BÖLÜM -23 🇹🇷 ོ-Güncellendi-

3.4K 219 39
                                    

Önceki bölümden :

"Bu arada Fırat."

"..."

"Dün buraya öğretmen Ahsen hanım geldi."

Duyduğum isimle kalp atışım saniyesinde yükselirken kolunu tuttuğum kapıyı bırakıp yüzümü Celal komutan'a çevirdim.

                                ***

Sinirle lojmanın kapısını açıp içeriye girdim. Her zaman savurarak fırlattığım anahtarımı kırılacak sertlikte bir yere attım. Komutanımın dedikleri beynime hücum ediyordu.

"Senin hakkında bir şikayette bulundu."

Beynime ok girmişti sanki. Komutanım da bir şey söylememiş gidip kendisiyle konuşmam gerektiğini söylemişti.

"Ne şikâyeti? Ben ne yapmış olabilirimki?"

Söylene söylene odama geçip dolabımdan bir havlu çıkardım. Üzerimde günlerdir duran kamuflajı yaranın verdiği acıyla inleye inleye çıkardım.

" Her şey iyi güzelde sonradan verdiği şu acı varya..."

Bumbuz suyun altında saatlerce kalmayı çok isterdim. Ama yarama tek damla dahi su değdirmemem lazım. Yoksa işim hastahaneye düşecek gibi.

                                 ***

Kısa bir duştan sonra odama geçtim. Saçlarımı kurulayıp üzerime atlet birde rahat hissedeceğim eşofmanımı giydikten sonra koluma özen göstererek yatağa uzandım. Yastığa başımı koyduğumda boş tavanla bakıştım bir iki saniye. Bütün bedenim yorgunluk sayıklıyor resmen. Ayaklarım,dizlerim felâket bir ağrının habercisi gibi.

"Günlük!"

Günlüğü okumam lazım. Ama ben çok yorgunum okumaya hâlim yok. Ama artık yarın teslim etmemde şart. Bu sefer kararlıyım o günlükten kurtulmak istiyorum.

Yorgunluğuma rağmen direk ayağa kalktım. Gidip günlüğü üzerimi çıkarırken dolabın içine koyduğum yerden aldım. Siyah kaplı kapağında hâlâ kan izleri vardı. Bu görüntü beni kızın kendini patlattığı âna götürüyordu.
Gözlerimi yavaşça kapatıp beynime kısık sesle bir telkin verdim.

"Sus,sus,sus."

Hızlı bir nefes alıp açtım günlüğün kapağını. Ve tekrar yatağıma uzandım. Gayet normal herkesin yazdığı şeyler vardı günlükte. İlerledikçe yazıların okunurluğu kayboluyor sanki aceleyle yazılmış el yazısı gibi görünüyordu.

Bir sayfa daha çevirdiğimde içime bir sızı giriverdi okuduklarımla.

"Abla ben çok korkuyorum. Bu hainler bizi yaşatmayacak abla! Eğer bu günlüğe sonradan ulaşırsan. Seni çok seviyorum bunu bilmeni isterim. Abla ellerimiz saatlerdir bağlı kalıyor. Lavaboya gitme yalanıyla çıktım kamp dedikleri yerden. Bir kadın terörist bekliyor beni. Seni çok seviyorum,çok seviyorum ablam.
Esma, kardeşin."

Gözlerimdeki yanma hissine karşı koyamıyordum. Zorla bir sayfa daha çevirdi parmaklarım.

"Ablacım seni çok merak ediyorum. Omuzundan yaralanmıştın. Yaşıyor musun onu bile bilmiyorum seni çok özledim abla. Bizi canlı bomba yapacaklar nereye götürüleceğiz bilmiyorum ama yarın daha da uzaklaşıyorum senden abla. Lütfen kurtar beni seni bekliyorum. Ablacım eğer geri dönemezsem sakın üzülme. Evet imkansız ama... İnşallah bu yazdıklarım bir gün seni bulur. Seni seviyorum abla."

Sırada da aynı şekilde korku ve aceleyle yazılmış bir sayfa vardı. Daha fazla okumaya dayanamıyorken hızla günlüğü kapatıp ellerimle yüzümü ovuşturdum. Sesli bir şekilde konuştum kendi kendime.

Kara Kartal🇹🇷⠀ ོHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin