"Dün Barış ile aldığımız çikolataları da yemedik. Keşke birazını alıp gelseydik." Dedim, market arabasının içindeki Gizem'e. Dünden dolayı içinde ukde kalmıştı garibimin.
"Keşke. Hem Barış'a ayıp da olmazdı. Senin için aldı sonuçta."
Kafasına hafifçe vurup cipslerin olduğu raftan birkaç tane cips aldım.
"Hesaplarıma göre; en fazla dört paket cips, sekiz tane çikolata, iki çikolatalı süt -içimin cam şişesindekinden- ve bir de gazoz alabiliriz. Param buna yetiyor. Ve bir kere de sen ısmarlasan şaşarım. Evde pasta malzemeleri var zaten." Cümlelerinin arasına sıkıştırdığı kamu spotunu takmayarak savunmaya geçtim.
"Sana Harry Potter seti aldım ben. Bu sene onun acısını çıkarıyorum." Dedim. Kitap serisini değil, Asa seti ve Hogwarts mektubu setini almıştım, bir internet sitesinden. Beni haklı bulduğu için sustu.
"Siz de Yamaç ile bayağı ilerlettiniz ha?" Diye sordum Gizem'e.
"Ne zaman kantine gitsem istediğimi o alıyor. Bir nevi parasını yiyorum enayinin." Dedi.
"Daha fazla oynama çocukla. Onun da kalbi var." Dedim uyarırcasına.
Önüme pek bakmadığım için, önden bize çarpan başka bir market arabasıyla biraz gerilemiş, hatta ben dengemi sağlayamadığım için yere düşmüştüm.
"Fikrine sokayım senin, kız düştü lan!" Diyen öfkeli ve tanıdık ses ile doğrulup bize çarpanlara baktım.
Barış ve Yamaç.
"Oğlum siz de her yerden çıkıyorsunuz ha. Bir salın ya." Dedim.
Kalkmam için elini uzatan Barış'ın elinden destek alarak ayağa kalktım.
"İyi misin?" Dedi, dediğimi takmayarak. Gerçekten endişelenmiş gibi bakıyordu. Başımla onu onayladıktan sonra Yamaç'a baktım. O da market arabasının içindeydi.
"Bugün okulda yoktunuz?" Dedi Barış.
"Uyuyakalmışız. Sonra da gelesimiz gelmedi." Diye açıklama yaptım.
"Yarın akşam bizim Soner'in doğum günü partisi var. Gelirsen sevinirim. O piçe hediye almak zorunda değilsin."
Soner, Barış'ın yakın arkadaşıydı. Yamaç kadar olmasa da yakınlardı. Soner aynı zamanda okulun zengin kesimindendi. Ailesinin özel liseye göndermek istememesi sonucu devlet okuluna gelenlerdendi. Ve yaptığı paylaşımlardan anladığım kadarıyla bir villada oturuyordu. Bildiğim kadarıyla, sadece ablası ve o vardı. Ailesi iş için sürekli seyahatteydi.
"Gizem kim ki zaten. Gizem, dış kapının mandalı. Ama şunu unutma Barış, bir kızın kankası izin vermediği sürece o kız istediği erkekle çıkamaz." Diye tehdit edercesine konuşan Gizem'e baktık.
"Sen yine satarsın beni, elli liraya." Diye ima yaptım.
"Aslında şey, şu an o parayla geldim." Dedi utana sıkıla. Ona öfkeli bir bakış atıp Barış'a döndüm. O da gülüyordu.
"Tamam olur. Ama hediye almazsam olmaz gerçekten." Dedim.
"Hey, beni de davet ediyor musun?" Diye araya girdi, Gizem.
"Mutlaka geleceksin zaten. Yoksa Kübra gelmez. Tamam senin almana gerek yok. Ben senin yerine de alırım, sen verirsin." Dedi.
"Neden böyle bir şey yapıyorsun ki?" Dedim ne diyeceğini merak ederek. Umarım erkek varken klişesini kullanmazdı.
"Alacağın şey mutlaka ucuz olmayacaktır. Ailenin sana onun için para vereceğini sanmıyorum. Ama eğer ödemek istiyorsan, o böreklere sayabilirim." Dedi sonlara doğru pişkin pişkin gülerek.
"Tamam. Ama güzel ve onun ilgi alanında olan bir şey al. Mahcup olmak istemiyorum." Diye uyardım.
"Tamam." Diyerek göz kırptı.
"Ortam nasıl olacak, yani nasıl giyinelim?"
Diye tekrar araya giren Gizem'e, bıkkın bir bakış attım.
"Rahat ama şık. Herkesin tercihi." Dedi ve beda edip gittiler.
İlk defa bir doğum günü partisine gidecektim. Umarım güzel de geçerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şerefsiz || Anonim (TAMAMLANDI)
Humor☢️YOĞUN ERGENLİK DÖNEMİNDE YAZILMIŞTIR.☢️ 0531...: Pardon? Bir şey soracaktım da. Kübra: Buyur. 0531...: Kalbinize giden yolu tarif edebilir misiniz? Kübra: Yanlış yazdın herhalde kardeş. 0531...: Kardeş deme, lazım olur :q Kübra: Ne? Kübra: Haaa...