Sabah gözlerimi güneşle açmayı o kadar çok istemiştim ki ama Londra' da olduğumu gözler önüne serdiğimde bunun ayda bir kaç kez olabileceğini düşünüp gözlerimi kapattım ve yastığıma sıkıca sarılıp tekrar yatağıma uzandım. Alarm bir kez daha çaldığın da okula ilk günden geç kalmak istemediğim için hızlıca yataktan kalktım ve banyoya yöneldim sıcak su bedenimi okşarken vanilyalı duş jeliyle vücudumu ödüllendirdim. Banyoda işim bittiğinde kırmızı havluyu üzerime doladım başımı da siyah havluya sarıp hızlıca dolaptan bugün için giyiceğim kıyafetleri indirip aynanın karşısına geçtim. Havluyu saçımdan yavaşça çekip elime aldığım tarakla sarı saçlarımı nazikçe taradım. Kurutma makinasıyla saçlarımı kuruttuktan sonra üzerimdeki havluyu yatağa fırlatıp beyaz pantolonumu siyah badimi üstünede siyah deri ceketimi giydim. Saçlarımı salık bırakıp hafif bir makyaj yaptım elime siyah çantamı alıp siyah botlarımı giydim ve evden hızlıca çıktım. Saatime baktığım da on beş dakika sonra okulda olmam gerektiğini görüp adımlarımı hızlandırdım arabam olmadığı için okulun yakınlarında bir evi kiralamayı tercih etmiştim. Normalde okul evimden on dakika mesafedeydi ama ben kaplumbağa edasıyla yüremeye devam edersem iki saat sonra anca okulda olucağımı bildiğim için hızlanmıştım. Nihayet okul kapısından içeri girdiğim de tekrar saate baktım yedi dakika daha vardı derslerin başlamasına, bende bu arada kantinden bir şeyler atıştırabilirim diye düşünüp koridorların içinde sağa sola bakarak yürümeye başladım. Sanırım önüme gelen ilk kişiye kantini sormam gerecekti. Ben hala şaşkın şaşkın yürümeye devam ederken sarışın mavi gözlü bir çocuk yanıma geldi.
"Merhaba" dedi çok sevecen bi tonda elini uzatıp.
"Merhaba" dedim gülümserken.
"Aradığın şeyi söylersen sana yardımcı olabilirim."
"Aslında kantini arıyordum ama" dedim saati gösterip zamanım bitti sınıfa gitmem lazım."
"Yenisin galiba ama büyük duruyorsun." Mahçupca gözlerini kaçırdı.
"Büyüğüm zaten" genişçe sırıttım "buraya taşındığım için son sınıfı burda okumam gerek."
Büyükçe bir kahkaha attığında şaşkınca ona baktım.
"Bende son sınıfım."Gülümsemekle yetinmiştim sadece sınıfa beraber girdik ve boş bulduğum bir yere oturdum. Dersler boyunca kafamı sıradan kaldırmadım ve koridorda tanıştığım adının David olduğunu öğrendiğim yeni sıra arkadaşımla kantinde kahvaltı yapmaktan başka sıramdan da hiç kalkmamıştım. Zaman o kadar sıkıcı geçmişti ki okuldan çıktığımda kendimi sahile attım ve akşam olana kadar bir bankta oturup son bir kaç haftadır yaşadığım olayları düşündüm. Gözlerimden istemsizce akan yaşları elimin tersiyle silip ayağa kalkıp avazım çıktığı kadar bağırmaya başladım.
"Neden ben! Neden! Bu acılara dayanabilir gibi mi gözüküyorum bunlar fazla çok fazla... kendimi boşlukta hissediyorum. Elimde hiç birşey kalmadı artık dayanamıyorum benide al yanına kurtar beni bu cehennemden lütfen, lütfen" sesim sonlara doğru boğuk çıkmıştı. Gözyaşlarımın durmucağını anladığımda çantamı banktan alıp ilerlemeye başladım.
"Bana bak güzelim kim senin canını acıttı böyle söyle haddelim" sarhoş adamın söylediği cümle üzerine korkuyla ona baktım ve hızlıca koşmaya başladım. Önüme iki kişi çıktığında hızlıca birinin suratına çantamı geçirdim öbürü belimi kavrarken erkekliğine attığım tekmeyle canını çok yakmış olmalıydım ki saçımı sıkıca kavrayıp sürüklemeye başladı ardından kulağıma fısıldadı.
"Seni yakaladığım için ilk sıra benim. Sonra herkes seni teker teker becerdiğinde ne olucak biliyomusun güzelim" sözlerini bitirmeden yüzüne tükürüp gözlerine korkusuzca baktım. "Ne senden ne de sizden korkmuyorum" ne kadar ağzımdan bu cümleler çıksada deli gibi korkuyordum bekaretimi bu sarhoşun bozacağı için "Sonra güzelim" dedi dudaklarını kulağıma değdirip "Onun acısını bütün gün ağzında tutarak alıcaksın" kahkaha atıp gözleriyle erkekliğini işaret etti. Çırpınmaya başladığımda kafama aldığım darbeyle bilincimi kaybetmeden önce son gördüğüm manzara karşımda soyunan pislikti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Mafyaya Aşığım
RomansaBelki de hayatımda ki tüm sorunlar yetmezmiş gibi birde suç işleme makinası Zayn Maliğe aşık olmak gibi bir hataya düşmeseydim, ya da onu alışkanlık edinmeseydim. O zaman başım daha az dertte olmaz mıydı? Büyük ihtimalle evet. Fakat hiç biri önemli...