Aziz amcanın dükkanının olduğu sokağa geldim. Burası aktif bir
cadde gibidir aslında. Geniş bir kafe var az ileride. Tabi ben uzun zamandır bu sokağa da hiç girmedim. Yolun kenarındaki koca ağaçlar hala duruyor,aziz amcanın dükkanının önündeki ahşap cam vitrinleride duruyor. İçindeki tesbihlere küçükkende hayran kalırdım. Işıl ışıl görünürlerdi bana.Uğraşı ince olsada o tertemiz çalışırdı. Asil bakışlarının eşi benzeri bulunmamıştı daha. Her hareketinden asalet akıyor bu adamın. Babamla ayırmam ikiside aynı kefededir benim için.Yavaşça kapıya ilerledim. Üç küçük merdiveni adımladıktan sonra gözlerim onu buldu. Bir şeyi kaybetmiş gibi içerideki vitrinlerde dikkatle göz gezdiriyordu.
"Fırat dinmez, İstanbul! Emret komutanım!"
Önce bir duraksadı bana dönmeden. Sonra yavaşça döndü yüzünü. Hâlâ taktığı gözlüklerinin altındaki maviler dolmuştu ilk defa. Ben hazır oldayken içten sesiyle:
"Rahat asker."
Direkt gidip elini öptüm sonra sıkıca sarıldım Aziz amcaya. Yakınındayken asil sesi daha net ulaştı kulaklarıma. Elini sağ omzuma hafifçe vurarak:
"Buyur evlat geç otur."
Derin bir nefes alarak karşısına oturdum. Oda her zamanki gibi elinde küçük bir tesbihle uğraşarak
masasının başına oturdu.Aramızda eksik olan, karşımdaki boş sandalyenin sahibi ;Uzun ismiyle Oğuzhan Kürşat, takma adıyla Börü...
Benim hissettiğim bu boşluğu Aziz amcada hissediyordu. Gözlerimi diktiğim sandalyeden Aziz amcaya çevirdim. Benden önce o sordu:
"Nasılsın evlat?"
"Hamdolsun Aziz amca sen nasılsın?"
"Gördüğün gibi evlat, yaşlanıyoruz."
İkimizde gülüştük.
"Görüşmeyeli kalıplaşmışsın Fırat. Askerlik üstüne sinmiş."
"Doğrudur Aziz amca. Kamuflaj ruh eşim oldu artık."
"Çok seviyorsun evlat belli. Yüzün gülüyor anlatırken. Sanki sevgiliden bahseder gibisin."
"Vatan aranmaz Aziz amca vatan yaşanır,vatan için yaşanır."
"Güzel söyledin evlat. Ama vatan bakışlı gözlerinin altında başka vatan var gibi."
Kafam karışmıştı doğrusu. Bu iğneli sözüne karşılık:
"Nasıl anlamadım Aziz amca."
"Vatanı karşılıksız seviyorsun belli. Ama karşılık beklercesine seven bir gönlünde var gibi."
Resmen içimden geçmişti iki dakikada. Ben gülümseyerek ağzımı açacaktım ki:
"Anlat bakalım Fırat komutan. Neymiş bu zavallı anneni geri çevirmelerin sebebi."
Şaşkınlıkla ve gülerek :
"Haydaaa!"
"Kadın artık bana geldi ikna et diye. Kadıncağızı canından bezdirmişsin."
Yakınarak söylendim anneme.
"Ah anam ah."
Aziz amca telefona uzanıp bir numara tuşladı.
"Ahmet, aslanım bize iki çay kap gel bakalım."
Telefonu kapattığında bana odaklanarak:
"Evet,dinliyorum evlat."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kara Kartal🇹🇷⠀ ོ
Teen FictionSevme kızım beni. 'Ben askerim' toz toprak kokarım. Elini uzatsan silah gibi tutarım. Benim gözlerime bakma sana düşman gibi bakarım. Ben uyku nedir bilmem geceleri nöbet tutarım,gece gelme bana parola ister sorarım.Ben disko,dans bilmem yürüyüş kar...