Tek derdi Sanem'di. Sanem bayılmıştı. Can, kucağında Sanem'le en yakın hastaneye gitmek için bir taksi bulma arayışı içine girmişti çoktan...
-
Can hastane koridorunda endişeyle Sanem'in ayılmasını bekliyordu. Doktor odadan çıkıp Can'a Sanem'in uyandığını ve içeriye girip onu görebileceğini söylediğinde Can oldukça rahatlamıştı. Bir an önce içeriye girip Sanem'in iyi olduğunu görmek ve onun elini tutmak istiyordu. Odaya girdi. "Sanem? Çok korkuttun beni." Sanem'in elini tuttu.
"Endişelenme sevgilim, iyiyim ben. Sadece tansiyonum düşmüş."
"Başka bir şey yok değil mi?" Can meraklı gözlerle doktora döndü. "Her şey normal?" Doktor onay verdiğinde biraz olsun rahatlamıştı ama beynini kurcalayan bir şey vardı, istediği ve umduğu.
"Caan," elini Can'ın yanağına yasladı. "Gerçekten hiçbir sorun yok. İyiyim ve birazdan çıkıp otele gideceğiz."
"Bence artık evimize dönmeliyiz. Sana bebek gibi bakacağım."
"Bebek gibi mi?"
"Evet, hem itiraz kabul etmiyorum. Sen hastasın ve doktorun da benim." Güldü ve Sanem'in yanağından öptü derince. Sanem gülümseyerek Can'a baktı ve ardından üstündeki ince örtüyü kaldırıp doğruldu. "Hiiç boşuna kalkmayın, Can Divit taşımacılık hizmetinizde Sanem Hanım."
"Nasıl?"
"Böyle." Can Sanem'i saniyeler içerisinde, Sanem itiraz dahi edemeden kucağına aldı.
"Ya Can ben kendim yürürüm, indir beni."
"Sanem hanım lütfen rica ediyorum otele giderken yolda başımın etini yemeyin. Alt tarafı kucağıma aldım."
"Tabi sen güçlü, kaslı kollarınla rahat rahat taşırsın beni. Nasıl olsa Sanem sesini çıkarmaz."
"Sanem, sus ve gözlerini kapat. O güzel çeneni yorma."
Hastaneden otele taksiyle 10 dakikalık bir yol vardı ve bu yol boyunca Sanem, Can ne kadar uğraşıp ısrar etse de Can'ın başının etini yemişti. Can taksiden inip Sanem'i yeniden kucağına aldı. "Allah'tan çeneni yorma, dinlen dedik."
"Ne o? Rahatsız mı oldun Can Divit?"
"Estağfurullah, ne rahatsızlığı?"
"Bence de rahatsız olma canım. Hadi beni odaya taşı."
"Emriniz olur Sanem Hanım, emrinize amadeyim."
Can kapıyı açtı ve içeriye girdikten sonra kapıyı ayağıyla kapatıp Sanem'i yatağa yatırdı. "Aç mısın?"
"Of ben de ne zaman soracaksın diye bekliyordum. Çok acıktım, zaten bundan sonra daha çok acıkacağım." Sanem kırdığı potu biraz sonra fark etmişti ve Can'ın anlamamasını umarak Can'a baktı.
Can otelin telefonunu eline aldıktan sonra Sanem'e döndü. "Bundan sonra niye?"
"Yani hep açım zaten ben biliyorsun. Hep acıkırım, çok yerim."
Can gülerek telefonu kulağına yasladı. Can telefonla konuşurken Sanem kendi telefonunu eline alıp ablasına mesaj attı. "Ablacım, yarın İstanbul'a dönüyoruz. Can'a fark ettirmeden bir şeyler organize etmeliyiz. Nedenini sorma."
"Eveet, yemekler az sonra odaya gelir. Yemekler gelene kadar duş almak ister misin?"
"Yok, ben iyiyim böyle. Sen istiyorsan duşunu al bana takılma."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zümrüdüanka ile Albatros
Fanfictionİki insanın bir araya gelmesi o kadar çok şeyi anlatır ki. Mesela bir insana malını verebilirsin, mülkünü, paranı ve hatta bedenini bile. Mühim olan nedir? Mühim olan bütün bunlar bir yana; kalbini verebilmektir, aşkını verebilmektir. Verdiğin beden...