Bölüm 6

151 8 0
                                        

Güzel Kızım Melis,

İsterdim ki sana sarılayım öyle gideyim bu dünyadan ama senin o güzel gözlerini görürsem dayanamam. Beni affet kızım, her şeyi mahvettim. Daha bebekken anneni elinden nasıl aldıysam şimdi de seni babasız bırakıyorum. İnan buna mecbur olmasam asla seni kimsesiz bırakmazdım. Fakat senin iyiliğin için benim ölmem şart.......

........ Senden bir isteğim var, derhal reddi miras davası aç, yoksa seni çok üzerler kızım. Sana şu dakikadan sonra kalan bitik bir şirket ve asla bulaşılmayacak insanlara olan borcum var. Bir de sana bu mektubu veren, yakın dostum Yiğit Günaç'la evlen! Kızma hemen, çatma kaşlarını. Seni ondan başkasına emanet edemem, Ayhan amcan formalitelerle uğraşırken senin güvende olduğunu bilmem gerek. Yiğit adı gibi bir adamdır, seni üzmeyeceğine bu durumundan faydalanmayacağına adım gibi biliyorum. Emin ol, o da senin gibi bir mektupla razı oldu bu formalite evliliğe. Eğer hayır dersen olacakları da düşün lütfen. Bu insanlar tek buldukları bir kıza her türlü kötülüğü yapabilecek kapasitede insanlar. O yüzden kararını verirken çok iyi düşün.

Hep iyi bir baba olmaya, sevgimi vermeye çalıştım. Seni çok seviyorum, seninle gurur duyuyorum kızım. Sen güçlü bir kadınsın, bu savaşı en iyi şekilde vereceksin. Hakkım sana helal olsun, sen de et tamam mı?

Mehmet Kara

Bir ayrıntıya takıldı Yiğit; Mehmet bey "Emin ol, o da senin gibi bir mektupla razı oldu bu formalite evliliğe" demişti. Mehmet bu planı tamamen Yiğit'in üzerine kurmuştu. Yiğit'in hayır demeyeceğine ne kadar emindi, ne kadar da iyi tanıyordu Yiğit'i. Birden Melis'e döndü:

- Kendinize geldiyseniz işlemleri başlatalım. Çok vaktimiz olmayabilir, daha mezarlıkta konuşmaya başladı insanlar.

Melis, tekrar bayılacak gibi oldu ama kendini tuttu:

- Ben meraklı değilim seninle evlenmeye. Tek başıma savaşırım bu yamyamlarla!

- Melis kızım, savaş çoktan bitti, şimdi ganimet paylaşımı başladı. En kıymetlisi de sensin. Sana her türlü belgeyi korkuyla tehditle imzalatabilirler, sana bir kötülük yapabilirler. Hoşuna gitmese de babanın planını uygulamalıyız.

Yiğit bir an Melis'in reddedeceğini düşündü, yalan değil hiç fena olmazdı bu durum. Ama sözünden dönen asla kendisi olmayacaktı. Cebinden kimliğini çıkardı ve avukata uzattı.

- Siz bilirsiniz Melis Hanım, emin olun bende bayılmıyorum size, bu olan bitene. Ama babanızdan öğrendiğim çok şeyden bir tanesi şu; değer verdiğin insan sana ihtiyaç duyuyor ama sen onu duymazdan geliyorsan, sokaktaki binlerce insandan farksız değilsindir. Ben babanıza, manevi babama bir söz verdim. Son ana kadar da sözümde duracağım. Gerisi size kalmış, dedi

Melis ağzı açık arkasından bakakaldı. Herkes Melis Kara'yla evlenmek isterdi, bu genç adam da dünden razıdır diye düşünmüştü. Ne de olsa o Melis Kara'ydı. Yiğit'in bu sert tavrı aslında onun da bu durumdan hiç memnun olmadığının kesin kanıtıydı. Bu zoraki evlilik asla ihtimal dahilinde değildi.

Melis sessizce yerinden kalktı, babasının hep oturduğu koltuğa gözü kaydı, içi acıdı. Merdivenleri çıkarken babasının arkasından söylenmeleri geldi aklına, içi acıdı. Odasına girdi ve kendini yatağa bıraktı. Hıçkıra hıçkıra ağladı, yastığı neredeyse sırılsıklam olmuştu. Ayhan Bey kapının önünde Melis'i dinliyordu. Melis yasını tutmalı, ağlamalıydı. Güçlü duracağım diye kendini sıkmanın bir alemi yoktu. Güçlü insanlarda ağlayabilirlerdi. Şu an onu susturmak, yatıştırıcılara boğmak ona yapılabilecek en büyük kötülüktü. Çünkü zamanında yaşanmayan acılar, en ufak bir yalpalamada yerlerinden çıkar, kişiyi daha büyük kedere boğardı. İlk gün her zaman en kötüsüydü. Kapıyı araladığında Melis'in hüzünden yorgun düşüp uyuyakaldığını gördü. Sessizce kapıyı kapattı.


Melis bağrışları duyduğunda ne olduğunu anlayamadı. Yataktan kalkmaya çalışırken müthiş bir baş ağrısıyla olduğu yere çivilendi. Gözü kararmış, bir yerlere tutunmaya çalışmış beceremeyip tekrar yatağa düşmüştü. Neler oluyor bana? Dedi yüksek sesle. Derken babası geldi aklına. Babam dedi canım babam... Sesler daha da sertleşti, biri evin ortasında küfürler savuruyordu. Çekirdek Kara ailesi için bu olamaz bir şeydi. Kendini toparladı, merdiven başına kadar yürüdü fakat aşağı inmeye cesaret edemedi. Duydukları karşısında dehşete kapıldı. Hayatında hiç görmediği adam büyük bir nefretle Melis'in başına gelecekleri sıralıyordu. Ayhan beyde Melis'in evde olmadığını, bu yapılanın haneye tecavüz olduğunu, polisi aradığını söyleyip duruyordu. Adam da korku emaresi yoktu. Son cümlesini söyledi: "Para şart değil avukat, Melis Kara güzel bir kadın."

Melis olduğu yerde buz kesmişti. Babası ve Ayhan Bey haklıydı, bu adamlar kendi paralarının peşinde değillerdi sadece. Pastadan ne kadar büyük dilim alabilirimin derdindeydiler. Adam kapıyı çarptı. Melis arabalarının motorlarının çalışmasını beklerken usulca çantasından kimliğini çıkardı. Kendini savaşamayacak kadar güçsüz hissetti, savaş zaten biteli çok olmuştu. Ayhan Bey çok haklıydı; savaş ganimeti kendisiydi. Mağlup komutan en kıymetli hazinesini en kıymetli müttefikine emanet etmişti. Melis, Yiğit için bir ganimet olmadığının farkındaydı. Ya babam yanılıyorsa, ya daha kötüsü beni bekliyorsa diye düşündü. Bu sefer babası için değil kendisi için ağladı. 

MİLATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin