BÖLÜM 12 🇹🇷 ⠀ ོ -Güncellendi-

5.2K 304 9
                                    

Önceki bölümden:

"Benim tek dayanağım kardeşimdi. Ondan kalan hiç bir şeyim yok her şeyi o otobüste yok oldu gitti lütfen götürün beni, lütfen..."

Biraz daha konuşsa yanan gözlerimi tutamayacaktım. Zar zor döküldü dilimden son sözlerim:

"Kusura bakmayın Ahsen hanım yapamam. Hayatınız tehlikeye girer."

Ben geri geri giderken mezarın başına bıraktı güçsüzce kendini.
Çıkılmaz bir şeyin içine girmiştim. Boşa koysam yok doluya koysam yok. Başta günlüğü vermediğime bin pişmandım.

                               ***
Devriye için bir araya geldik köyün geniş çaplı güvenliği bizdeydi. Her hangi bir saldırı durumu olası olduğu için. Haftada iki üç gün devriyemiz olurdu. Askeri araca bindik hepimiz.

'Tabi aracı her zamanki gibi Yiğit kullanırsa ne olur? Tabikide goy goy.'"

Yinede yerine göre davranan birisidir Yiğit. Müzik açmak için bile izin isteyerek açmıştı.Biraz daha ilerledikten sonra köyün okulu göründü. Bütün öğrenciler dışarıda bir araya toplanmış bir şeyler yapıyorlardı. Anlam veremediğim görüntüye Yiğit tercüme oldu.

"Komutanım vallahada yerli malı yapıyor bu veletler!"

Arabayı okula çeviren Yiğit sinirlerimle oynarken:

"Oğlum çek şu arabayı yoluna devam et vaktimiz yok."

"Komutanım ayıp olmasın. Hem ev yemeği özledik sizcede güzel olmaz mı?"

Sıkıntıyla nefes alıp verdim. Arkadakileride teşvik etmek için inatla sordu:

"Millet sizede uymazmı ya! Dumanı üstünde börekler, yemekler...Buram buram tatlıları tatmak."

O böyle derken gerçekten canım çekmişti. İşin komik yanı tek amacımız yemekmiş gibi okula gitmekti. Daha fazla itiraz etmeden uyduk Yiğit'e

"Tamam haydi gidelim."

Aracı hızla okula kırdı. Okulun mavimsi boyası akmış giriş kapısının önüne geldiğimizde. Öğrenciler araçtan indiğimizi görüp heyecanla bütün her şeyi bırakıp kapıya koştular. İster istemez yüzümüzdeki gülücüğe engel olamadık.

" Genelde bizi hep araçla buralardan geçerken görünce el sallarlar."

"ASKER ABİLEEEER!"

Hepsi itiş kakış bize doğru koşarken küçük sarı saçlı bir kız çoktan sol bacağıma sarıldı. Bacak kılıfımdaki silahı alıp yavaşça belime yerleştirdim.Minik kız şirin şirin bana bakarken önüne eğilip o güzel sarı saçlarını ellerimin arasına aldım.

"Adın ne senin?"

Çocuksu sesiyle:

"Adım Nazlı."

"Ne tatlısın sen öyle nazlı. Ne yapıyorsunuz burada, niye toplandınız bakalım?"

Sevinçten ağzı kulaklarında kıkırdayarak heyecanla tuttu ellerimi.

"Yerli malı haftası yapıyoruz. Benim annem baklava tatlısı yaptı."

Küçük kızla ilgilenirken keyifle güldüm.Benim annemde yapardı yerli malı haftalarında. Bende bu küçük kız gibi mutlu olurdum.

Sesime komiksi bir renk katıp:

"Ooo küçük hanım başka neler getirdin?"

Ellerimi çekiştirerek:

"Hadi gel gel! Çok güzel şeyler var!"

Okulun önüne paralel kurulmuş bir sürü masa ve üzerinde ev yiyecekleri içecekleri vardı. İki semaver çay kurulmuş küçük bacalarından dumanlar tütüyordu. Her şeyiyle çok sıcak bir ortamdaydım. Uzun zamandır içimdeki sıkıntı yok olup gitmişti sanki. Huzurluydum...

Kara Kartal🇹🇷⠀ ོHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin