- Tango bilir misiniz genç kadın? Dedi.
- Ne yazık ki hayır, bilseniz ne kadar müteessirim bu durumdan.
- O zaman sizi bahtiyar etmek benim boynumun borcu.
Melis Yiğit'in ciddi olduğunu önüne gelip reverans yapana kadar anlamamıştı. Elinden tutup sahneye yürürken Yiğit'i uyardı:
- Ben tango yapmayı bilmiyorum.
- Dans da esas olan erkeğin yönlendirmesi, kadının ona uymasıdır. Kendini bana bırak.
- Bir dans ederken hüküm sürmemiştiniz zaten!
Pistte kendilerine bir yer buldular, çok hızlı hareket etmeleri gerekiyordu. Allahtan pist çok kalabalıktı insanların alanı daraldıkça hareketleri de kısıtlanmıştı. Yiğit, başıyla kavalyesini selamladı ve dans için izin istedi. Melis, tüm inceliğiyle partnerine izin verdi. Yiğit, tam karşısında durduğu kadının belini arada mesafe kalacak şekilde kibarca kavradı. Sonra Melis'in kulağına eğildi:
- Şu yeşil elbiseli çifti görüyor musun? Melis başını salladı. Beş dakikadır onları izliyorum, hareketleri basit. Onlar ne yaparsa aynısını yapalım.
Melis bunu beklemiyordu. Yiğit'in hınzırlığı tutmuştu yine. Bu sefer evlerinde değillerdi, etrafında bir sürü insan vardı. Kaçmak için kendini geri çektiğinde Yiğit kocaman elleriyle kadını yerine geri getirdi.
- Kaçmak yok Melis, kaçanı gece avlıyor. Kendimden biliyorum.
Kaderine razı Melis, yeşilli çifti taklit etmeye başladı. Onlara yetişmek imkânsızdı, Yiğit'in söylediği gibi acemi falan da değildiler. Melis dikkatli bakınca kadının elbisesinin gayet profosyenel olduğunu gördü. Başını kaldırıp Yiğit'e baktığında gülmemek için kendini tuttu. Yiğit matematik problemi çözerken bu kadar gayret sarf etmemişti. Dışarıdan bakılınca Melis ve Yiğit çok dans etmek isteyen ama beceremeyen dansçılar sınıfına giriyordu. Yeşilli çift bir noktadan sonra Yiğit'lerin onları taklit ettiğini anladı. Bu sıklıkla başa gelen bir durumdu. Her gecede bir çift taklit ederek tango yapabileceğini sanıyordu. Tango bir disiplindi, emeksiz öğrenemeyeceğin sadece eğlenmek için yapılacak bir dans değildi. Bu acemi çifte bir ders verme niyetindeydiler, diğer çiftlere verdikleri gibi. Önce hareketlerini temel adımlara indirdiler, böylelikle taklitçiler yapabiliyoruz havasına girip yavaş yavaş yemi yutacaklardı, yuttular. Bu sefer hareketlerin zorluk derecesi bir kademe yükselttiler, taklitçiler bir iki denemede onu da çözdüler. Finale gelmişlerdi artık. Yiğit adamın kadını döndürdüğünü sonra da kollarına yatırdığını hemen beynine kaydetti. Melis ne olduğunu anlamadan Yiğit'in kollarında başı geriye düşmüş şekilde kalmıştı. Yeşilli kadın elleriyle partnerinin suratını estetik bir biçimde tutmuş kendine çekmişti. Melis, Yiğit'in kendisini daha fazla kolunda tutamayacağını sezdi ama o hareketin nereye gittiği de belliydi. Ya yere kapaklanacaklardı ya da ...
Melis Yiğit'in yüzünü kavradı, ikisi de yeşilli çifte baktılar; Yiğit umutla, Melis korkuyla. Adam partnerinin dudaklarına küçük bir buse kondurdu. Yiğit hiç tereddüt etmedi, izin alma gereği duymadı. Küçücük bir buseyi sahibine verdi. Doğrulduklarında Yiğit korkulu heyecanlı bir biçimde Melis'e bakıyordu, Melis ise onları alkışlayan kalabalığa. İki çiftin arasındaki küçük atışmayı fark edenler sessizce pisti terk etmiş ortada sadece dördünü bırakmışlardı. Gecenin final dansından önce güzel bir şov olmuştu. Yeşilli çift Melis'lerin yanına gelip onlara sarıldılar ve eklediler, " genelde öpücük kısmında kaçarlar". Melis yeni yetme kızlar gibi kızardı. Yiğit, Melis'i tuttuğu gibi kenara kaçırdı. Çok korkuyordu biraz sonra duyacaklarından. Melis'in gözlerine baktı, bakışlarını yakalamaya çalıştı ama Melis boşluğa bakıyordu. Yiğit en son dayanamadı, "kızdın mı?" diye sorabildi. Melis sadece gülümsedi. Yüzü yine Yiğit'in bir türlü çözemediği şekli almıştı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
MİLAT
RomansaYolunu kaybetmiş iki kırık kalp; biri kendini arıyor. Diğeri kendi gerçekliğini... Önlerinde iki seçenek var; ya kendi karanlıklarında sessiz çığlıklarla kaybolup gidecekler ya da ruhlarını özgür bırakıp aşka teslim olacaklar. Kim bilir belki de bir...