[bölüm 44 - tutkunun esareti]

1.3K 88 39
                                    

"Ben de," Sanem Can'ın tişörtünün eteklerini kavrarken tekrarladı. "Ben de seni çok özledim."

Can'ın tişörtü saniyeler içinde odanın bir köşesinde yeri bulurken Sanem'in elbisesi bacaklarını ortaya çıkaracak kadar yukarıya sıyrılmıştı. Dakikalar, tutku dolu öpüşmelerle geçip giderken Sanem Can'ı ensesinden çekerek mümkün olabilecekmiş gibi daha da derinleştirdi öpüşlerini. Odanın duvarları arasında sadece birbirine karışmış solukların sesi duyulurken Sanem'in boğazından bir inilti döküldü. Can'ın ensesindeki elini Can'ın saçlarına daldırarak toplu saçlarını dağıttı. Can'ın dudakları Sanem'in dudaklarından ayrılıp bir rotada ilerliyormuş gibi Sanem'in boynuna ve ardından göğsüne doğru bir yol izledi. Can'ın parmakları zorlukla Sanem'in elbisesinin fermuarını bulmuş ve açmıştı. Sanem'in elbisesi bacaklarından sıyrılıp yerle buluştuğunda Can ve Sanem'in gözleri de buluşmuştu. Tutku dolu, aşk dolu gözler birbirine karışmak için can atan bu iki bedene aitti ama dışa yansıttıklarının asla farkında değillerdi.

Sanem'in Can'ın sırtında birleşen elleri gittikçe sıkılaşıyordu ve Sanem her hücresine dolan şehvetle dudaklarının arasından firar eden iniltilere engel olamıyordu. Can Sanem'in boynuna sayısız dil darbesi bırakıyor ve Sanem her darbede Can'ın saçlarını çekiştiriyordu. Sanem'in omzuna ıslak birkaç öpücük konmaya başladığında Sanem Can'ın kollarına dokunmaya ve kaslı kollarını parmaklarının ucuyla hissetmeye başladı. Can'ın Sanem'in tenine batan sakallarıyla eş zamanlı konan öpücükler Sanem'in kolu boyunca ilerlemiş ve nabzının bulunduğu bileğine kadar gelmişti. Can Sanem'in eliyle kendi elini kenetlediğinde gözleri yeniden Sanem'in gözlerini buldu ve uzun uzun baktı Sanem'e. Saat gece yarısını çoktan geçmişti ama kaçı kaç geçiyordu ikisi için de muallaktı. Çünkü onlar için bir arada oldukları her anda zaman duruyordu ve bir saniye bile akmıyordu. Sanem'in boşta kalan diğer elinin parmakları Can'ın dövmesine uzandı ve Can'ı Can yapan, Sanem'in Can'ı yapan Albatros'un üzerinde yavaş yavaş haraket etmeye ve dövmeyi okşamaya başladı. Sanem'in kalbi ağzında atıyor gibiydi ama aslında aşk huzurun kalbinde atıyordu. Can'ın kalbinde...

Sanem ve Can'ın içinde aylardır var olan ve her geçen gün daha da artan boşluk bu gecede, bu gecenin koynunda doluyordu. Can'ın Sanem'in içinde var oluşu ikisininde boşluğunu dolduruyordu ve bu, kalplerini onarırken ihtiyaçları olan en büyük hamle olmuştu. Sanem'in Can'ın kollarında tutunurmuşcasına duran elleri, içinde kopan fırtınaları dindirmek için sıkılaşıyordu. Can'ın kalbinin üzerindeki Albatros'la Sanem'in kalbinin üzerindeki Zümrüdüanka dövmeleri bedenleri birleştiğinde ikisinin de sol yanındaki boşluğu dolduruyor ve onları tamamıyla bir bütün haline getiriyordu. Sanem'in küllerinden doğduğu anlar sayısızdı ve bu an da o anlardan biriydi. Sanem, içinde akıp giden alev topunun küllerini yakalamış ve o küllerden yeniden doğmuştu. O küller; Can'ın külleriydi, Sanem'in külleriydi, o küller Can ve Sanem'in aşkının külleriydi ve ne olursa olsun o küller bir yerlerde hep var olacaktı.

Aşk iki beden arasında yaşanırdı, bu doğruydu. Ama aşkın yaşandığı iki beden kavuştuğunda tek beden olmalılardı, aksi takdirde bu aşk olamazdı. Can ve Sanem şüphesiz ki tek beden olabilen ve sanki ömürleri boyunca birbirine karışan tek bir beden olarak yaşayabilecek kadar büyük bir aşk yaşıyorlardı. Ve onlar aldıkları her nefeste birbirlerinin sıcaklığını, kokusunu hissettikleri sürece asla ayrılmayacaklardı. Asla...

🌈

Sanem, Can hala uyurken duşa girmiş ve üzerine geçirdiği bornozla beraber odaya gelmişti. Dolabının alt rafındaki kendi tişörtlerinden birini almak için elini uzattığında duraksadı. O anda kendi tişörtünü giymek yerine Can'ın kokusunun sindiği tişörtlerden birini giymeye ve zaten burnunun dibinde olan Can'ın kokusunu her saniye içine çekmeye karar verdi. Bornozunu çıkarttıktan sonra Can'ın rafından en üstteki gri tişörtü aldı ve üstünü giyindi. Sanem ıslak saçlarını kurutmak için yeniden banyoya yöneldi. Kurutma makinesinin sesiyle gözlerini araladı Can. Odaya yayılan Sanem'in kokusu Can'ın burnuna buram buram geliyordu ve bunun etkisiyle yüzüne kocaman bir gülümseme yayıldı. Yataktan kalkıp üstüne kıyafetlerini geçirdi. Aynanın önündeki lastik tokaya uzandığında hemen arkasından Sanem'in sesini duydu. "Toplama saçlarını, dağınık kalsın. Böyle seviyorum."

Zümrüdüanka ile AlbatrosHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin