Bölüm 30

91 4 0
                                        


Zeliha sırtını kapıya dönmüş, is kokusuna alışmaya çalışıyordu. Kapının açılmasıyla eski sevgilisinin o kadarda eskimediğini anladı. Hırslı kadın kibirlendi, tabiki gelecekti. Yatağın başına gelip diz çöktü gölge, Zeliha nazlana nazlana arkasına döndüğünde içinden kocaman bir çığlık koptu ama sesi çıkmadı. Karşısında hiç acımadan fişini çektiği, bir mum aleviyle yaktığı Akif Bey duruyordu. Kendini geriye atmaya çalışıyor fakat kıpırdayamıyordu. Son bir gayretle yatağın diğer tarafına dönmüştü ki hayalet o tarafta da aynı pozisyonda ona bakıyordu. Bu sefer elinde bir priz vardı. Suratında dalga geçer tavırla" bunu çekince katil mi olunuyor?" dedi. Melis bir anda kendini makineye bağlanmış ağzında oksijen maskesiyle buldu. Başının üstündeki ekran devamlı yükselen bir siren sesiyle alarm veriyordu. Akif Bey intikamını almış, Zeliha'nın fişini çekmişti.
Zeliha gözünü açtığında sırılsıklam ter içindeydi. Kalbi çıldırmış gibi atıyordu, vücudunun üstünde bir ağırlık varmış gibi olduğu yere yapışmıştı. O farkında değildi fakat gördüğü kâbusun etkisinde çığlık atıp durmuştu. Kendini biraz topladığında yataktan zıplar gibi koşup kapıyı açtı. Ev ahalisi kapının önünde bekliyordu, Melis odasının kapısında, biraz önünde Rahmi, en önde de Yiğit vardı, suratında yarı alaycı bir ifadeyle konuşmaya başladı:

- Bütün katiller olay mahalline geri dönermiş derler doğruymuş dedi.

- Hayır hayır hayır ordaydı baban, beni öldürmeye çalıştı.

Yiğit'e sarılmak için bir adım attı, adam onu geri itti. Zeliha kâbusun asıl şimdi başladığını anladı.

- Ne cüretle, hangi suratla gelebildin peşimden!

Zeliha'yı kabus odasına geri soktu. Zeliha yalvardı beni burada bırakma diye.

- Ya evden çeker gidersin ya da o odaya girer sabah çeker gidersin.

Zeliha çaresizce duvar dibine çöktü, Yiğit Günaç projesi bitti dediği gün oyunu bitirmeliydi.


Melis, Yiğit'in ne kadar zalim olabildiğini gözleriyle görmese inanmazdı. Yiğit'in gözlerindeki öfkeyi bir daha görmemeyi diledi. Ona görünmeden odasına çekildi. 


Gün ağarmadan kapıya bir taksi dayanmış kornaya basıyordu. Melis buralara ait olmayan bu sesin merakıyla gözünü açtı. Karşısındaki odanın kapısı sert bir şekilde kapanmasıyla Zeliha hanımın evin kapısına varması saniyeler sürdü. Evin kraliçesi olma umuduyla gelmişti şimdi ise gözden düşmüş bir cariye edasıyla evi terk ediyordu. Resmen kimseye görünmeden kaçıyordu. Taksiye binmeden son kez döndü eve, onun gidişini izleyen Melis ve Yiğit'e baktı. Biri evin sağında diğeri ise solunda aynı pozisyonda farklı duygularla onun gidişini izliyordu.


Melis, Yiğit'i Zeliha konusunda hep zayıf görmüş hatta ona zaafı olduğunu düşünmüştü. Bu yüzden sonsuz bir rekabet duygusu taşıyordu ona karşı. Bugün gördüğü şey ne kadar yanıldığını göstermişti. Şu kesindi, Yiğit'in hiçbir duygusu kalmamıştı o kadına karşı. Kadının da geriye düşmanlığı kalabilirdi yalnızca. Yiğit'i her zaman naif, fazla ince düşünen biri olarak görmüştü Melis. Fakat bu gece yapılan yanlış kadar büyük bir ceza kesebilmişti Yiğit. Hiç acımadan, acaba, boş ver demeden hem de. Zeliha bunu hak etmişti, kadının çığlıkları hala kulağındaydı. Bir de bu bakışı unutmayacaktı Melis.


Yiğit, bir yükünden daha kurtulmuş olmanın haklı gururuyla giden kadının arkasından sırıtıyordu. Zeliha'nın yaptığının yanına kar kalmasını hazmedemiyordu. Kalbini önce avuçlayıp sonra elleriyle un ufak etmesini sindiremiyordu. O kadar büyük bir güven sorunu oluşmuştu ki ruhunda Melis'e adım atamıyordu. Yaptığı şeyden hiç pişman değildi, kadın kendi ayağıyla gelmiş kendi kaşınmıştı.

MİLATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin