Teneffüsün bittiğini haber veren zil çaldıktan sonra, Gizem ile beraber okula girmiştik ve şu an sınıfımızın olduğu katın son basamaklarını çıkıyorduk.
Basamaklar bittikten sonra yürürken, binin omuzuma çarpması ile elimdeki telefon, ne kadar tutmaya çalışsam da, yere düştü. Telefonu yerden alıp ayağa kalktım ve çarpan kişiye baktım.
Berna.
"Pardon canım, istemeden oldu." Dedi gülümseyerek, ama gülümsemesi o kadar samimiyetsizdi ki bilerek yaptım diye haykırıyordu adeta.
"Önemli değil canım. Sen de haklısın tabii, sürünmeye alıştın nasılsa, yürümek zor geliyordur." Diyerek yılan imasında bulundum. Barış ile bir alakası yoktu zaten ama, ben Berna'yı başından beri sevmiyordum zaten. Barış'a, onu aşağıladığı için kızıyordum. Olaylara kişisel değil de objektif bakıyordum çünkü.
"Bana baksana sen!" Diyerek çatık kaşlar ile üzerime gelmeye başladı.
"Baktım, ne var?!" Dedim. Pek birilerine kafa tutan birisi değildim aslında.
"Bakıyorum da Barış seni sevdiğini söylüyor diye bir havalara girmişsin, ondan cesaret alarak." Nasıl düşündüğümü bilmiyordu, kendi duyguları üzerinden ilerliyordu ve benim onun gibi olacağımı sanıyordu.
"Ben en azından senin gibi ona umut verip sonra ihanet etmiyorum, canım!"
"Ne ihaneti be, neyden bahsediyorsun sen?!" Dedi bir hışımla.
İşte beni arafta bırakan cümle. Ya bilmiyormuş gibi masum taklidi yapıyordu, ya da gerçekten bilmiyordu.
"Madem bilmiyorsun, o da bende kalsın. Ayrıca, sana karşı böyle davranmamın Barış ile hiçbir alakası yok. Senin gibi kalitesi düşük birisi olsaydım eğer, en başında gelir sataşırdım sana."
Koridorda etrafımıza toplanan kişilerden 'ooo' nidaları çıkmaya başlamıştı bile.
Bir anda, Berna'nın arkasında üç kız daha belirdi. Al işte, ne yapacağım şimdi. Kavga çıksa Barış için yaptı diyecekler, çıkmasa da korkup kaçtı diyecekler.
"Ne oldu, bir korktun sanki?" Dedi küçümseyen bakışlarla.
"Hayır, şimdi gelip dövsem seni, Barış için yaptığımı sanacaklar. Dövmeden gidersem de korktu diyeceksin. Ne yapayım şimdi ben?"
"Sen, beni, döveceksin. Öyle mi? Ay güldürme beni." Dedi ve birkaç saniye kıkırdadı. "Bir kere benim kara kuşağım var."
"Yemişim kara kuşağını be, bizim karşımızda kim durabilir ki?" Dedi Gizem, bana arka çıkarak. Ama sonda elinin tersiyle Berna'ya attığı tokat biraz fazla gelmişti işte.
Berna'nın yana dönen kafası yavaşça dönerken, bakışları içimizden geçecek gibiydi.
"Sen!" Diye bağırdıktan sonra sağ elini hızla kaldırmıştı ki, sadece iki parmak ona ona engel oldu. Barış, Berna'nın bileğinin önüne siper ettiği iki parmağı, hareket etmesine engel olmuştu. Vay gücüne kurban olduğum.
"Haddini bil." Dedi sakince de. Bağırsaydı, bu kadar etkili olacağını sanmıyordum.
Omuzumdan tutarak, Berna'ya sırtımı dönmemi sağladı. Aynısını Gizem'e de yapmıştı. Sonra da belimizden iterek bizi yönlendirmeye başlamıştı.
"Tokat attığım için o kadar mutluyum ki şu an." Diyerek sırıtan Gizem'e kısa bir bakış atıp güldü, Barış.
Bizim sınıfın önüne geldiğimizde, "İyi dersler," diyerek uzaklaşırken, bu sefer ben onu bileğinden tutarak durdurdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şerefsiz || Anonim (TAMAMLANDI)
Humor☢️YOĞUN ERGENLİK DÖNEMİNDE YAZILMIŞTIR.☢️ 0531...: Pardon? Bir şey soracaktım da. Kübra: Buyur. 0531...: Kalbinize giden yolu tarif edebilir misiniz? Kübra: Yanlış yazdın herhalde kardeş. 0531...: Kardeş deme, lazım olur :q Kübra: Ne? Kübra: Haaa...