BÖLÜM-40 🇹🇷 ⠀ ོ

3K 231 48
                                    

Önceki bölümden

"Ben özür..."

"Bir önemi yok Ahsen."

Kafamı kaldırıp tekrar baktım gözlerine. Hayır, canını yakmıştı bu yaptığım. İçten içe kızgındı belkide bana. Hepsi kıskanç ruhumun izleriydi aslında. Ona kapılan gönlümün suçu...

15 gün sonra

Fırat'tan

Yüzümdeki yaralar yok denecek kadar iyileşti. Son on beş gün içinde annem her gün arasa da sadece bir iki kez ona dönüş yapabildim ve sürekli 'Hakkari'ye geleceğim oğlum' diyip duruyor. Bu ay içinde gelmemesi lazım. Bu ayı geç buraya gelmesi bile büyük bir tehlike.

En son çetinle girdiğim sıcak çatışmadan sonra onunla ilgili hiç bir şey öğrenemedim. İyice sıkıntı da bastı. Kaç gündür gece avına çıkamıyorum. Bir operasyona da çıkamadık bayağıdır. Şu Çetin Akmaz'ı da bir geçirsem elime... Bu sefer kaçışı olmayacak.

Sıkıntıyla elimi enseme attım. Böyle de giderse Celal komutan her şeyi çakacaktır. Ahsen'in evinden çıkıp birliğe geldiğimde beni o halde görünce bayağı şaşırmıştı. Ağzımda saçma sapan bir yalan geveleyip olayı geçiştirmkştim. Ama kim inanır ki benim sokak arasında dayak yediğime. Konunun üstünde pek durmamış benide üstelememişti komutanım. Yinede sevindirici bir durum değil.

Ahsen her şeyi tam bilmiyor. Tarık'a güvendiğim için ona her şeyi anlattım. Bilmiyor olsamda bir can borcum olmuş aslan parçasına. Öğretmen ve öğrencileri kurtarırken kadının öldürdüğünü sandığım haini Tarık gebertmiş.

Gözlerim güneşin battığı yeri izlerken bir yandan da düşünüyordum. Hayatımın yüzde doksan beşi Ahsen oldu. Özellikle onun bana karşı bir şeyler beslediğini anladığım gün ona daha bir bağlandım gönülden. Sıkıntı içimi kemirirken ağzıma hiç sürmediğim sigarayı yada alkolü kullanmak geçiyor aklımdan. Ama hepsinden önce bağımlısı olduğum bir kadın var...

Uzaklara bakmaya devam ederken omzumda bir el hissettim. Tarık'tı bu.

"İzniniz varsa komutanım."

"Buyur aslanım gel."

Ben çardağın bir köşesinde oturuyordum oda karşıma geçti.

"Komutanım..."

"..."

"Siz hiç iyi görünmüyorsunuz."

"..."

"Endişe ettim biraz."

Bu soruları bana soran cidden Tarık mıydı? O soğuk bakışlı,hiç gülmeyen neredeyse hiç konuşmayan Tarık?

Hiç bir şey söylemeden diyeceklerini dinlemeye devam ettim.

"Hep düşüncelisiniz komutanım."

İçimi bir sohbet dalgası vururken:

"Biraz öyle be Tarık."

"Anlatın dinlerim komutanım. Fazla özel değilse."

"Gönül derdi desek deli kurt."

"Bilirim komutanım."

"Çok seviyorum Tarık. Ama söyleyemem. Ona bunu yapamam."

O benim açık açık biliyordu gönlümün kimde olduğunu. Kafası karışmış bir yüz ifadesiyle sordu:

"Neden komutanım?"

"Sözleşmeli bir evlilikten gerçek bir aşk nasıl doğsun? Her şeyden önce ben bir askerim. Sende öyle. Ölüm her daim sırtımızda. Bana bağlansın istemiyorum. İlerde daha mut..."

Kara Kartal🇹🇷⠀ ོHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin