3 yıl sonra... Ilık rüzgarın sararmış yaprakları yere savurduğu sonbahar günü. Masal'ın 3. yaş günü...
Can ve Sanem, Masal'ın doğum günü için her hazırlığın peşinden ayrı ayrı koşuyor ve her şeyin en güzel şekilde olması için uğraşıyorlardı. Masal'ın geçmiş 2 yaş gününde ve Hayal'in 1. yaş gününde olduğu gibi... Hayal kim mi? Can ve Sanem'in ortanca çocukları... Ortanca Hayal'se üçüncü kim? Umut... Kendilerinden birer parça olan çocuklarına kendi masallarından, hayallerinden, umutlarından isim vermeyi seçmişti Can ve Sanem. Yaşları yakın olsun, beraber büyüsünler istemişlerdi ve öyle de olmuştu. Üç çocuklu, beş kişilik kocaman bir aile olmuşlardı ve geçen zaman onlardan bir şeyler eksiltmek yerine onlara bir şeyler katıyordu. Mutluluk, huzur, bağlılık... Masal'ın söylediği ilk kelime her ne kadar "anne" de olsa Can bu konuyla ilgili kendisiyle dalga geçiyordu ve ilk kelimesinde "baba" diyen Hayal'in hatrına bu konuyu pek fazla açmıyordu. Hoş, Sanem ısrarla Hayal'in ilk kelimesinin "baba" oluşunu reddetse bile gerçek buydu. Hayatlarındaki tek anlaşmazlık noktaları çocuklar oluyordu. İsim konusunda hiçbir sürtüşmeleri olmamıştı ama söz konusu "ilk"ler olunca iki tarafta da sular durulmuyordu.
Masal, Hayal'in elinden tutmuş köşkte koşturuyordu. "Babacıım!" dedi Masal, en şirin sesiyle. "Oyuncaklarımızı oyuncak odasından getirir misin?"
Can gülerek Masal ve Hayal'in yanına geldi. "Tabii ki getiririm babasının prensesi," Masal ve Hayal'in yanaklarından öptü Can. "Ama koşturmayın sakın bak, düşersiniz."
"Düşmeyiz baba, hadi getir." dedi Masal, minicik elleriyle Hayal'in ellerinden tutup onunla oyun oynarken.
Can merdivenleri çıkıp oyuncak odasına geldiğinde yerdeki oyuncakları toplayan Sanem'i gördü.
"Birtanem sen hazırlanmıyor muydun? Ben toplarım zaten Masal aşağıda oynamak istiyormuş."
"Olmaz, bir de bahçeyi dağıtacaklar. Kim toplayacak sonra?"
"Sevgilim, kendini çok yoruyorsun. Hadi sen odamıza git, hazırlan. Ben halledeceğim."
"Çok dağıtmasınlar, sen kızmazsın biliyorum ama uyar."
"Tamaam. Halledip geleceğim yanına." dedi Can Sanem'i belinden çekip yanağını derince öptükten sonra.
Can oyuncakları toplayıp aşağıya indirirken Sanem Masal'ın doğum gününde giymek için aldığı dizinin üç parmak kadar üstünde biten beyaz elbisesini dolaptan çıkardı ve hazırlanmaya başladı.
Can oyuncak kutusuyla bahçeye indiğinde Hayal ellerini Masal'dan ayırıp Can'a doğru yürümeye başladı. En bebeksi sesiyle Can'a seslendi. "Baba."
"Babasının prensesi, gel bakalım babanın kucağına." Can Hayal'i kucağına aldığında ellerini beline koyup kaşlarını çatarak kendisine bakan Masal'ı fark etti.
"Senin prensesin benim! Beni al kucağına."
"İkiniz de benim prensesimsiniz ama kardeşin senden küçük ve anlayışlı olmamız lazım güzel kızım." dedi Can oyuncak kutusunu yere indirirken.
"Banane! Hem bugün benim doğum günüm, neden üzülüyorum ben?"
"Gel buraya junior Sanem, gel." Can Hayal'i sağ bacağına oturttuktan sonra Masal'ı belinden tuttu ve sol bacağına oturttu.
"O ne demek babacığım?"
"Yani, Sanem'in küçük versiyonusun demek."
"Anladım galiba." dedi Masal kıkırdayarak.
"E hadi getirdim oyuncaklarınızı, oynasanıza."
"Yok, benim oynayasım kaçtı. Siz oynayın Hayal'le." dedi ayağa kalkarken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zümrüdüanka ile Albatros
Hayran Kurguİki insanın bir araya gelmesi o kadar çok şeyi anlatır ki. Mesela bir insana malını verebilirsin, mülkünü, paranı ve hatta bedenini bile. Mühim olan nedir? Mühim olan bütün bunlar bir yana; kalbini verebilmektir, aşkını verebilmektir. Verdiğin beden...