ZAYN
Deponun önüne geldiğimde çocuklar ve adamlarımız çoktan etrafını kuşatmıştı. Belimdeki silahı çekip en arkadaki adamların bile duyabileceği bir şekilde "Giriyoruz" diye sert bir tonda bağırdım. Herkes bir tarafa dağıldığında Nasya'nın Fransız aksanlı bu durumda bile mükemmel çıkan sesini duyup adımlarımı o yöne yönelttim. Hızlanıp kapının önüne ışık hızıyla gelip açık olan kapıdan içeriye baktım Brad elinde ki silahı Nasya'ya doğrultup "hoşçakal" dediğinde elimde ki silahı hiç düşünmeden Brad'i hedef alıp ateşledim. Tek bi sorun vardı iki el ateş sesi duyulmuştu biri benimkiydi ya diğeri? Brad önümde yığıldığın da bakışlarımı Nasya ve Harry'e çevirdim ikiside yerdeydi ve inanın bu durumda olmak canımı çok yakmıştı. Yanlarına gidip hangisinin vurulduğunu anlamaya çalıştım. Harry ayağa sapa sağlam kalkıp bana sarıldı ellerimi sımsıkı beline sararken gözlerimden yaşlar aktı.
"O kurşun Nasya'ya mı geldi?" sesim istemeden titremişti.
"Ne" dedi Nasya aklına yeni gelmiş olmalıydı. İkimizde ellerimizi birbirimizden çekip yere çömeldik. Nasya'yı kucağıma alıp neresinden vurulduğuna baktım.
"Ateş ediceğini anladığımda yere attım kendimi Nasya'da boynumda olduğu için o da düştü." Harry'nin sözleri üzerine biraz rahatlarken boynundan akan sıcak kanla hemen gözlerim boynuna kaydı. Bakışlarım boynunda gezerken kurşunun sıyırdığını görüp Tanrı'ya şükürlerimi dile getirdim ardından ceketimi hızlıca çıkarıp kanayan yere sertçe bastırıp adımlarımı çıkışa yöneltirken çocuklarda Harry'i kucaklayıp arabaya getiriyorlardı.
Depodan çıkıp Nasya'yı arabaya bindirdim kendimde sürücü koltuğuna geçip yerdeki tozları havaya kaldırcak bir biçimde gaza köklendim. Yolda özel doktorumuz Vanessa'yı arayıp durumu bildirdim. Biz gelmeden evde olurdu. Uzun süren yolculuğumuz sırasında her iki dakika da bir arkama dönüp Kübra'nın durumunu kontrol ediyordum. Sonunda eve gelip hızlıca Nasya'yı kavrayıp korumalara kapıyı açmaları için bağırdım. Paul kapıyı açıp kenara çekilirken bakışlarım içerde duran Vanessa'yla birleşti.
"Zayn bu kız kim?"
"Ne zamandan beri bana hesap sorar oldun Vanessa?" dedim Nasya'yı özenle koltuğa yatırırken.
"Sa-sadece ben kurşun sıyırması yüzünden hiç bu kadar tedirgin olduğunu görmedim ailenden birimi diye merak ettim."
"Sevgilim Vanessa o benim kızım."
"Anladım."
Bakışlarını benden kaçırıp Nasya'ya pansuman yapmaya başladı. Bense başında durmuş Nasya'nın gözlerini açmasını o içten en sevecen haliyle gülümsemesini bekliyordum. Aklıma gelen düşüncelerle benim ona her saniye zarar verdiğim gerçeğiyle yüzleşmek zorunda kaldım. Suratına son kez bakıp yanağına öpücük bırakıp Vanessa'ya ona çocuklar gelene kadar bakmasını istedim. Kapıdan çıkacağım sırada muhteşem sesi cılız halsiz bir şekilde çıktı.
"Zayn."
Arkamı dönüp suratına baktım. Gözleri yarım açıktı. Suratına aldığı darbeler yüzünden oldukça yavaş konuşmasına rağmen acı çektiğini hissedebiliyordum.
"Güzelim, şükürler olsun" dedim yanına gidip küçük elini ellerim arasına hapsederken.
"Gitme, yanımda kal lütfen." yarım açık gözleri kapandığında alnına öpücük kondurup bakışlarımı Vanessa'ya çevirdim.
"Ne zamana toparlar?"
"Bu kadar endişelenme Zayn alt tarafı bir kaç darbe almış."
Elimi saçımdan geçirip sinirle üstüne yürüdüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Mafyaya Aşığım
RomanceBelki de hayatımda ki tüm sorunlar yetmezmiş gibi birde suç işleme makinası Zayn Maliğe aşık olmak gibi bir hataya düşmeseydim, ya da onu alışkanlık edinmeseydim. O zaman başım daha az dertte olmaz mıydı? Büyük ihtimalle evet. Fakat hiç biri önemli...