor du bile.Karısı değil ona o kadar uzun süre bakmak, konuşmaya  bile utanırdı çünkü.

  Haydar ,aklındakileri bir kenara kovalayıp,gözlerini karısına çevirince,Zeliş hızlıca kollarından çıktı ve aşkanaya koştu.

Zeliş ,aşkanada yapacak birşeyler aradı kendine,çok da soğuktu aşkana.Aklına Mirza ağanın evi geldi ; evin hemen hemen her odasında soba vardı . Orda yaşayan herkes çok rahat yaşıyordu.Köylülerin çoğu kıtlık içinde idiler.Kendi köyünde de durum aynıydı.Erdal ağa ,Mirza ağa , birde köyün muhtarı bildiği kadarıyla durumları iyiydi .
Kendi kendine biraz daha oyalandıktan sonra ,utana sıkıla girdi içeri.Haydar ise sobanın dibinde oturmuş ,başını yukarı kaldırmış düşünüyordu.Sıraya koymaya çalışıyordu,yeni bir soba , bir tane daha gaz lambası , bir tane daha sedir .Şöyle sobanın kıyısına koymak için .Daha ne lazımdı...

Yün halıda olsa iyi olurdu .Bu evdeki her şey çok yıpranmıştı. İçerden çatının kolunlarını da sağlamlaştırmak lazımdı .Çok sağlam değil gibiydiler.Bi yaza çıksalardı ...

Zeliş de geçip sobanın diğer kıyısına geçti oturdu. Haydar dönüp baktı karısına .Yaşmağı nı yine çekmişti ağzına .Artık kızamıyordu sevdasına .
" madem böyle rahat ediyorsun "

........

"Dedim ki madem böyle rahat ediyorsun ,yaşmağını indirmiyceksin ,olsun bakalım güzelim "

........

Neden hiç konuşmuyorsun .Ben kendi kendime konuşuyorum.

    "Şey ağam ben .... ben ... "
  "Hay Allah ,yine konuşamadım ya "

    " Bu şeylerin ne zaman bitecek yahu ?"

   ..........

     "Sana biraz hikaye anlatayım,dinle bakalım .Madem konuşmuyorsun ,ben anlatam sen dinle sevdam ".

   " Bir gün bir delikanlı kendi köyünden başka bir köye gitmiş.Orda işleri varmış , ezesi gilin köyü imiş o köy.Delikanlı köyde dolanırken , pungar 'ın(köy çeşmesi) önünde kızlar varmış   su kuyruğunda .Konuşup gülüyorlarmış.İçlerinde bir kız varmış ki ; kömür gibi saçları belinde salınırmış,gözlerini tam görememiş delikanlı ama , bu gördüğü marala vurulmuş oğlan."

      Zeliş başı yerde dinliyormuş kocasını .Tam anlayamamış ama sanki ondan bahsediyor.
"Tövbe tövbe estağfirullah " dedi içinden.

    "Delikanlı ilk kez gördüğü kızın arkasından uzun uzun baktı , ama tam olarak hangi eve gitti göremedi .Ertesi gün delikanlı yine pungarın yakınına gitmiş .Uzun zaman orda beklemiş ama kız gelmemiş .
Delikanlı kendi köyüne dönmek zorunda imiş.İstemeye istemeye dönmüş evine .
  Artık sürekli babasına bir şey bahane edip
soluğu kızın köyünde alırmış.Ama gel görki kara sevdaya düştüğü , uğruna dünyaları feda edeceği kızı bir daha göremedi .Ezesine sordu ama nafile.Tam o sırada da anası delikanlıyı evlendirmek istemiş .Bacısısının köyünde bir kız varmış.Öyle böyle değilmiş kız.Mutlaka o kızı almalıymış .

ZELİŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin