"Anana haber verdin mi?" Dedi Gizem, makyajını tamamlarken. Çok bir şey yapmıyordu zaten.
"Verdim. Gece abim alacak. Beni almışken seni de bırakırız evine." Dedim. Saçlarımı düzleştirmiş ve çok çok hafif bir makyaj yapmıştım. Yani daha doğrusu yaptırmıştım, Gizem'e.
"İyi, tamam."
***
ŞEREFSİZ...
Ürkek bir şekilde, etrafa bakına bakına gelen Kübra'ya bakarak bir shot daha attım. Güzel olmuştu ama, elbise fazla kısa gelmişti. Dizine kadar falan geleceğini düşünerek almıştım.
Neden güzel olmak için uğraşıyordu ki? Herhalde insan katliamı yapmamı istiyordu.
Telefonumu elime alıp ona mesaj yolladım.
Şerefsiz: Güzel olmuşsun.
Şerefsiz: Bence güzel olmak için çaba göstermemelisin.
Şerefsiz: Bir ben göreyim güzelliğini, be olacak yani?
Dildâr'ım: Ben kimse için güzel olmaya çalışmıyorum
Dildâr'ım: Sadece kendimi güzel bulmak istiyorum.
Şerefsiz: Zaten güzelsin..
Dildâr'ım: Teşekkür ederim
Dildâr'ım: Böyle düşündüğün için
Dildâr kelimesinin, gönül alan, çalan kimse, sevgili anlamına geldiğini bilerek öyle kaydetmiştim.
Gidip sımsıkı sarılmak istiyordum, ya da rengini hiç kaybetmeyen narçiçeği rengindeki dudaklarını öpmek.. ama o istemeden olmazdı işte. Olamazdı.
***
"Seninki geliyor." Dedi Gizem meyve suyunu içtikten sonra. İşaret ettiği tarafa bakarken Barış'ı gördüm. Bize doğru yürüyordu. Her zamanki ekürisi Yamaç ile birlikte.
"Nereden benimki oluyor?" Dedim çatık kaşlarla.
"Selam." Dedi Barış.
"Alkol aldın mı sen?" Diye sordum.
Kaşlarını çatıp cevap verdi. "Evet, biraz. Ama sarhoş değilim. Nereden anladın?"
"Anlamadım. Merak ettiğim için sordum. Alkol var sonuçta." Dedim.
"Siz alkol almıyorsunuz, kimsenin verdiği bir şeyi de içmiyorsunuz. Yoksa benden çekeceğiniz var." Dedi işaret parmağını sallayarak.
"Ne aldın Soner'e?" Diyerek konuyu değiştirdim. Alkol almazdım zaten. Yoksa ailem ağzıma sıçardı.
"Antika şeyleri sever. Eski model antika arabalardan aldım. Ve bir tane imzalı galatasaray forması aldım." Dedi. Formanın kendi hediyesi olduğu belliydi, demek ki benim sözde aldığım hediye antika araba modeliydi. Güzel bir zevki vardı o zaman, Soner'in.
"Kızlar, sizden bir şey isteyebilir miyim?" Diye sordu.
"Ne olduğuna bağlı." Dedim.
"Sedef'i biliyorsunuz, Soner'in sevgilisi." Dediğinde hatırladığıma dair başımı salladım. Sedef albino hastasıydı ve bembeyazdı. Bu ona çok yakışıyordu.
"Çok yalnız. Sizden onunla takılmanızı isteyecektim." Dedi çekingen bir tavırla. Sedef, yalnız takıldığı için sürekli kitap okuyan bir kızdı. Derslerde bile pek konuşmadığını duymuştum bir ara.
"Tabii ki." Diyerek gülümsedim. O da gülümsedi.
Mikrofondan gelen ses ile, herkes kurulan sahneye bakmıştı.
"Hadi ama, çok sıkıcısınız!" Dedi Soner'in ablası. Soner'in aksine cıvıl cıvıldı. "İlk önce çiftlere çalışacağım. Hadi yine iyisiniz." Dedi ve kahkahasıyla beraber romantik bir müzik çalmaya başladı.
"Eh, bir dansı lütfedersin artık?" Diyerek açık elini uzatan Barış'a baktım.
"Şimdiye kadar hiç dans etmedim ve etmeyi bilmiyorum." Dedim.
"O zaman bu ilk olacak." Dedi ve havadaki elini, sol elime indirip tuttu ve beni herkesin dans ettiği yere sürüklemeye başladı. Geldiğimizde elindeki elimi kendi omuzuna koyup, iki elini de belime koydu. Salak gibi durmamak için diğer elimi de onun omuzuna koydum.
Kendimi Şerefsiz'e ihanet ediyormuş gibi hissetmem normal miydi.
"Ne düşünüyorsun?" Dediğinde, gözlerimi onun gözleriyle birleştirdim.
"Bir arkadaşımı."
"O arkadaşın x'den sonraki kromozomu ne?" Dedi kaşlarını çatarak. Hafifçe kıkırdayıp tekrar gözlerine baktım.
"Biz olamayız, biliyorsun değil mi?" Dedim konuyu değiştirerek.
"Araftayım biliyor musun? Eğer sen başkasını sever ve onunla birlikte olursan, okulumu değiştirmeyi düşünüyorum ama bu sefer seni hiç göremeyeceğim." Dedi yüzünü düşürerek.
"Barış, mutlaka karşına başkası çıkacaktır. Bana takılma." Dedim ona umut vermeye çalışarak.
"Eğer her karşıma çıkan bunu derse vay halime. Peki ya sen benim hayatıma girmesi gereken asıl kişiysen? Bence erken konuşma." Dedi ve belimdeki elinin birini kaldırıp, yanağımdan makas aldıktan sonra, belime geri koydu.
Haklı olabilirdi. Ama ben de tereddütlü birisiydim.
"Güzel olmuşsun ama elbisenin eteği biraz kısa bence." Dedi yüzünü buruşturup. Bu sırada bakışları eteğimde, yani bacaklarımdaydı. Sağ elimle çenesinin altından hafif bir baskı uygulayarak yukarı kaldırmasını sağladım ve elimi tekrar omuzuna koydum.
"Altımda kalın ve siyah bie kilotlu çorap var. Abartma." Dedim kesin bir dille. O ise gözlerini devirip sustu.
"Topuklular iyi olmuş, fazla eğilmek zorunda kalmayacağım." Dedi ve göz kırptı.
"Allah Allah? Sana, git bir doksan ol diyen ben miydim canım? Beğenmiyorsan başka kapıya." Diyerek postayı koydum.
Belimdeki elleriyle, beni kendine çektikten sonra başını biraz eğdi ve çenesini sol omuzuma daydı.
"Aksine. Kısa olan boyun daha ilgimi çekiyor. Gözüme daha tatlı geliyor." Dedi. Şu an aşırı yakındık ve ben cidden Şerefsiz'e ihanet ettiğimi düşünüyordum. Konuşmaya başlayalı daha bir hafta olan birisine...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şerefsiz || Anonim (TAMAMLANDI)
Humor☢️YOĞUN ERGENLİK DÖNEMİNDE YAZILMIŞTIR.☢️ 0531...: Pardon? Bir şey soracaktım da. Kübra: Buyur. 0531...: Kalbinize giden yolu tarif edebilir misiniz? Kübra: Yanlış yazdın herhalde kardeş. 0531...: Kardeş deme, lazım olur :q Kübra: Ne? Kübra: Haaa...