Bölüm 12

95 6 0
                                        

Rahmi, evin önündeki çiçekleri suluyordu. Arada da kediye köpeğe sövüyordu. Yine sağa sola işemişleri. Bunu da o temizleyecekti, işine hiç gelmiyordu. Derken Melis'i gördü siyahlar içinde. Yüzü dinlenmiş gözüküyordu, gözleri daha dolu bakıyordu. Onu son gördüğünde, aslında ilk gördüğünde, bitmiş tükenmişti. Beyinin dediği gibi takip edilmesi gerekiyordu. Gencecik kızın vebali hem onu hem de Emine'yi öldürürdü. Emine, yine evlat özlemiyle bu kıza sarılmış hem kendine hem de Melis'e iyi gelmişti. Sıra Rahmi'deydi. Koşarak Melis'in yanına geldi:

- Hanımım ayaklanmışsın, çok iyi gördüm seni. Karşıdan cevap gelmeyince devam etti konuşmaya:

- Seni tanıştırmak istediğim biri var, vaktinde beyime de iyi gelmişti, dedi.

Melis birden dikkat kesildi. Artık üzülmek uyumak istemiyordu. İyi geldi lafı dikkatini celp etmişti. Takip etti Rahmi'yi. Evin biraz uzağında bir ahıra girdiler. Girer girmez hamile kısrağı gördü, onunki resmen ilk görüşte aşktı. Babasının ölümünden sonra ilk defa kendinden başka bir şey düşündü. Resmen atın güzelliği karşısında büyülenmişti. Kahverengi idi kısrak ve başından aşağı süzülen yelesi daha açık tondaydı. Sanki en pahalı kremler sürülmüş gibi derisi parlıyordu. Karnında kendi gibi kocaman bir yavru vardı, doğum yakın diye düşündü. Melis'in gelmesiyle kuyruğunu daha hızlı sallamaya başladı kısrak. Benden rahatsız oldu galiba dedi Melis.

- Yok, hanımım aksine iyi bile durdu. Bu kısrak esasen bizim değil. Beyimin güzel bir atı var, adı Ateş. Onu dışarı çıkardığımda bulduk, daha doğrusu beyimin atı buldu. Baktım bu beni bir yere götürüyor ses etmedim. Biz nasıl aklımızla düşünürsek hayvanlarda içgüdüleriyle hareket eder. Hele ki atlar, etrafındaki olup bitene çok duyarlıdırlar. Uzun lafı kısası Ateş götürdü beni bu kısrağın yanına. Sen buradan göremezsin hanımım ama çevrede bizim gibi çok ev var. İnsanlar bu tarz ev alınca hemen ata merak sararlar. Ata bakmak beslemek özveri ister, at asil hayvandır. Ata bakmak için en az onun kadar asil olman gerek. Belli ki bu kısrağı almışlar, bakamayıp salmışlar. Hayvancağız aç kalmış. Onu bulduğumuzda susuzluktan ölmek üzereydi. Bizim atı mahmuzumla yokluyorum gitmiyor, başında bekliyor. Ne ettimse hareket ettiremedim. Hemen aradım beyimi, anlattım durumu. İşini gücün bıraktı baytar bulup geldi. Haftalarca tedavi gördü zavallı at. Sorduk soruşturduk kimse sahip çıkmadı. Ateşte bırakmak istemedi. Görseniz bu kısrak iyileştikçe hırçınlaştı, korktu hep saldırdı. Bizim Ateş sabırla bekledi, başını boynuna gömdü kısrağın, sakinleştirdi. Delikız Ateşe hiç minnet etmedi ha. Ayağa kalkar kalkmaz yine dağ bayır özgürce koştu. Ateş peşini hiç bırakmadı kısrağın, nerede yakaladıysa etrafında döndü, başını gömdü hemen boynuna. Delikız ses etmedi bu küçük sevgi gösterilerine ama karşılıkta vermedi. Tek Ateşe değil kimse baş edemedi bu deli kısrakla. Eğer vurdurmaz, gece olmadan ahıra girmez. Az üstüne git basar çifteyi. İnsan adıyla yaşar derler ya atlarda aynıymış.

Melis, hayranlıkla okşadı eşsiz güzelliği, adeta çekiliyordu kısrağa doğru.

- İki ayı kaldı yavrulayacak, seni sevdi ama hanımım.

- Nereden anladın beni sevdiğini?

- Saldırmadı.

Melis ciddi mi acaba der gibi Rahmi'nin suratına baktı, adam çok ciddiydi.

- Sevmek ister misin? Dedim ya bu hayvanlar hissiyatlıdır.

Melis çocukken babası sosyete kulüplerine çok götürürdü onu. En büyük etkinlikte hoplaya hoplaya ata binmekti. Küçük Melis başta atlar için hevesle gitti, sonra biniş kıyafetlerinin hevesine. Kızlardan biri ay kokuyorsun, ay üstün başın çamur iğrenç diyince soğumuştu. Başkasının lafıyla ne kadar çok sevdiği şeylerden vazgeçmişti. Kısrak yemini yerken usulca korkutmadan sevdi onu. Göz göze geldiler, at yemeğe davam etti. Bu evet arkadaş olabilirizin en havalı şekilde ifade ediliş biçimiydi.

