"Sen ne yaptın?" Dedi Gizem bana bakarak.
"Sarma ve patatesli börek." Diye cevap verdim. "Sen?"
"Limonata ve kurabiye." Dedi.
"Vay be, ben de aç kalacağız sanıyordum." Dedi Yamaç, yanımızda biterek.
Barış eksik kalır mı? Tabii ki hayır. Yanlarında Soner ve Soner'in kolunun altında Sedef gelmişti. Sedef'e gülümseyerek selam verdim. O da bana aynı şekilde cevap verdi.
"İçli köfte yapan bir Allah'ın kulu yok mu ya?" Diye yakındı Barış. İçli köfte seviyor demekki.
"Şey, Berna yapmış diye duydum." Dedi Sedef.
Barış ona ne diyeceğini bilemeyen bir bakış atıp, sonra gözünü kaçırdı. Ama bakışlarının kısa bir süre bana değdiğinden eminim.
"Yani neymiş? İçli köfte yemiyormuşuz." Diyerek dolaylı bir şekilde belirttim gerekeni.
"Eğer getirdiğin gömleği beline bağlarsan neden olmasın?" Diye cevap verdi Barış. Çatık kaşlarla ona bakıp cevabını verdim.
"Bir kere ben senin iyiliğini düşünüyorum. O sarı yılan, zehrini o köftelere akıtmıştır."
Sağ kaşını kaldırıp bana baktıktan sonra, çantamdan fırtlamış olan gömleği işaret etti gözleriyle. Homurdanarak, sweatshirtüme uyan oduncu gömleğini çıkarıp belime bağladım. Ona söylediğim gibi tayt giymiş, ve kalçamı açıkta bırakan kısa bir sweat giymiştim. O da buna deli oluyordu.
"İçli köfte neydi kanka?" Dedi Yamaç'a doğru, bilmezcesine.
"İçli köfte, içi olan köfteydi kanka." Dedi Yamaç da, kendisinin yiyeceğini belirten bir şekilde.
"Hadi ya?!" Dedi Gizem ona karşılık.
"Şu an ben de unuttum biliyor musun?" Diye döndü aniden. Onun hareketine kıkırdayıp etrafa bakınmaya başladım.
Otobüs gelince, sırayla otobüslere binmeye başladık. Bir cam kenarı kapıp, yanıma Gizem'in oturmasını bekledim ama Barış oturmuştu.
"Ne yapıyorsun sen?" Diye çıkıştım.
"Gizem Yamaç'ın yanına oturmak istedi, ben de fırsat bilerek senin yanına geldim." Dedi. "Bak ne getirdim,"
Cebinden kalp şeklinde bir şey çıkarıp bana uzattı. Bu bir telefona iki kulaklık takmamızı sağlayan aparattı.
"Oha." Diyerek gülümsedim ve elime aldım.
"Seninle dinleriz diye almıştım." Diye açıklama yaptı. "Dinleyelim mi?
"Olur." Dedim ve kulaklığım ile telefonumu çıkartıp aparatı takarak kulaklıkları taktım. O kendi kulaklığını, ben kendi kulaklığımı takıp müziği açtım ve Gripin'in Aşk nerden nereye çalmaya başlamıştı. Başımı cama dayayıp akıp giden yolu izlemeye başladım. Barış da başını omuzuma koymuştu. Ona baktığımda gözlerinin kapalı olduğunu gördüm ve ne kadar güzel olduğunu düşündüm. Gülümseyip başımı tekrar cama dayadım ve kendimi şarkıya bırakıp yolu izlemeye devam ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şerefsiz || Anonim (TAMAMLANDI)
Humor☢️YOĞUN ERGENLİK DÖNEMİNDE YAZILMIŞTIR.☢️ 0531...: Pardon? Bir şey soracaktım da. Kübra: Buyur. 0531...: Kalbinize giden yolu tarif edebilir misiniz? Kübra: Yanlış yazdın herhalde kardeş. 0531...: Kardeş deme, lazım olur :q Kübra: Ne? Kübra: Haaa...