47. Bölüm

4.3K 505 66
                                    




Zeliş sabahı sabah etmişti.Bu nasıl yazgı ,nasıl bir imtihandı acaba.Kadın daha dünyaya gelmesi ile başlamıştı sınavı.Yaşlı babası eve bakmakta çok zorlanıyordu.Annesi desen geç yaşında doğurmuştu onu.Kadının iyi bir günü yoktu.Sürekli hastaydı,hem evin işi hem dışarı işi Zeliş kızın eline kalmıştı.Yetim öksüz kalmış bir başına ,hayat mücadelesi bitmemişti.Evlendirmiştiler ...başına gelmeyen kalmamıştı.
Tam Haydar ile herşey yoluna girmişti ki;olmadı oda olmadı.Allah'u Teala hayatının en ağır imtihanından geçirdi onu.Aşkından,sevdasından öleceği kocası,"her şeyim" dediği Haydar'ı onu ve yavrularını bırakıp gitmişti.Şimdi de yetmiyor Salih ile evlen diyorlar....

Ezan sesi ile kalktı abdestini aldı namazını kıldı.Dua etti ,ağladı ...
"Rabbim,sen büyüksün,sen her şeyi görensin,bilensin.Ben çaresizim,çare sende.Dermansızım derman sende .Yardım et bana.Beni eteğinden ayırma ne olur.Benim ve yavrularım için hakkımızdan ne hayırlı ise onu nasip et .Bizi insanların merhametsizliklerinden,şerlerinden koru.Koruyacak olan ancak sensin.Ben yapamam rabbim!evlenemem.Beni istemediklerime mecbur kılma Allahım"

Hem dua ediyor hem ağlıyordu kadın.Uykusuzluk,hastalık ve üstüne bu olay Zeliş gelini bir deri bir kemik bırakmıştı.Artık dermanı yoktu kalkıp gezmeye bile.

Büyük oğlanlar uyanmış analarının yanına gelmiş oturmuştular.

"Ana ,niye ağlirsen yine?Ne oldu ?Gapıda birimi var yine?

"Ana ben az daha büyüyem,öldürecem gapıya gelen o şerefsizleri.Emmim bıçak alır bene"

" Vış oğlum o nasi söz ele!"

Zeliş kadının kalbi duracaktı nerede ise.Oğlu canı ,ciğeri ,Haydar'ının emaneti pisliği biri için belaya girecek ,can alacaktı.Dört tane oğlan,bunların biri bile böyle düşünüyorsa büyüdükçe diğerleri de aynı şeyi düşünüp ,yapacaktı.Rabbine ettiği dua işte dönmüştü .Bu bir işaretti Zeliş için.İçi de yansa ,Haydar için ölüme razı iken, o öldüğünde günlerce rabbine onunda canını alsın diye yalvarırken......şimdi içi yana yana vereceği kararın doğru olup olmayacağını düşünüyordu.Ona o kadar uzun zaman gibi gelmişti ki bu süre;halbuki bir dakika bile geçmemişti aradan.
Diğer oğluda Halil gibi
"He ana ,ben de büyüyem az daha öldürecem onları.Sen artıh ağlama tamam"

Zeliş artık kararını vermişti.Meryem anaya çok kızmıştı.Hatta içten içe iki lokma ekmek yedirdi diye onu emrine almaya,üstünde söz sahibi olmaya çalıştığını düşünmüş ve öfkelenmişti.Ama işte akıl yaşta değil başta imiş.Gelmiş geçirmiş kadın.
"Demekki neymiş Zeliş,asla yapmam demeyeceksin"dedi içinden.

Yavruları için ,bu hayatta her şey ile ama her şey ile mücadele ederdi.Razıydı her şeye yeter ki yetimleri gülsün,başları derde girmesin di.

"Guzularım,yavrularım,sahın ha ağzızdan bir daha bele bişey duymiyam.Allah'ın verdiği canı ancak Allah alır.Siz Haydar'ın oğullarısız,babazın adını lekelemeyesiz.Benim size ana olarak yetemediğimi görirem,ama buna da çare var merah etmeyesiz.Sizi kimseye mecbur bırahmıyacam.Allah'ın izni ile kimseye hizmekar olmıyacah,kimse için de mahpus damlarına düşmeyeceksiz.Siz müdlüman çocuhlarısız,müslümanlığa yaraşmayan hiçbir hareket etmeyeceksiz.Değil birini öldürmek ;karıncayı bile incitmeyeceksiz.Babaz
Haydar gibi merhametiylen nam salacaksız heryere.Kul hakkına sahın girmeyin.Size analık hakkımı helal etmem bahın.Kimseyi üzüp incitip ,beddua almiyacahsız."

"Ana ,eyde bu şerefsiz köpekler ne olacah.Mıstık zati her gördüğü yerde "yosma anaz eve adam alir "diyir.Biz Zekeriya ilen çok öfkelenirik.Küçüğük diye de bişe edemirik,ama az galdi ana,hepsinden gurtulacayih."

ZELİŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin