+Jung Hoseok ile kavga ( zoraki ) 4+

1.3K 50 44
                                    

"Hani derler ya oluruna birak, zamana birak."  Hah işte o olmuyor. Zaman gecmiyor, hayat durmuş gibi acilarim büyüyor, icimdeki çocuk can çekişiyor.

"Küsmek ayrı kırılmak ayrı ben soğuyorum ve sonrası imkansız."

Senden nefret ediyorum. Hayatımdaki en güzel şeyken şimdi en büyük pişmanlığım oldun Jung Hoseok.

Dün gece aklıma geldikce çıldırıyorum.
Bu kadar iğrenç olamazdı. O yalvarışlarımı, haykırışlarımı duymadan benim bakireliğimi aldı. Canımı yaka yaka...
Bedenimden nefret ediyorum. Senden nefret ediyorum Jung Hoseok.

Her yerim ağrıyor. Beni yalnız bırakıp gitmeside ne kadar şerefsiz olduğunu gösterdi. Yavaşca yataktan kalkıp banyoya ilerledim. Duş almam gerekiyordu onun iğrenç nefesini iğrenç dokunuslarini bedenimden silmek istiyorum.

20 dakikanin ardindan temizlendim.

kapını acilmasiyla o yöne döndüm. gelen yine oydu.

"Neden bu kapı kilitli değil"

"Canım kilitlemek istemedi."

"Ne diyorsun lan sen? Beni delirtmek mi istiyorsun?"

"Evet seni delirtmek istiyorum. Beni delirttiğin gibi."

"Kes sesini! Hazirlan eski odana geri dönüyorsun. Cezan daha bitmedi."

"Sen şaka yapiyorsun degil mi?"

"Hayır"

"Lütfen beni oraya götürme. Orasi çok soğuk ve korkutucu. O-ora-rada f-fare va-va-var."

Simdiden aglamaya baslamistim. Gözlerim onun gözleriyle buluşunca sadece buyuk bir karanlik gördum. Eskiden orada ben aşki gorurdum. Sevgi gorurdum. Merhamet gorurdum. Şimdi ise koca bir boşluk.

"Bittiyse gidelim. Sıkıldım ben bu konuşmadan."

"Sen bu kadar kötü olamazsın. Sen bu kadar degisemezsin. Bu sen degilsin. Bu benim Hope'm olamaz. Lutfen bunu bize yapma. Lutfen."

"Bu cok uzadi. Hadi gidiyoruz."

"Dinle beni. Belki şimdi değil ama elbet bir gün en büyük pişmanlığın olacağim. Beni kaybettiğin her gün için, kendine kızacaksin. Her şeyi zamana bırakacaksın. Ama ne zaman beni sana getirecek ne de  başka bir sebep. Işte o zaman her şeyi zamana değil, zamanla her şeyi birakacaksin. Kaybettiklerinden sonra aklın başına gelecek mi bilmem ama ben bir daha sana gelmeyeceğim."

"Ben yaptığim şeylerden asla pişmanlik duymam. Ki duyduğumu hissettiğim anda kafama sıkar bitiririm her şeyi.  Seni de kendimi de... Gidelim."

Bir şey demeden arkasindan ilerledim. Depoya geldiğimizde son kez gözlerine baktim.

"Pişman olacaksin. Bu soguk depoda beni biraktigin gibi ben de seni birakacagim. Üşüyeceksin, bensiz her gün üsüyeceksin. Bu karanlikta beni birkatiğin icin her gün karanlikta kalacaksin. Hep bir yanin eksik olacak. Benim korkutuğumu bile bile birakiyorsun beni burada. Ben de seni birakacağim. Her gün korkacaksin. Bensizlige alisamayacaksin. Canin yanacak benimki gibi." 

Depoya girip arkama bakmadan işiğin vurduğu yere oturdum. Saclarimdan dökülen su damlaciklari yere dokulurken kapinin gicirtisi icimde tuttuğum gözyaşlarimin dökülmesiyle son noktayi koydu.

