"Ben üşümeye başladım ya." Dedim Barış'a, kollarımı birbirine sürterek.
"Her ne kadar Eylül sonu olsa da, İzmir'deyiz. Ne kadar üşüyebilirsin ki?" Dedi bana. Ceketini çıkarırken.
Bana uzatınca emir verir gibi konuşmaya başladım.
"Saçmalama, sen yaralısın."
"İnat edeceksin değil mi?" Dedi baygın bakışlarla. Başımla onaylayınca ceketi geri giydi. "Öyle zayıf olacağım, fit kalacağım diye diyete falan girerseniz, üşürsünüz işte. Sizi sıcak tutan şey yağlarınız. Bir kere kadın dediğin balık etli güzeldir." Dedi bana.
"O zaman git, kendine balık etli bir karı bul." Dedim. Eskiden kiloluydum ama obeziteden korktuğum için bayağı kilo vermiştim. Şimdi de normaldim, çok zayıf sayılmazdım.
"Ay çen kışkandın mı?" Dedi çocukmuşum gibi.
"Ne kıskanacağım be?! Hayır yani, madem balık etli seviyorsun, bana niye taktın?" Diye cevap verdim.
"Ben sana kilo al mesajı veriyorum, senin anladığına bak."
"O kilolar ne kadar zor veriliyor, biliyor musun sen? Bir kere abim ve babam çok dalga geçiyor." Dedim.
"Sen kilolu değilsin ki." Dediğinde ona malsın bakışı attım.
"Liseye kadar kiloluydum. Yani en azından balık etliydim." Dedim.
"Hadi ya? Keşke öyle kalsaydın." Dedi. Ona kötü bir bakış atıp ısınmaya çalışmaya devam ettim.
"Nereden gideceğiz?"
"Şimdi sen bana inanıyor musun onu söyle." Dedi.
"İnandım dedim ya oğlum." Diye cevap verdim.
"Affettin mi peki?"
"Affedilecek bir yanı yok ki bunun." Diye kısa kestim.
"Peki o zaman, biz şu an neyiz?" Dedi sırıtarak.
"Arkadaşız Barış." Diye anlamamazlıktan geldim.
"O ne kız, küfür gibi." Diye iyice saçmaladı.
"Ne sen bana teklif ettin, ne ben kabul ettim. Ayrıca sevdiğimi de söylemedim, ne bu havalar?" Dedim.
"Şerefsiz olan bana söyledin ya kızım!" Diye çıkıştı şaşkınca.
"Bir kere ben şaka yaptım." Diye kıvırdım. Evet yalan söyleme yeteneğim iyiydi ve gözlerinin içine baka baka söylemiştim.
"Sevdiğimiz dedik bağrımıza bastık, ayıp be." Dedi bana.
"Bir şey soracağım," diye geçiştirmeye çalıştım. "Sen, Şerefsiz olduğun halde neden kantinin ortasında bağırıp çağırdın?"
"Zekisin sen kızım. Komplo teorilerine o kadar alışmışsın ki, ben olduğumu anlardın. Hele de Gizem gibi biri varken." Diye cevap verdi.
"Anonimken de kendine, yani Barış olan kendine küfür ediyordun?"
"Anlama diye." Dedi tekrar. "Hatta kendimden korkuyormuş gibi de yaptım."
"İyi oynadın ama." Dedim. "Sen beni tanıyorsun, ama ben seni tanımıyorum Barış. Ve bence tanımalıyım seni."
"Beni neden tanımak istiyorsun ki?" Dediği an yapıştırdım cevabı.
Daha çok sevmek için.
"Arkadaşım olduğun için." Dediğim an gözlerini devirdi. "Ve alkol ile sigarayı bırakmanı istiyorum. Hatta en azından cuma günleri cuma namazına gitmeni."
Cennette buluşalım yiğidim.
"Bakma bana öyle, madem beni istiyorsun, bir şeylerden vazgeçmen gerek. Benim için. Sigaradan nefret ediyorum ve alkol iyi değil, bağımlı olma ihtimalin var."
"Peki, nasıl bırakacağım?" Dedi. Bu da bir ışıktı.
"Zaten spor yapıyorsun. Ama canın sigara istediği zamanlarda bana mesaj atabilir, alkol alacağın zamanlar da beni arayabilirsin." Dedim. Ellerini belime koyup, beni kendine yaklaştırıp gülümsedi.
"Güzel, beğendim bunu." Dedi. "Peki benim olacağın garantisini veriyor musun?"
"Garanti veremem, ama kriterlerime uyduğun halde seni sevemediysem, biz de mantık birlikteliği oluştururuz. Ne yapalım?" Dedim. Elimden tuttuğu gibi, beni bir yöne sürüklemeye başladı.
"Gel gidelim artık. Donacaksın şimdi."
Beş dakika kadar sonra, piknik alanına gelmiştik.
"Sen yolu biliyor muydun?" Dedim hayretle.
"Avucumun içi gibi." Deyince kötü kötü bakmakla yetindim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şerefsiz || Anonim (TAMAMLANDI)
Humor☢️YOĞUN ERGENLİK DÖNEMİNDE YAZILMIŞTIR.☢️ 0531...: Pardon? Bir şey soracaktım da. Kübra: Buyur. 0531...: Kalbinize giden yolu tarif edebilir misiniz? Kübra: Yanlış yazdın herhalde kardeş. 0531...: Kardeş deme, lazım olur :q Kübra: Ne? Kübra: Haaa...