Melis Delikızın üstünde deliler gibi gidiyordu. Burada kaldığı zamanların bir faydası da ata binme becerisini geliştirmek oldu diye düşündü. Fütursuzca korkusuzca Delikızın üstünde dört nala gitmek, rüzgarı vücudunun her yerinde hissetmek, etrafındaki her şeyin büyük bir hızla arkasında kaldığını görmek ona çok iyi geliyordu. Günde iki prozac bu mutluluğu veremez, aksine sersem ederdi. Artık psikolojik olarak ta iyileştiğini hissediyordu. Borçlar gerdanlığın satılmasıyla bitmişti. Çok acı dedi, o gerdanlık ne anneme ne de bana nasip oldu. Umarım yeni sahibini çok mutlu eder.
Ayhan Bey biraz daha bu çiftlikte kalmasını söylemişti. Babasının bilmediğimiz borçları çıkabilir, bu durumdan faydalanmak isteyenlerin sahte borçlar çıkarabileceklerini söyledi. Saçmalık! Beni resmen buraya hapsediyorlar diye düşündü. Yiğit'i de özgür bırakması gerektiğini biliyordu. Zeliş kendini gösterdiğinden beri adamın kendisine karşı tavırları değişmişti. Kızamıyordu ona, haklıydı. Birkaç defa Yiğit'e gitmek istediğini söyledi ama Yiğit henüz değil diyerek konuyu kapatmıştı.
Bu durum da iş başa düşüyordu. Eski dosttan düşman olmaz diye düşündü. Arkadaşlarının hepsini hayatından silmişti, silmek zorunda kalmıştı. Onu bir kere bile aramamışlar hiç merak etmemişlerdi. Ama buradan araçsız kaçmasına imkan yoktu. Dışarıdan birinin yardımı gerekliydi. Şöyle bir düşündü; kendisine asla hayır diyemeyecek kim vardı? Kayra geldi aklına, tabii ki Kayra. Kayra, grubun az popüler çocuğuydu, pek yakışıklı değildi ama komik çocuktu. Melis'e her sabah günaydın mesajı atar, iyi geceler demeden uyumazdı. Herkes Kayra'nın Melis'e olan hayranlığını bilir, Melis'e insaf et be kızım derlerdi. Bir an irkildi; o bile aramamıştı. Büyük ihtimalle telefonunun o bunalım anında kapanmış olmasından olmuştu bu. Atını eve doğru sürdü, oralarda telefon daha iyi çekiyordu. Kayraya bir mesaj attı:
Merhaba Kayra, ben Melis. Belki unutmuşsundur diye kendimi tanıtayım dedim. Müsait olduğunda konuşmak isterim.
Telefona bir dakika boyunca baktı, mesaj görülmesine rağmen cevap gelmedi. Derin bir iç çekti Melis, hemen kötü düşünmemek gerekti. O gün akşama kadar cevap bekledi fakat beklenen cevap gelmedi. Eski Melis hortladı birden, sen kimsin de bana dönmüyorsun Kayra efendi dedi ve hızla arama tuşuna dokundu. Karşıdaki ses büyük bir tereddütle alo dedi.
- Merhaba Kayra, rahatsız ediyorum galiba! Sesi çok öfkeliydi Melis'in.
- Melis, sen misin? İnanamıyorum! Ben de mesajı kıskanç kocan attı sandım dedi büyük bir şaşkınlıkla. Arkadan yüksek bir müzik sesi geliyordu. Onlar konuşurken ses giderek azaldı sanki.
- Ne alakası var canım, formalite bu evlilik dedi ve dediği an pişman oldu.
- Yoksa bizi çağırırdın dimi dedi büyük bir kahkahayla. Arkadan başka gülme sesleri de geliyordu. Melis hiç şüphelenmedi.
- Saçmalamayı bırak şimdi, yardımına ihtiyacım var.
- Ne istersen güzellik hemen söyle, dedi Kayra.
- Benim buradan ayrılmam gerek fakat bulunduğum yer nasıl desem ormanın içinde çok özel bir malikâne. Sana konum atsam, beni o konumun yakınlarından alsan olur mu?
- Uberiniz emrinizde hanımefendi, zaman ve yer söylemeniz yeterli, dedi Kayra.
- Sana uygun konumu atacağım, yarın gece 1:30 uygun mu?
- Tabiî ki sana bütün saatlerim uygun. Gelirken başka bir şey ister misin?
- Teşekkür ederim dedi birden, sonra kısa bir tereddüt yaşadı Melis.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MİLAT
RomansaYolunu kaybetmiş iki kırık kalp; biri kendini arıyor. Diğeri kendi gerçekliğini... Önlerinde iki seçenek var; ya kendi karanlıklarında sessiz çığlıklarla kaybolup gidecekler ya da ruhlarını özgür bırakıp aşka teslim olacaklar. Kim bilir belki de bir...