Buradan nasil kurtulacağim, bunu neden yapiyor? Allah'ım bana sabir ver. Bana yardim et...

Karanlik çökmüş ve ben açliktan, üşümekten öleceğim galiba. Şu anda ölmek bana ödül gibi geliyor.

Yavaşca ayağa kalkip ışığa, pencereye doğru yol aldim. Gökyüzünde yıldızlar bana selam veriyormuş gibi parliyorlar. Ne çok severdi gökyüzüne hayran olmami. Ne çok bakardik gökyüzüne. Iki çocuk annesi ve bahcede kurulmuş sofrada bütün ailemizle birlikte akşam yemeği yemeği ne güzel hayal ederdik. Yağmur yine yağmaya başladi. Yağsın yine yağsın. Toprağin kokusunu butun bahceye yaysin. Yağsin ki ben de o müthiş kokudan nasipleneyim...

Içimde kopan firtinalar dinmiyor...

Iki gündür Hoseok yok. Beni burada birakip gitmişti. Açliktan halsiz düşmüşüm. Bir ölüden farkim yok. Acim büyüyor. Canim yaniyor.

Kapinin yanina gidip vurmaya başladim. Hoseok lütfen çikar beni buradan. Lütfen. Ne oldu da bana bunu yapiyorsun? Neden bize bunu yaptin? Kapinin kilit sesini duyunca kenara kaydim. Kapi yine o iğrenç sesiyle acildi.

"Hoseok sonunda gelidin. Ben özür dilerim. Her ne yaptiysam beni affet. Lütfen bana ne yaptiğimi söyle. "

"Kes sesini!" öyle bir bağirmiştiki küçük dilimi resmen yutmuştum. Artik tak etti canima yeter ben bunu hak etmiyorun.

"Neden ya neden? Hep kes, sus diyorsun. Ben susmak istemiyorum. Sen de susma. Sen sustukca ben ölüyorum. Anlat lütfen anlat."

"Yeter. Seni azaat ediyorum. Boşaniyoruz."

"Ne? Bu bu gerçek mi? Şaka mı?"

"Hayır. Istediğin gibi olsun."

Ne diyeceğimi bilmiyorum. Bu şaka olsun istiyorum. Bir yandan seviniyorum, bir yandan üzülüyorum. Bu kadar mı nefret ediyor?

"Bir şey söylemeyecek misin?"

"Hayır. Dediğin gibi olsun."

"Çık dışarı. Eşyalarini topla ve nereye gidiyorsan git."

"Beni yalniz mi birakacaksin? Gidecek yerim yok."

"Ailenin yanina git. Biletini ben alirim."

"Tamam"

Bu kadardi bizim hikayemiz de buraya kadarmiş. Aşk bu kadar basit bir şeymiş.

Depodan cikip eve dogru gittim. Odama gidip esyalarimi topralamaya başladim. Son bir not yazip Hoseok'un kiyafetlerinin arasina koydum. Gittikten sonra bulursa okumasini istediğim sözlerim var.

Odaya Hoseok girdi.

"Yarin saat 10:30 da ucagin var. Hazir ol otelde kalacaksin bu gece. Sabah şoför seni birakir."

"Tamam" beni birakmak bile istemiyor.

Eşyalarimi toparlayip otele gittim.
Bu gece nasil gececekti. Ben nasil unutacaktim onunla anilarimizi...

"Sen yaşarken öleceksin" deyişi bu olsa gerek. Ben yaşayarak ölüyorum Jung Hoseok. Sensiz ölüyorum.

Devam edecek...

Arkadaslar dusuncelerinizi beyan edin. Ben nasil gittiğini merak ediyorum. Eger kötü gidiyorsa cabuk bitirecegim. Benim icin dusunceleriniz onemli.

Bts İle Hayal Et Tepkiler SMUT(DÜZENLENİYOR.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin