Bölüm 11 🇹🇷⠀ ོ-Güncellendi-

5.6K 310 9
                                    

Önceki bölümden:

Yerimde sıçrayarak uyandım.
Refleksle fırlattığım tüfeğime ve beni dikkatle izleyen Tarık'a ilişti gözlerim. Endişe doluydu bu sefer sesi:

"Komutanım iyimisiniz?"

"Ne ara uyudum ben? Nöbet bendeydi. Niye uyandırmadınız Tarık?"

"Olurmu öyle şey komutanım ben tutarım nöbeti sorun yok."

"Yok ben tutayım çok istiyorsan gece yarısı sen alırsın."

İtiraz edecek gibi olduğunda elimi omzuna koyup:

"İtiraz İstemiyorum asker, ben tutarım dinlenmene bak."

"Emredersiniz komutanım."

Mağaranın girişine geçip temizliği yarım kalan tüfeğime bakım yaptım bir kaç dakika. Geceyi aydınlatırken yıldızları kıskandıran aya bakrak nöbete durdum.

                               ***
Şafak sökmüş, güneş usul usul dağların yamaçlarında geziniyordu.
Ağaçlar gecenin sessizliğini hâlâ üzerinde taşıyordu. Kuşlar son baharda ilk baharı yaşıyor gibi ötüşüp uçuşuyordu oradan oraya. Bir süre gözlerim onları seyre daldı.

Bizimkiler çok yorgundu. Tarık uyuyakalsada uyandırmadım. Hepsi yeterince hırpalanıyordu dağlarda.
Komutan demek abi kardeş demektir. Can parçası kan parçası. Bir bütün. Hepimizin yanındaki adam önemli biz değil.

Benimde kardeşim var. Düşünürken gönlümden geçeni tekerrür etti dilim.

"Ayşe Gül"

Ama bir erkek kardeşim olmadı hiç. Küçükken çatışma kovalama oynayacağım erkek gibi bir kız kardeşim vardı tabi. Düşündükçe tıpkı şuan olduğu gibi içten içe gülerim hep.

Uzak düşüncelerimden beni kolumda tiz sesle çalan saatim uyandırdı. Vakit gelmişti. Girişe yakında sırtını kayaya vermiş üzerine tulumu yarıya kadar örtmüş, uyurken bile kaşları çatık dağa yaşlanmış dağ gibi adama seslendim.

"Tarık!"

İlk seslenişimde uyandı.

"Haydi koçum vakit geldi."

içerdekileri tek tek uyandırıp toparlanırken yanıma geldi. Soğuk ve durgun bir sesle:

"Komutanım neden beni çağırmadınız nöbete? "

Soru dolu bakışlarına diktim gözlerimi. Derin bir nefes alıp verdim.

"Tarık bu aralar doğana aykırı davranıyorsun koçum."

Ne demek istediğimi anlamıştı. Suskun dili çözülmüştü şu sıralar. Şaşırsa bile tepki vermeyen, bir şeyi merak etmeyen adam merak eder sorar olmuştu. Hak verir bir sesle konuştu:

"Doğrudur komutanım."

Elimle omuzuna iki kez vurdum hafifçe. Arkadakilere seslendim peşinden:

"Haydi millet! Fazla yavaşsınız bugün!"

Hepsi tam teçhizat toparlandı ve birliğe ulaşmak için yola çıktık.

                              ***
Birliğin kapısından araçlarla girerken
Karşımızda güler yüzle bizi bekleyen komutanımız vardı. Telsizden her şeyi bildirmiştim ona. Hem görev erken bitmiş hemde çok iyi iş çıkarmıştık.
Hepimiz araçlardan inip tek hiza karşısında durduk.
Bir adım ileri atılıp hazır konumunda dururken:

"Aldığımız istihbarata göre, hainlerin mayın deposuna büyük bir vurgun yapıp onları etkisiz hale getirdik komutanım. Çatışma sırasında bir askerimizin hafif yaralanması dışında ciddi bir durum bulunmamakta.

Kara Kartal🇹🇷⠀ ོHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin