31.bölüm

6.3K 478 55
                                    



Sabaha kadar sıra ile ağlaşan bebekleri emzirmekle ve ayaklarında sallamakla ezana kadar uyuyamamıştılar.Zeliş artık gözlerini açık tutamıyordu.Beş dakika yatsam yeter diyordu kendine.Sonrada " iyiki buraya geri dönmüşüz,yoksa ben ne yapardım bu iki bebekle.Asla bakamazdım tek başıma" dedi.

Ezanlar okunduktan sonra kaynanası da namaz için kalktı.İki bebeği de yanına koydu yeni annenin.
" Ben hele bir namaz kılam gelem ,sen bak ikisinede gelene kadar"

Zeliş başını salladı,kaynanası gittikten sonra kucağına aldı bebeklerden birini ,önce kokladı doya doya,sonrada öptü ellerini ,yanaklarını.Çok güzel kokuyordu,doyamadı öpmeye koklamaya.Sonra diğer bebeği de aldı öptü ,kokladı."Babanızda gelse de bir an önce öpse ,koklasa yavrularını,çok özledim babanızı bebeklerim.Siz Allah'ın bir lütfusunuz,nasıl karnımda taşımışım ben sizi.Mucizelerim oldunuz benim.Dedeniz isimlerinizi bakalım ne koyacak he "

Kaynanası geldi o sırada ,hemen hızlıca yerine koydu yavrusunu. Çünkü ayıptı ,çok ayıptı hemde.Emzirme hariç kucağına alamazdı.Zeynep ana hemen ayağını uzattı ,bebeklerden birini aldı ayağına.Tam o sırada büyük ana geldi içeri.
" Sabahız hayır ola ,ne ettiz eymi uşahlar? ,gelin sen nasılsan? Var mı sancın neyin?"

"Gel aba gel.Vallah sabaha gader uyutmadı aha bu sıpalar,aba nasıl olacak bele bunlar?Nasıl bakacağız ,biri susar öbürü başlar.Tam birini uyuturum ,öbürü ağlar oda uyanır ?"

"Hele Zeynep sus!Evnen bir karı doluyuh.Herkes tutar bir yerinden.Zeliş uşahlar ele avuca gelene gadar sadece onlara baksın.Aşkanaya ,ev işlerine şimdilik girmesin heç.Her gece birimiz de yanında kalırıh."

"He aba ele yapah,uşahlar hele bir toplansın."

Zeliş her zamanki gibi dinliyordu.Tek derdi şu anda kocası gelsin di birde biraz uyusa idi.

Sabah sofraları kurulmuş,kahvaltılar

yapılıyordu.Zeliş de gelmiş oturmuştu sofraya.Bebeklerde yanlarında babaannelerinin ayaklarında sallanıyordular.

Mirza ağa tek erkek kalınca ona sedirde hazırlamıştılar kahvaltıyı.
" Hele bele bahın,uşahların adını okuyup kulaklarına söyliyecem sofradan sonra ,götürmeyin hemen"

" olur ağam ,"dedi Zeynep ana.

Mirza ağa torunlarına isimlerini koydu ve ezanı okudu kulaklarına .Zeliş daha iyiydi artık.Sofraları toplayıp biraz yardım etmişti eltilerine.Sonrada bebeklerinin altını değişmiş,bezlerini yıkamaya pungara(çeşme) gitmiş,hızlıca işini yapıp geri gelmişti.

O gün akşama kadar iki babaanne ve Zeliş bebeklerin yanında geçirmişti zamanlarını.

Akşam yemeğine biraz yardım etmişti,tam sofraya oturacakları zaman erkekler çayırdan geldi.Haydarın gözü karısını aradı,çünkü yoktu salonda.Anasına sordu
"Ana,Zeliş hanidir?"
"Oğul ,oğul müjdemi isterem.Zeliş doğum yaptı,şimdide bebelerin yanındadır,Fadime de ordadır.Sen hele müjdemi ver benim,söyliyem kız mıdır ,erkek midir?"
" Ana istediğin müjde olsun.Zeliş eymidir?Ebe ana daha var demişti?"

"Eydir ey.Oğullarında ,garında çok eyidir."

Haydar hızlıca odadan çıktığı gibi kendi odalarının olduğu tarafa koştu.Kapıyı öyle bir açtı ve odaya girdiki,adeta gözlerinden aynı anda şefkat,merhamet,aşk,korku,endişe ...hepsi bir arada idi.Zelişinde ondan farkı yoktu.Kocasını ilkkez bu kadar çok özlemiş ve hasret kalmıştı.

Şu anda dünya durmuş,sadece Zeliş ile Haydar varmış gibiydi,öyle ki bebekleri bile unutmuştular.Haydar geldi ve yerde minderin üstünde oturan karısını öyle bir sarılıp sarmaladı ki,Fadime bu aşkı izlerken sadece içinden kendisi için de böyle bir sevgi ve evlilik istedi.
Karı koca bu dünyadan soyutlanmış ,birbirlerine can katıyorlardı adeta.Ta ki oğullarından birinin çığlık çığlığa ağlamaya başlaması ile bitti.Haydar gerçek dünyaya döndü ve yanyana kundaklanmış,gözleri bağlanmış iki yavrusunu görünce dili tutulmuş şekilde yutkundu ve ;
"Zelişim ,bunlar bizim mi şimdi ?ikiside?Allahım sana çok şükür,bunlar bunlar benim oğullarım şimdi demi?"

ZELİŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin