Önceki bölümden:
"Acaba her şeyi anlatmalımıyım?"
Ellerim bumbuz olmuş ağzımın içi kupkuru kalmıştı bir anda.
Adam iyice bana doğru geldiğinde seslendi:
"Buyur kızım ne için gelmiştin?"
Beynimdeki korkak Ahsen'i susturup kararlı bir şekilde:
"Müsaadeniz varsa bir şikayette bulunacaktım ben."
Fırat'tan
Herkes yorgun bitkin bir haldeydi. Ayaklarım günlerdir postalların içinde harâp olmuştu. Uykusuzluk, yorgunluk ve üstümün başımın berbat içinde oluşunun verdiği rahatsızlık vardı üzerimde. Bu durumu diğerleride aynı şekilde yaşıyordu.
Alnımda damla damla olmuş teri silerken Tarık'a baktım. En son pikapın arkasında doçka ile hainleri indirirken arkasındaki adam sırtına derin bir bıçak sallamıştı. Ona rağmen akıllıca davranıp saniyesinde geri dönerek adamın bıçak tutan sağ bileğine sert bir darbe vurdu. Vurduğu darbeyle hainin elindeki bıçağın fırlamasını sağlamıştı.
Sonra adamı kavrayıp yere yapıştırdı.
Öfkeden kudurmuş gibi hırlarcasına homuranıp beylik silahını çıkardığı adamın omuz eklemine iki mermi ateşledi. Bu adam er meydanında resmen Atilla oluyordu.Yerde kıvranan adamı bir ayağıyla sabit tutup işini hallettikten sonra
gözünü bile kırpmadan bütün şarjörü adama boşalttı. Aynı eski timdeki arkadaşım,yeri gelir devrem, kardeşim olan Börü'ye çok benziyordu bu yönden.Pansuman yaptıktan sonra yorgunluğun ve sırtındaki yaranın verdiği acıyla uykuya vermişti kendini.
Bende omuzumdaki yarayı üstün körü sarmıştım. İçindeki mermiyi Yusuf'un onca ısrarlarına rağmen kendim çıkarmıştım. Daha önce bir sürü mermi çıkarmıştım kolumdan bacağımdan. Bu yönden tecrübeliydim ve enfeksiyon söz konusu olmadığı sürece doktora bu yüzden gitmeyi sevmiyordum. Şuan yarama sadece bir pansuman ve dikiş gerekiyordu. Kanayan yara arada bir beni yoklarken kafamı soğuk demire yaslayıp gözlerimi kapattım bende.
***
Birliğe geldiğimizde Nöbetçi askerlerden birisi açtı kapıyı. Sonunda yuvamıza dönmüştük. İstemsizce bir sevinç oluşuyor hepimizin içinde.
"Burası bizim ikinci yuvamız."
Araçlardan indiğimizde Celal komutan karşıladı bizi. Tarık ve ben yaralıydık. Bizi direkt revire aldılar.
İki er Tarık'ı yan tarafımdaki sedyeye yüz üstü uzandırdıktan sonra revirden çıktılar. Gece karanlığını kıskandıran saçları siyah gözlerinin önünde karışmıştı. Şu halde kız olsam bende düşerdim herhalde ki hemşire hanımda öyle görünüyordu.
Sırıtmadan edemiyordum. Onca yorgunluğa rağmen böyle gülmek delilikti sanırım.
Uzun zaman sonra girdiğim odaya bakındım.Yan yana bembeyaz örtülerle kaplı dört sedye vardı. Aynı şekilde camları da beyaz stor perdeydi. İçeriye vuran ışıkla daha bir aydınlatıyordu burayı.
Bu durumdan ben memnun kalmış gibi olsamda Tarık'ın pek memnun olduğu söylenemez.
Rahatsızca başını koyduğu beyaz yastığa bakıyorken doktor bey ve az önceki hemşire geldi içeriye.
"Nasılsınız Fırat bey?"
Gereksiz bir sinir içimden:
'mayami tatilim mükemmeldi sağ ol!'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kara Kartal🇹🇷⠀ ོ
Teen FictionSevme kızım beni. 'Ben askerim' toz toprak kokarım. Elini uzatsan silah gibi tutarım. Benim gözlerime bakma sana düşman gibi bakarım. Ben uyku nedir bilmem geceleri nöbet tutarım,gece gelme bana parola ister sorarım.Ben disko,dans bilmem yürüyüş kar...