Annemde kabul edecek seni Ahsen. Emin ol seni gördükten sonra içi ısınacaktır.
Sıkıca sarıldığım bedenini serbest bıraktığımda göz yaşlarını silip bir şey söylemeden bana baktı öylece.
Cebimdeki telefon çaldığında hemen açtım. Celal komutan çağırıyordu. Telefonu hızla cebime atıp Ahsen'e baktım.
"Gitmek zorundayım."
"..."
"Bensiz annemle karşı karşıya gelmeni istemiyorum Ahsen. Mümkünse burada kal. Kapıyı benden başka kimseye açma."
"..."
"Geleceğim."
Gitmeden önce odada uyuyan minik kızımı nazikçe öpüp saçlarını okşayıp öyle çıktım. İçimde bir baba burukluğu oluştu o anda. Nazlı'ya okadar alışmıştım ki. Onu gerçekten kızım olarak benimsedim.
Oldukça hızlı sürmeye çalışırken telefonum tekrar çaldı. Celal komutan arıyordu. Bu sefer telefonu açmadım.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Birliğe geldiğim gibi girişte bizim tim ve karşılarında Celal komutan vardı.
Bu manzaraya karşı kendi kendime söylendim:"Acaba Yiğit yine ne kabahat işledi."
Ama celal komutanın yüzü gülüyordu.
Şaşkınca yanına gidip selam verdikten sonra gülen yüzüne bakarak tedirginlik bulaşan sesimle sordum:"Komutanım hayır mı?"
"Ellerini omzuma atıp beni tebessüm ederek sarstı."
"Hayır aslanım hayır."
Yusuf, Yiğit,Salih ve Ömer bana ifadesizce göz ucuyla bakıyorlardı. Sanırım niye toplandıklarını onlarda bilmiyordu.
Sonra onların ardından üniformalı iki asker belirdi.
"Hasan,Tarık..."
İki er üniformalarını giymiş cenge gider gibi dimdik bize doğru geliyorlardı. Candaşlarıma içim dolu dolu baktım.
İkisi timi tamamlayıp hazır ol komutuna geçti. Tarık gür sesiyle:
"Tarık Karakaya, Ağrı! Emir ve görüşlerinizi hazırız komutanım!"
Ve ardından Hasan:
"Hasan Keskin, Muş! Emir ve görüşlerinize hazırız komutanım!"
Celal komutan hepsine sert bir sesle:
"Günaydın asker! "
Bütün tim hep bir ağızdan:
"Saol!"
Kayalara çarpan sesimizin yankısı son bulunca komutan devam etti:
"Biliyorsunuz ki çok yakın bir zamanda buraya bir saldırı gerçekleşti. Bir kaç köpek!"
Celal komutan boğazında düğümlenen öfkesini yutarken devam etti:
"Buraya saldırıp iki askerimizi yaraladı. Nöbetçi askerimiz ise gazi oldu."
Sessizce dinliyorduk Celal komutanı.
Bir iki adımda yan yana duran Tarık ve Hasan'a yaklaşıp gözlerinin içine bakarak:"Arkadaşlarınızın sağlığı gayet yerinde. Sağ sağlim döndüklerine göre bir kaç günlük sıkı eğitime hazır olun!"
Eğitim diyince hepimizin yüzünde bıyık altı bir gülümseme oluştu. Bunun sebebi yin Yiğit'ti. En son eğitimde yakın dövüş yaparken Ömer'e smaç çakar gibi yumruk atıp baymıştı. Tabiki Celal komutan bilmiyor.
Bunu belli etmemek adına sert bakışlarımızı sabit tutmaya çalıştık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kara Kartal🇹🇷⠀ ོ
Teen FictionSevme kızım beni. 'Ben askerim' toz toprak kokarım. Elini uzatsan silah gibi tutarım. Benim gözlerime bakma sana düşman gibi bakarım. Ben uyku nedir bilmem geceleri nöbet tutarım,gece gelme bana parola ister sorarım.Ben disko,dans bilmem yürüyüş kar...