Kübra...
"Sen ciddi misin? Oha!" Diye verdiğim tepkiye gülen Barış'ın gülüşünü izledim bir süre.
"Ciddiyim." Diye cevap verdi. Bu kadar çok şaşırdığım şey, Barış'dan öğrendiğim güzel haberdi. Yamaç Gizem'e evlenme teklifi edecekti! Tabii batırmazsa iyiydi. Eline yüzüne bulaştıracağına o kadar emindim ki. Ama olsun, sonuçta niyet etmiş yani.
"İnanamıyorum ya." Diyerek sırıtmaya devam ettim.
"Ben de sırf prova için, peruk takıp Gizem'in yerine geçtiğime inanamıyorum." Dedi yüzünü buruşturarak. Ben dediği şeye kahkaha atınca o da benimle birlikte gülümsedi. Şu an parktaydık ve bir ağacın dibinde oturuyorduk. Barış da dizime başını koymuş ve uzanmıştı.
"Bu ilişkide evin reisi kesinlikle Gizem olur." Diye tespit yaptım.
"Hadi ya, bizde kim olacak peki?" Diye bir soru yöneltti Barış bana.
"Şaka mı yapıyorsun? Tabii ki ben." Dedim.
"Emin misin?" Dedi meydan okur gibi bakıp.
"Eminim." Diyerek meydan okudum.
"Bence kabul etmelisin, sana her türlü konuda baskın gelirim." Dedi ve başını bacağımdan kaldırdıktan sonra doğrulup bana baktı.
"En fazla eşit oluruz Barış, baskın gelebileceğin bir konu yok." Dedim somurtarak.
"Senin çekingen olup benim baskın geleceğim bir konu var aslında." Dedi ve yüzünü yüzüme yaklaştırdı.
"Neymiş o?" Dedim tek kaşımı kaldırarak.
"Belki şimdi söyleyemem, ya da kanıtlayamam. Ama bu soruyu evlendiğimizin ertesi günü sorarsan mutlaka kanıtlarım." Dedikten sonra göz kırptı. Anlamamıştım. Neyi ima ediyordu ki? Bir süre kaşlarımı çatıp düşündükten sonra aklıma gelen şey ile gözlerim faltaşı gibi açılmıştı ve hızla Barış'ın omuzuna geçirmiştim bir tane.
"Terbiyesiz sapık!" Diye söylenip kollarımı kavuşturdum.
"Ben senin kızaran yanaklarını yerim, utandın mı sen?" Diyerek sırıttı. Ben ise cevap vermeden gözlerimi kaçırıyordum.
"Barış, rica ediyorum böyle konuları evlenene kadar açma." Dedim.
"Tamam tamam, açmam." Dedi gülümseyerek. "Biliyor musun? Sekiz senedir seni seviyorum, rekor kırdım." Dedi. Gülümseyerek beline sarıldım. "O rekoru yükseltde kimse ulaşamasın sevgilim." Dedim. "Bilemiyorum artık," dediğ8ni işittiğim vakit, kaşlarımı yine çatıp başımı kaldırarak ona baktıktan sonra kahkaha atmaya başladı. "Bakma öyle, seni ölünceye kadar seveceğim." Dedi ve koklaya koklaya saçımı öptü. "Zaten seni sevmeyi bıraktığım an ölürüm ben." Dedi.
"Aptal, beni sevmeyi bıraktıktan sonra iyiki bitmiş falan dersin mutlaka. Çünkü beni sevmeyi bırakırsan ağzına sıçarım." Dedim.
"Sen kıyamazsın bana, üzülürsün ama kıyamazsın." Dedi. Haklıydı. Üzülürdüm ve kıyamazdım ona.
"Arada düşünüyorum da, böyle sana benzeyen, gözlerini benden almış bir kızımız olsa falan, hayal gücümü zorluyorum ama böyle mükemmelliğin nasıl birşey olacağını ben bile hayal edemiyorum." Dedi. Ben ise onun dediklerine takılmadan tek bir soru sordum.
"Neden hep kız çocuktan bahsediyorsun? Oğlumuz da olabilir." Dedim.
"Kız çocuklarını daha çok seviyorum. Ha oğlumuz olursa bu onu sevmeyeceğim anlamına gelmez ama, bilmiyorum işte. Kızlar daha sevimli geliyor." Dedi. Tamam kız çocuklarını ben de erkek çocuklarına tercih ederdim ama olsun, ayrımcılık yapmak olmazdı. "Ha bu arada, eğer erkek olursa kızımız olana kadar seni rahat bırakmam haberin olsun. Mutlaka bir kız istiyorum ben." Dediği an gözlerimi devirdim.
"Aklından bile geçirme Barış. En fazla iki çocuk olur. Ötesi yok. Bakamam ben o kadar çocuğa." Dedim.
"Bir tane de olsa on tane de olsa hepsini bana baktırtacaksın, neyin tantanası bu? Altını zaten bana değiştirteceksin, bana uyutturtacaksın, sesim güzel diye bana ninni söylettireceksin, mamasını ben yedireceğim, bırakta emzirme işi sende olsun, o iş benim elimden gelmiyo kusura bakma." Dedi sitem eder gibi. Kıkırdayarak espri yaptım. "Onunda bir yolunu bulurlar merak etme." Dedim.
"Yok bir de ben doğurayım istersen!" Dedi.
