Bölüm 36

81 6 0
                                    


Rahmi erkenden yola koyulmuş, hayvan yemi almaya şehre inmişti. Emine ise hayvanları yemlemiş ineğini sağıyordu. Bir arabanın yaklaştığını duyduğunda ciddiye almadı, akılsız herif ne unuttu kim bilir dedi. Yaşlanıyoruz normal diye geçirdi içinden. Evdeki mutsuz hava sadece Yiğit'i değil herkesi etkilemişti. Rahmi bile Melis'i konuşur onu sorar olmuştu. Evin neşesi Melis'le gitmişti.

Melis, taksiden indiğinde önce ahıra baktı, sonra eve. Yiğit'in dediği gibi ev dilsiz kalmış gibi sessizdi. Valizini çantasını kapının önüne kadar taşıdı, merdivenlerden çıkarmayı gözü yemedi. Saatine baktığında bu saatte buraya gelmesine şaşırdı. Sabahın yedisinde deli gibi özleyip gelmek istediği eve tüm engellemelerine rağmen gelmişti. Peki, şimdi ne yapması gerekiyordu? Bilemedi, kimseye belli etmeden odama geçeyim kahvaltıda inerim dedi. Evin içine girdiğinde derin bir nefes aldı. 

Her evin bir kokusu vardı; insanlar evlerine geldiğinde bu kokuyu alıp huzurda hissederdi kendini. Amerika'dan döndüğünde yalıya ilk girdiğinde içi sevinçle dolmuştu ama burnu şimdiki gibi sızlamamıştı. Çiftlik evinin kendine has kokusu özlemleriyle karışıyordu. Doğru yaptığını tüm bedeninin yoksunluk çektiği şeyi elde etmişçesine rahatlamasından anladı. Bu evin her yerinde anıları vardı, kendini burada tanımış, olduğu kişiyi kabul etmesi burada olmuştu. Merdivenlerden çıkarken Yiğit'in gerdanlığı ona verdiği gece geldi gözünün önüne. Merdivenlerden yuvarlanmama çabası geldi. Üst katta Yiğit'in odasının önünde içeri girip girmeme konusunda bir karar vermeye çalıştı. Hayır dedi ben eve gelerek bu ilişki için sorumluluğumu yerine getirdim, sıra Yiğit'te. Bundan sonrasını onun çabası belirleyecek dedi. Hızlı adımlarla kendi odasına geçti. Kapıyı açtığında içeriye adım atamamış eli kolu boşalmış, gördüğü sahne karşısında ağlamamak için kendini zor tuttu.

Yiğit, Melis'in yatağında yastığına sarılmış uyuyordu. 

Bu sahne beklenmedikti, bu sahne Melis'in kendine verdiği bütün sözleri boşa çıkarıyordu. Bu sahne Yiğit'i affettiriyordu. Yiğit'in kapısına gelip söylediği her kelimede samimiyetini kanıtlıyordu. Ne kadar öyle Yiğit'i izledi bilmiyordu. Yiğit yatakta yön değiştirince yakalanma korkusuyla hemen içeri girip kapıyı kapattı. Suçüstü yakalanan kendisi değil, aşığıydı. İlk şaşkınlığı geçtikten sonra bu görüntüden zevk almaya başladı. Yatağının karşısındaki koltuğa geçti, sevdiği adamın onu nasıl özlediğini izledi. Yiğit ona kapının önünde uyuyabiliyor musun? Diye sormuştu. O günden beri geceler uzamış uykuları kısalmıştı. Yiğit'i kendi yatağında uyuyor görmek çocukluğunda merakla dinlediği masallar gibiydi. Gözleri yavaş yavaş kapandı.

Emine, ahırdaki işini bitirip süt bakraçlarını yüklenmiş eve geçiyordu. İçeri girdiğinde bir valiz ve bir evrak çantası ve bilgisayar kapının kenarında duruyordu. İlk anlamadı bunların kimin olduğunu, derken derin bir nefes alıp gözlerini belertti, Melis dönmüştü. Evin çiçeği onlara geri gelmişti. İçindeki sevinci kontrol edemedi, tek düşünebildiği bağıra çağıra Yiğit'e bu müjdeyi vermekti. Öyle bir feryat ediyordu ki haber iyi mi kötü mü belli değildi. Merdivenleri çıkarken iki üç defa ayağı takılıp yere düşmüş, nefesi kesilmiş ama yılmamıştı. Neredeyse emekler gibi merdiven başına gelebilmişti.

Yiğit, Emine'nin çığlığıyla önce gözlerini açabildi. Melis gittiğinden beri ilk defa düzgün uyuyabilmişti, Emine yaygara yapıyorsa elinden çekeceği vardı. Emine'nin sesi bir geliyor bir gidiyor, arada patırtılar geliyordu. Yiğit Zeliha'nın evi tekrar yaktığını düşündü, hemen Melis'i kurtarması gerekti. Zeliha işini yarım bırakacak bir kadın değildi. Yataktan Melis diye kalktığında Melis'in koltukta korkmuş gözlerle ne olduğunu anlamaya çalışırken buldu. Yangın Yiğit'i travmatik bir biçimde etkilemişti, şu an ikincisini yaşıyordu. Nerede olduğunu, ne olduğunu unutmuş Melis'i kurtarma derdine düşmüştü. Melis'te Emine'nin feryadından çok korkmuş, Yiğit'ten farklı olarak ona bir şey oldu sanmıştı. Yiğit Melis'in yanından bitmiş elini tutuyordu. Melis daha çok korktu, durum ciddiydi demek. Yiğit'in ağzından tek bir cümle çıktı:

MİLATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin