Kübra: Şortları yırtmak konusunda ciddi olmadığını sanıyordum!
Şerefsiz: Değildim zaten
Kübra: Kim yırttı o zaman?
Şerefsiz: Bilmiyorum ama kim yaptıysa ellerine sağlık.
Kübra: Diğerleri yırtılmış bir şekilde çıktı herkesin dolabından
Kübra: Ama benimki ortalarda yok
Şerefsiz: Nasıl yok?
Kübra: Bayağı yok, bulamıyorum
Kübra: Bir dakika
Kübra: Geliyorum şimdi
***
Adımlarımı Barış'ın sınıfına yönlendirirken, suratımdaki ciddi ve öfkeli ifadeden taviz vermemeye çalışıyordum.
Sonunda açık olan sınıf kapısının önünde durup, cam kenarında ki sırada en arkada oturup kulaklıkları kulağında olan Barış'a baktım. Başını arkaya atmış ve gözlerini kapatmıştı. Dalgalı saçlarından birkaç tutamı da alnına değiyordu. Ayaklarını sıraya uzatmış ve kollarını kavuşturmuştu.
İçimden bir an bu manzarayı fotoğraflamak gelse de, saçmalamamaya karar verdim.
Sınıfta kimse olmamasını fırsat bilerek içeriye girdim ve sıraların arasından geçip Barış'ın yanına geldim.
Tam elimi uzatıp omuzuna dokunduğum sırada, gözlerini açıp eliyle bileğimi tutup sıkmaya başladı. Her şey öyle ani gelişmişti ki, ne olduğunu anlamamıştım doğru düzgün. Ve bileğim acıyordu.
Barış, ben olduğumu görünce bileğimi sıktığı elini gevşetip, diğer eliyle de kulaklarına taktığı kulaklıkları çıkardı. Sonra da kulaklığı da telefondan çıkartıp kenarıya koydu.
"Kübra?" Diye sordu inanamıyormuş gibi.
"Barış diye sorup ikimizi de paradoksa sokmayacağım." Dedim ve bileğimi elinden kurtardım. O da bacaklarını sıradan indirip alnına gelen saçları eliyle arkaya attı. Sızlamaya devam eden bileğimi biraz ovup, Barış'a kötü bakışlar attım.
"Neden geldin?" Dedi bu sefer ensesini kaşıyarak. Bacaklarını çektiği masaya oturup kollarımı kavuşturdum.
"Doğru söyle, basketbol şortlarını sen mi yırttın?"
Gözlerini kaçırıp gülümsediğinde zaten onun yaptığı anlaşılıyordu.
"Neden yaptın?" Diye sordum, sanki normal bir nedeni varmış gibi.
"Disipline gitmemek için. Hem senin de o şortlardan rahatsız olduğunu biliyordum."
"Peki benim şortum nerede?" Dediğimde omuzlarını silkip rahatça cevap verdi.
"Ben aldım."
"Saçmalama ve geri ver şunu." Diyerek elimi uzattım, vermesi için.
"Evde. Ama çıkışta bana gelip alabilirsin istersen." Dedi muzipçe sırıtarak.
"Sana hayatta gelmem ben."
"İyi, sen bilirsin. Şortu unut. Zaten yeni forma alınacak, alman içinde bir sebep yok yani." Dedi bilmişçe.
"Ayrıca ne ara götürdün ki eve?"
"Bugün yaptığımı söylemedim ki, dün okul çıkışında yaptım." Dedi.
"O şortlar çok rahattı! Arada eve getirip yatarken giyiyordum." Diye çıkıştım.
"Hadi ya?" Dediği an, gözlerinin aşağıya kaydığını fark ettim. Yani bacaklarıma. Ön taraftaki saçlarını elimle kavrayıp öne doğru ittim. Başı arkaya gittiği için, kafasınının aniden duvara çarpması yüzünden gözlerini yumarak inledi.
"Akıllı ol çocuk! Islak odunla döverim seni." Dedim sıktığım dişlerimin arasından ve arkamı dönüp kapıya yöneldim. Arkamdan kahkaha attığını duysam da takmadan sınıftan çıktım ve kapıyı sertçe kapatarak çıktım.
***
Kübra: Geldim
Kübra: Barış yapmış
Kübra: Bir de üzerine şortumu o almış
Şerefsiz: Vay pezevenk
Kübra: Neyse, en azından o kısa şortları giymek zorunda kalmayacağım.
Şerefsiz: İstersen ondan alabilirim
Kübra: Gerek yok, boşver
Kübra: Hem nasıl alacaktın ki?
Şerefsiz: Gerekirse çalardım
Kübra: Ben yemek yiyeceğim hadi görüşürüz
Kübra: Takma kafana, önemli değil
Şerefsiz: Görüşürüz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şerefsiz || Anonim (TAMAMLANDI)
Humor☢️YOĞUN ERGENLİK DÖNEMİNDE YAZILMIŞTIR.☢️ 0531...: Pardon? Bir şey soracaktım da. Kübra: Buyur. 0531...: Kalbinize giden yolu tarif edebilir misiniz? Kübra: Yanlış yazdın herhalde kardeş. 0531...: Kardeş deme, lazım olur :q Kübra: Ne? Kübra: Haaa...