"Ne güzel olur ya, göbeğimde bir tane bile çatlak olmayacak falan." Dedim. "Yorum yapmayacağım Kübra." Diyerek sustu. "Ayrıca emzirirsem göğüslerim sarkacak. Anne olmak ne zor ayol!" Dedim ben de. "Göğüslerine zeytin yağı ile masaj yaparsan toparlıyormuş kendini." Dedi bana. "Sen nereden biliyorsun bunu?" Diyerek yüzüne baktım. "İnstagramdan gereksiz bilgiler işte. Doğrusu pek gereksiz değilmiş ama." Dedi. "Ya cidden, ikiden fazla olmaz mı?" Dedi çocuk konusuna geri dönerek.
"Futbol takımı kurmayı mı düşünüyorsun Barış?" Diye sordum.
"Evet." Dediği an garip garip bakmaya başladım ona. "Tamam basketbol takımı da olur." Dedi yüzsüz gibi. "Sen iflah olmazsın." Dedim gözlerimi devirdikten sonra. "Ya bak ne yapalım biliyor musun. En azından bir kızımız olsun, onun ardından bir de erkek yapalım, ablasının her hareketini ispiyonlasın bize." Diye plan kurdu. "Tamam, Allah'a siparişleri verip geliyorum." Diye dalga geçtim. "Barış manyak mısın sevgilim? O işler planla olmuyor. Ayrıca ben kızımın özelini sana açtırtmam." Dedim. "Kızımın arkadaşı olur ve her şeyini öğrenirim ama sana söylemem."
"Allah Allah, neden?" Diye sordu tek kaşını kaldırarak. "Çünkü, sen onun babasısın. Ve ne zaman en küçük bir olay olsa gider onu üzenleri ya tehdit eder ya da döversin. Bilmiyor muyum ben malımı." Dedim.
"Bırak da o kadarını yapayım. Biri benim prensesimi üzecek, ben de öyle elim kolum bağlı duracağım? Yok öyle." Diye itiraz etti. O sırada gelenleri fark etmem ile Barış'a sarılmayı bırakıp ayağa kalktım. Gizem önde sinirli sinirli yürürken, Yamaç arkadan mahçup bir şekilde geliyordu. Barış da benim ardımdan kalkmıştı.
"Ne oldu yine?" Dedim. O sırada Gizem karşımda durmuştu. Birden dudaklarını büzmüş ve üzgün bir ifade kaplamıştı kızgın suratını. Birden boynuma sarılıp ağlamaya başlamıştı. "N'oldu?" Dedim ben de ellerimi beline dolayarak. Birkaç saniye sonra benden ayrılıp konuşmaya başladı. "Bu aptal herkesin ortasında yüzüme pasta yapıştırıp rezil etti beni!" Dedi Yamaç'ı işaret ederek.
"Ya sevgilim cidden özür dilerim ya." Dedi Yamaç ellerini iki yana açarak.
"Öyle kuru özür ile olmuyor Yamaç bey." Dedi Gizem de ağlamaya devam ederek. O sırada Yamaç dizlerinin üzerine çöküp konuşmaya başladı.
"Tamam, haklısın. Eşeklik ettim. Hayvanın önde gideniyim. Gerizekalı ve aptal olduğumu liseden beri biliyorsunuz. Pek ciddi biri olamıyorum. Belki sana iyi bir sevgili de olamadım. Hatta belki iyi bir koca bile olamayacağım ve light Selami gibi dolaşacağım ortalarda." Dediği an cebinden çıkardığı kutuyu açarak uzattı. İçınde çok güzel bir yüzük vardı. "Ama sen kabul edersen eğer, Allah da izin verirse çocuğumuza ya da çocuklarımıza çok güzel bir baba olacağım. Sana söz veriyorum. Beni hem affedip hem de annemin gelini olup beni mutlu eder misin?" Dedi gülümseyerek.
Gizem göz yaşlarını silerek konuşmaya başladı. "Hayır." Dediği an hepimiz şaşırsak da, devam etti. "Normalde böyle demem gerekiyor. Çünkü senin gibi bir aptalı kimse almaz, evde kalırsın sen. Ama benim gibi bir aptal alacak. Çünkü o aptal bu aptalı seviyor." Diyerek ellerinden tutup ayağa kaldırdı Yamaç'ı ve sarılmaya başladılar. Etraftaki herkes de toplanmış onları izliyordu. Ben ellerimi birbirine vurarak alkışlamaya başlayınca herkes alkışlamaya başladı. Benim bile gözlerimden yaşlar gelmeye başlamıştı. Barış'a dönüp dedim ki "Yamaç senden daha romantik." Böyle dememin üstüne tek kaşını kaldırarak konuştu. "Romantiklikten kastın, surata pasta yapıştırmak ise, düğün pastasını başından aşağı devirerek dünyanın en romantik adamı olabilirim." Dedi. "Çümlelerinden bahsediyordum." Diyerek konuyu değiştirdim.
O sırada Yamaç ile Gizem sarılmayı bırakmıştı ve Yamaç şu anda yüzüğü Gizem'in parmağına takmak ile meşguldü. Ardından tekrar sarıldılar ve herkesin ayıplayacağı şeyi yaptılar. Öpüşmeye başladılar. Bu yüzden bütün herkes çocuklarının gözlerini kapatmış ve ayıplayarak ortamı terk etmişlerdi.
Bu da böyle bir hikayeydi. Bizim hikayemizin ikinci çiftide kavuşmuştu. Ama durun, daha hikaye bitmedi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şerefsiz || Anonim (TAMAMLANDI)
Humor☢️YOĞUN ERGENLİK DÖNEMİNDE YAZILMIŞTIR.☢️ 0531...: Pardon? Bir şey soracaktım da. Kübra: Buyur. 0531...: Kalbinize giden yolu tarif edebilir misiniz? Kübra: Yanlış yazdın herhalde kardeş. 0531...: Kardeş deme, lazım olur :q Kübra: Ne? Kübra: Haaa...