Salih ile Zeliş oturmuş çay içiyordular.Yine hiç konuşmadan ,sessizlikle anlaşıyordular.Çocuklar da onlarla oturmuş sessizliğe ortak oluyordular.Zekeriya en sonun da çok merak ettikleri soruyu sordu;
"Ana,biz emmime artıh baba mı diyeceyıh.?"Zeliş yine sessiz kalmış sonra da;
"Size galmış oğlum ,ister baba diyin,ister emmi diyin"
"Ben baba diyecem,hem artıh bizim de babamız var"
"Ben de baba diyecem "
" Ben de , bende"
Zeliş oğullarını izledi önce sonra da Haydar yaşasaydı tek hiç bir şeyim olmasaydı diye düşündü.Oğulları ne kadar da çok "baba "demeyi istiyormuş meğer.Hem ana hem baba olunamıyormuş işte .Ne yaparsa ,ne kadar fedakarlık yapıp saçını süpürge etse de olmayan bir babanın yerini tutamıyormuş.
Aldığım karardan inşaallah pişmanlık duymam diye sürekli dua ediyordu.
Salih ise çok başka düşüncelerde idi,acaba ağabeyine malum olmuş mu idi.
İçinden sürekli kendini sorguluyordu,en çok da ona baba demek istediklerini söyledikleri zaman.Ağabeyinin aslanları ona baba demeyi seçmiştiler.Belki de ağabeyi nerde ise hiç duymamıştı bu kelimeyi.Çok üzüldü ,iki ağabeyi de genç yaşta ölmüştü,ama Haydar ağabeyinin ölümü çok tesirli olmuştu.Geride dört çocuk ve bir eş bırakmıştı.Zor günler geçirmiş,aç susuz kalmış yinede ayakta dimdik kalmıştılar.Artık ağabeyini düşünmemeliydi,önüne bakıp,ona göre hayatını şekillendirmeliydi.Zeliş yeteri kadar sıkıntı çekmişti,bundan böyle emanetlerine iyi bakmalıydı.Gece olunca Zeliş yer yataklarını sardı.Kendi fikrince Salih oğlanlar ile yerde yatacaktı oda içeri odada yatacaktı.İstediği gibi de oldu,Salih içinde bu iyi bir fikirdi çünkü.Herkes durumdan memnun yattılar.Çocuklar çok mutlu olmuştular o gece,amcaları onlar uykuya geçene kadar türlü türlü hikayeler anlatmış.sonrada onları sıkmadan kısa duaları okumuş ,okutmuştu.
Zeliş yine uyuyamadı o gece.Sabaha kadar yatağın içinde ,buz gibi odada ağladı durdu.
"Böyle olmamalıydı.Allahım ne olur yardım et.Haydarım küsmesin bana"
Kadın yaptığı şeyin mantıklı olarak en doğrusu olduğunu düşünsede ,duyguları red ediyordu bu evliliği.
Sabah namazını kılmak için kalkmıştılar .Salih büyük oğlanları da kaldırdı namaz için.Hem de Zeliş ile tek kalmamış oludular.Hep beraber namaz kıldılar.Zeliş sobayı boşalttı,içini yeni tezek ile doldurdu ,yaktı bi güzel .Isındılar hepsi,çay da hazır oldu.O sırada kapı vurulmaya başladı.Salih kalktı hemen açtı kapıyı.Meryem ana yine elinde üzeri örtülü tepsi ile karşısında gülüyordu.
"Hele oğul çekil de geçem içeri da!"
" he buyur ana"
"Gız Zeliş çay hazır mı?"
"Hoş gelmişsen ana.Hazır çayımız"
"Ey hele getir örtüyü de yapah kahvaltımızı"
"Olur ana ,hemen hazır ederim"
"Sen sadece bardakları ,çayı al gel,Zekeriya kalh sende sofra bezini sar"
Hep beraber oturdular sofraya.Meryem kadın yine doldurmuş tepsiyi tıka basa peynirinden kavurmasına,reçelinden sarıyağına kadar.Zeliş biraz mahçup olmuştu,sürekli kadın taşıyıp duruyordu yemekleri.Canı da yemek istemiyordu zaten,gecenin yorgunluğu yeni yeni çökmeye başlamıştı üstüne.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZELİŞ
RomantizmDoğu Anadolu Bölgesinde yaşanmış gerçek bir olayın kurgusu olan ZELİŞ, ölen kocasının Kardeşi ile evlendirilmek zorunda kalıyor, ZELİŞ 'in bu zor hayatında hem köy baskısı hemde Salih'le olan çarpıcı evliliği ele alınıyor. TÜM HAKLAR SAKLIDIR. 2019