Bundan sonra Melis tüm ilgisini bu kısrağa verdi. Bebeğini kucağına almayı bekleyen sabırsız bir baba gibi kısrağın doğumunu bekledi. Kısrak giderek ağırlaşmıştı, huysuzdu. Bir yatıyor, bir kalkıyordu. Sağa sola tekme savuruyor, bazen durmadan kişniyordu. Emine'ye göre doğum habercisiydi bu huysuzluklar. Baytarı çağırmanın vakti, gelsin baksın dedi. Hemen Yiğit'i aradılar.

Yiğit Melis çiftliğe yerleştiğinden beri İstanbul'da kalıyordu. Melis'in yanlış anlamasından çekindi, işin doğrusu daha çok Zeliş'ten çekindi. Durumu gizli tuttukları için ona henüz söylememişti. Bu süreçte aynı evde kalmamak herkes için iyi olacaktı. Kısrağın yavrulayacağını duyunca veterineri aldı geldi çiftliğe.

Veteriner Hamit, köylülerin çok sevdiği bu bölgeye hakim iyi bir veterinerdi. Yiğit adamdan pek hoşlanmazdı. Konuşmaları oldum olası gevşek gelmişti, gereksiz laubaliydi. Ortamda bir kadın görünce saçmalıyordu. Onu evden aldığında Melis'in evde olduğu aklından uçup gitmişti. Ne zaman Hamit Melis'i kısrağın yanında gördü o zaman Hamit'in kişiliğini hatırladı Yiğit. Büyük bir pişmanlık yaşadı ama artık çok geçti.

Hamit, Melis'i görünce bir afalladı. Bu sessiz kadın hemen dikkatini çekti, kısrak yerde can çekişiyordu, Hamit Melis'e hekim diliyle konuşarak hava atmak derdindeydi. Melis olaydan habersiz adamı büyük bir ciddiyetle dinliyordu. Bu durum Yiğit'i şaşırtmıştı. Rahmi'nin dedikleri doğruymuş diye düşündü. Gece gündüz haber alıyordu evdekilerden. Rahmi de Emine'de Melis'in giderek daha iyiye gittiğini söylüyordu. Günün büyük bir kısmını kısrağın yanında geçiriyordu, bazen onunla konuşuyordu hatta. Erken yatıyor, az da olsa Emine'yi kırmamak için bir şeyler yiyordu. Karşısında duran Melis bambaşka biri gelmişti Yiğit'e. Sessizleşmişti, en önemlisi artık ağlamıyordu. Yüzü bir canlanmıştı ama hareketleri hala çok ağırdı. Melis iyileşiyordu, bir can başka bir cana hayat veriyordu. İhtiyar bunu da düşünememiştir, o kadar da değildir ya dedi. Birden Rahmi'nin dürtmesiyle kendine geldi. Veteriner ona bir şeyler anlatmaya çalışıyordu.

- Yiğit Bey doğum yakın, ha bu gece ha yarın gece. Biliyorsunuz atlar sabaha karşı doğururlar. Size de uyarsa ve müsaitseniz ben burada kalayım, dedi.

Yiğit hiç memnun kalmadı bu tekliften. Öte yandan bu yersiz bir teklif değildi. Adı gibi biliyordu veteriner, Melis'e yakın olmak için böyle bir teklifte bulunmuştu. Diğer yandan atların seher vaktinde doğurma gibi bir eğilimleri vardı. İsteksizce kabul etti.

- Melis hanımdı değil mi? Diye sordu Hamit. Onayı alınca ukala ukala anlatmaya koyuldu. "Biliyor musunuz atlar neredeyse 1 yıl hamilelik yaşarlar. Genellikle de karanlıkta taylamaya eğilimlidirler...."

Rahmi'yle Yiğit ölümcül bakışlarıyla onları takip ediyordu. Rahmi beyinin bir şey söylemesine gerek duymadan peşlerinden devam etti.

Kısrağın yavrulaması iki günü buldu, bu süreçte Hamit'in bütün ilgisi Melis'teydi. Melis ise tüm iyi niyetiyle onu dinliyor, sıklıkla onu bunalttığı için özür diliyordu. Ağzı açık kadın peşinde koşan Hamit Melis ayarında bir kadının kendine ilgi göstermesinden çok memnundu. Yılların kurdu, kadının depresyonda olduğunu hemen kavradı. Teselli etmek onun işi idi. Bu Melis kaçırılacak kuş değildi. İğrenç oyunlarını tek tek oynadı. Taki kısrağın doğumu başlayana kadar, yataktan kalkarken bir araba küfretti zavallı hayvana. Doğumdan sonra en fazla bir gece daha kalabilirdi, sonra da bir daha Melis'i göremeyebilirdi. Kendi kafasında Melis'i neredeyse tavlamıştı. Melis ise sadece kısrak için endişeleniyor, adamın sapık ruhunu göremiyordu. Eski Melis olsa adamın bakışından anında onu çözer 5 m yakınına yaklaştırmazdı. Bu gibi adamlar için kadın, listeye eklenecek bir isim yada skordu. Melis hep düşünmüştü bu tür adamların hayatında değer verdiği herhangi bir kadın yok mu diye. Kadınların hepsine cinsel bir obje veya zevk aracı diye bakmak hasta bir ruhun işiydi. Hamit tam da böyle bir adamdı. Melis'in bunu anlaması çok acı bir tecrübeyle olacaktı. 

MİLATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin