[bölüm 26 - cennet gibi]

2.1K 80 41
                                    

Can kapıyı ayağıyla iterek kapattıktan sonra Sanem, Can'a baktı. Can merdivenleri yavaş yavaş çıkıp sonunda yatak odasına ulaşmıştı. Sanem'i kucağından yavaşça yere indirdi. Beyaz rengin hakim olduğu odanın son hali Sanem'in oldukça hoşuna gitmişti. Sanem odayı incelerken Can Sanem'in beline sardı kollarını. Çıplak omzuna arzu barındıran birkaç öpücük yerleştirdi. 

Sonsuzluğun başlangıcında hem bedenleri hem de kalpleri birleşecekti şüphesiz...

Sanem başını hafifçe Can'a çevirdi ve gülümsedi. Bu gecede kendini Can'a bırakacağını gösteriyordu adeta. Can Sanem'den onayı almışcasına kondurduğu öpücüklerini dekolteden kaynaklı olarak açık kalan sırtına doğru kondurmaya devam etti. Gelinliğin askılarını nazikçe tuttu ve Sanem'in omuzlarından düşürdü. Sanem gözlerini kapatmıştı ve tam anlamıyla Can'ın kollarına bırakmıştı kendini. Can öpücüklerini sonlandırdı ve sırt dekoltesinin hemen aşağısındaki fermuarı aşağıya doğru çekti yavaşça. Ardından gelinliğin askılarının Sanem'in omzu boyunca sıyrılmasına ve gelinliğin yavaşça yere düşmesine şahit oldu. Sanem Can'a döndü usulca. Sonsuzluğa eriştikleri ilk gecelerinde olduğundan daha da cesur olacaktı Can'ın karşısında. Kararlıydı.

Sanem'den;

Can'a döndüğüm o anda arzu, şehvet, tutku ve bunun gibi birçok duyguyu barındıran gözleriyle karşılaştım. Bu gece olduğumdan daha cesur olacaktım ve bu gecenin olduğundan daha özel olmasına katkı sağlayacaktım. Can'a derin derin bakarken onun hiç beklemediği bir anda dudaklarını örttüm dudaklarımla. Can benden bu adımı beklemiyor olmalıydı ki afalladı. Saniyeler geçmeden karşılık verdi öpüşüme. Parmaklarımı usulca Can'ın gömleğinin düğmelerine uzattım ve durmaksızın açtım düğmelerini. Öpüşümüz derinleşirken tek bir hamleyle gömleğini yerle buluşturdum. Dövmesine dokunduktan sonra çıplak göğsü boyunca gezdirdiğim ellerimi yavaşça boynuna kaydırdım ve kollarımı boynuna doladım. O anda Can da belimden tutup tam anlamıyla ayaklarımı yerden kesip kucağına aldı beni. Can beni tutarak yatağa doğru ilerlerken bir an olsun ayırmadık dudaklarımızı. İki dudağının arasına aldığı dudaklarımı derince öpüyordu, durmaksızın. Dudaklarımız ayrıldıktan sonra sırtımı yatakla buluşturdu ve eliyle yataktan destek alarak üstümde yer aldı. Belki de hiç bakmadığı kadar derin bakıyordu bana. Kahverenginin en güzel tonu gözlerindeydi ve sanki tam şu anda daha güzel geliyordu gözüme. Boynuma yöneldi. Cenneti bulduğu boynuma, koynuma. Derince kokladıktan sonra ara verdiği öpücüklerini boynumda devam ettirdi.

Ellerimi saçlarına götürüp usulca dağıttım saçlarını. Belki de aylar sonra istemeye istemeye olsa dahi yaptığı topuzunu kendi ellerimle bozdum ve sevdiğim haline getirdim. Tam karnımın hizasına geldiğinde dudaklarını ayırdı tenimden ve gözlerini gözlerimle buluşturdu bu defa. Ne düşünüyordu ya da aklından neler geçiyordu tahmin dahi edemiyordum. Tahmin edebildiğim ve şu an sağlıklı düşünebildiğim tek şey, bu gecenin oldukça özel olacağı ve hep öyle kalacağıydı. Can'la gözlerimiz buluştuktan sonra omuzlarından tutup güç de olsa yatağın boşta kalan sağ tarafına doğru ittim onu. Bu defa ben Can'ın üstünde yer aldım. Saçlarımı elimle bir araya getirip sol omzuma attıktan sonra sol göğsünün üstündeki Albatros dövmesine dokundum, hayran olduğum ve Can'ı Can yapan Albatros dövmesine... Can'ın dudaklarını derince öptükten sonra dövmesine kondurdum öpücüklerimi bu defa. Sırtımı okşuyordu bana uyum sağlayarak. Elini bacağıma kaydırıp bacağımı okşamaya başladığı an ürperdim. Karın kaslarına doğru kondurmaya devam ettiğim öpücüklerimi derinleştirmemle Can'ın beni belimden tutup kucağına oturtması bir oldu. Dudaklarımı Can'ın dudaklarına bastırdım. Can'ın kemerini açtıktan sonra el çabukluğuyla fermuarını da açıp altındakileri çıkarttım. Aramızdaki tutkuya ara vermeyi aklımızdan dahi geçirmiyorduk ve emindik ki bu gece gerçekten uzun ve tutku dolu olacaktı. Sırtımı okşayan ellerini belime doğru kaydırıp beni kendine iyice bastırdı. O anda sırtımı yeniden yatakla buluşturdum ve Can'ın üzerime çıkmasına izin verdim. Bu defa göğüslerimi okşana elleri karnımı da geçtikten sonra tam belimde durakladı. Aslında her şeyin tam olarak başlayacağı yer burasıydı. İki kocaman alev birleşecek ve kocaman bir alev topu haline gelecek, ardından bizi delicesine yakacaktı.

Zümrüdüanka ile AlbatrosHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin