60.

26.3K 1.5K 114
                                    

Birkaç gün sonra...

"Çıkışta ne yapıyorsun?"

"Barış hastaneden çıkmış, eve geçmişler. Onu ziyaret edeceğim, sen?" Diye cevap verdim Gizem'in sorusuna.

"Ben de geleyim seninle, canım sıkılıyor sonra. Çiçek alalım mı? Hasta ziyareti sonuçta." Dedi sodasını yudumladıktan sonra.

"Sen al. Ben süt alacağım." Diyerek güldüm. Gizem de bir kahkaha atıp sodasına devam etti. Birden masaya Yamaç'ın oturmasıyla, dikkatimizi ona yönelttik.

"Ne güzel lan. Barış yok, meydan bana kaldı." Diyerek sırıtmaya başladı.

"Hele ben? Eksikliği ne biçim hissediliyor. Karışan yok, bulaşan yok, oh!" Dedim rahatlıkla.

"Sevgilin olacak kişi için bunları söylemen biraz garip ama," diyerek ima yaptı, Yamaç.

"Sevgilim olacağını kim söyledi?" Dedim.

"E kızım sen onu seviyorsun, o seni seviyor ee?" Dedi anlamazcasına.

"Onu sevdiğimi kim söyledi? Hayır yani, bir de onunla sevgili olup hayatımı mı karartayım?" Diye inkar ettim sevdiğimi.

"Nasıl yani?" Diye sordu bu sefer.

"Zaten şimdiki kıskançlığı hat safhada, bir de sevgili olunca, sevgili olmamızı bahane edecek ve ağzıma sıçacak." Diye açıkladım durumu. Evet cidden bundan ürküyordum.

"Sen de haklısın ama sevmediğine inanmadım." Diye cevap verdi.

Omuz silkip simitimi ısırdım.

***

Kapının ziline basıp, birkaç saniye açılmasını bekledik. Kapı açıldıktan sonra bizi Gülsüm abla karşıladı.

"Çocuklar? Hoş geldiniz, girin içeriye." Diyerek bize yer açtı. Okuldan sonra, Yamaç da bizimle gelmişti.

İçeriye girip montlarımızı ve ceketlerimizi, girişteki portmantoya asıp salona girdik. Barış, televizyonun karşısındaki koltukta oturuyordu. Arkasına dönüp bize baktığında gülümsedi, o an aslında ban baktığını anladım. Yanaklarımın kızardığını hissedebiliyordum.

"Geçin, oturun." Dedi Gülsüm abla arkadan.

Gizem ve ben ikili koltuğa otururken, Yamaç karşıdaki tekli koltuklardan birine geçmişti. Elimde kalan poşeti Gülsüm ablaya uzattım. Tabii ki süt aldım.

Gizem de çiçeği uzatıp geri oturdu yerine. Yamaç ise bir şey getirmemişti.

Gülsüm abla, ona verdiklerimizi uygun bir yere koyduktan sonra geldi ve tekrar bize baktı.

"Çocuklar, açsınızdır inşallah. Ben de yemek yapmıştım, yeter size de." Dedi.

"Yok, zaten hasta ziyareti kısa olur. Ailemizde merak eder." Diyerek mütevazılığımı gösterdim.

"Hiç olur mu öyle? Şimdi hepiniz ailenizi arayıp, birkaç saatliğine izin alıyorsunuz. Aç aç göndermem şimdi." Dedi.

"Tabii hemen." Diyerek bizim yerimize cevap veren Yamaç'a kötü bir bakış attık.

Biz de biraz isteyerek biraz istemeyerek annemizi falan arayıp izin aldık. Az değildi, okuldan zaten saat beş de çıkıyorduk. Gizem'in ve benim annem izin vermemişti fakat Gülsüm abla konuşup izini almıştı. Ama yinede bir 'Merveler' yalanı uydurmak zorundaydım sanırım.

Şerefsiz || Anonim (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin