[bölüm 36 - hasret]

1.5K 93 38
                                    

Kendime baktığımda onu görüyordum, ona baktığımda da kendimi. Canımda canı, yüreğimde sıcaklığı, kulağımda sesi olurdu daima. Kalbinin attığı çığlıkları duyardım. Yıllanmış bu aşkın ölümsüzlüğü, sonsuzluğu hakim olurdu ömrümüze. Bitmezdi, sonsuzluğun saatinde dönüp dururdu ancak aynı tutkuyla, aynı bağlılıkla sürer giderdi.

🌈

Can Sanem'e yaklaşmasının ardından Sanem'in alnına öpücük kondurdu. "Hemen Mevkıbe anneyle annemi ara, gelsinler kızları alıp. Sakın yalnız kalma Sanem, sakın. Hemen ara tamam mı?"

"Can, hemen gel olur mu? Merak ederim seni." Can'ın sakallarını okşadı. "Ben de gelsem seninle? Sen çıkana kadar beklesem seni?"

"Söz veriyorum hemen geleceğim eve. Sen uyumamaya çalış olur mu? Ben geldiğimde saat dolmuş olacak ve beraber uyuyacağız."

"Tamam, peki." 

Can polislerin eşliğinde kapıdan çıkıp arabaya binerken Sanem kapıyı kapattı yavaşça ve telefonunu eline aldığı gibi annesini aradı.

"Anne."

"Güzel kızım, nasılsın?"

"Anne ben iyi değilim, bize gelebilir misiniz?"

"N'oldu çocuğum, iyi misin sen?"

"Anne konuşamıyorum, lütfen gelin." Sanem göz yaşlarını tutamayarak telefonu kapattı ve koltuğa oturdu.

Yarım saat sonunda oturduğu koltuktan zilin sesiyle kalkabilmiş ve kapıyı güçlükle açabilmişti. Annesini gördüğünde sıkı sıkı sarılmış ve anne kokusunun ona verdiği huzurla gözlerini kapatmıştı. "N'oldu sana? Can nerede?"

"Anne Can gitti."

"Nereye gitti çocuğum?"

"Ben Can olmayınca dayanamıyorum; onu her an, her saniye çok özlüyorum."

"Bırakıp gitti mi yoksa?"

"Anne Can beni bırakıp gitmez, Yiğit yine batırdı her şeyi. Yine..."

"Sen şunu bana doğru düzgün anlatsana." Mevkıbe kapıyı kapatıp koltuğa oturdu ve ardından Sanem de annesinin yanına oturup başını annesinin dizlerine yasladı.

"Yiğit Can'dan şikayetçi olmuş, nedenini bilmiyorum. Polisler gelip götürdü Can'ı. Ne zaman gelecek, orada ne yapacak bilmiyorum."

"Ben babanla Aziz Bey'i ararım. Emre'yi de alıp giderler hallederler, sen sıkma güzel canını. Üzülmek yok."

"Anne ben Can'ı çok seviyorum."

"Biliyorum çocuğum, biliyorum."

"O olmayınca ayaklarım yerden kesiliyor sanki. Nefes alamayacak gibi oluyorum."

"Sen bunları düşünme, Can gelecek. Hem bak ben sana ne getirdim?" Mevkıbe çantasını karıştırırken Sanem'e baktı göz ucuyla.

"Ne getirdin?"

Mevkıbe çantasından beyaz renkli minik patikleri çıkardı. Sanem başını annesinin dizinden kaldırıp annesine döndü. "Çok güzel, ne ara yaptın sen bunları?"

"Yeni yaptım daha. Cinsiyeti belli değil diye beyaz yaptım, artık sonrasında mavi mi olur pembe mi göreceğiz."

"Pembe olsun. Bizim hayalimiz öyle."

Zümrüdüanka ile AlbatrosHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin