Önceki bölümden:
"Aslında komutanım ben sizle Ahsen hanım' ı..."
Ağzımdaki suyu tıkanarak püskürürken o gayet normal devam etti.
"yakıştırmıştım tabia ama kadın nişanlı. Onu ayırmak lazım."
Ağzıma bulaşan suyu silerken:
"Lan sen kafayımı yedin? El âlemin nişanlı kızı. Bana ne hâcet! Duymamış olayım Yiğit!"
Ciddiyetim Yiğit'i bozarken kısık bir sesle:
"Özür dilerim komutanım."
Özrüne cevap vermeyip sebepsiz oluşan öfkemi bastırmaya çalıştım. Bununla beraber aniden hızlanan kalp atışımı kulaklarımda hissediyordum. Araçta genel olarak oluşan bir sessizlikle yola devam ettik. İlk varış noktamız sınırdaki gözlem kulesi. Kontrol adı altında sınır dışını kontrol edip oradan içeriye gireceğiz.
***********************************
Sonunda araçla olan yolculuğumuz sona ermişti. Kuleye geldiğimizde bizi karşılayan yine Türk askerimizdi. Hiç bir itiraz yada diretme gibi bir durum söz konusu olmadı. Olamazdıda...
"Buradan geriye kalan yolu yürüyerek devam etmek zorundayız. Tabi bu sırada devriye gezen teröristler ve sınır görevlileride cabası."
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Sınır kulesini geride bırakıp sınır dışına çıkıp 4 km lık mesafeyi yürüyerek geride bıraktık.
Bu sırada havadan geniş çaplı bir tarama yapıyorduk ön güvenlikti bu bir nevi bizim için.Devriye ekipleri saat başı kol geziyordu buralarda. Şimdilik görünürde bir hareketlilik yok tabi. Onlar ortalığa çıkmadan biz Kuzey Irak bölgesine en fazla iki üç gün içinde intikal etmek zorundayız."Ve bugün birinci gün..."
"Bu vatana ödenmesi gereken bir borç varsa.Ödetiriz!Bunun için her şeyi göze alırız sıkıntı yok. Girilmesi,geçilmesi gereken yerlerin duvarı duvar değildir bize..."
"Hep deriz imkansız zaman alır. Bu görevde bizim için biraz zaman alacak..."
Aklımda gezişen düşünceleri bir kenara bırakıp ardımda duran Tarık'a seslendim elimdeki haritayı kuru ve kuraksı toprağa açarken:
"Tarık iki dakika gel aslanım."
Tarık benim operasyonda sağ kolum gibiydi. O bu dağlarda görev alırken ben sınır içinde görev yapıyordum. Normal olarak bu dağlara âşina bir tecrübeli askerdir kendisi.
"Biraz yardımına ihtiyacım var Tarık. Hiç bir zaiyat vermeden bu işin içinden çıkmamız lazım."
Yanıma çömelip elimdeki haritayı gözden geçirirken:
"Peki komutanım."
"Celal komutanla konuşurken Suriye bölgesinden direkt geçeceğiz dedik ama Kuzey Irak öyle kolay kolay gireceğimiz bir alan değil."
Yusuf elindeki dronla bir yandan gözetleme yapıyordu ardımızda ve teleşla bağırdı.
"Komutanım!"
"..."
" Bakın ağır silahlı araçlar yaklaşıyor."
Derhal haritayı toparlayıp Yusuf'un yanına gittim.
"Komutanım bakın."
Üç pikap araç ve her birinde doçka vardı. Beşer altışar araçlara dizilmiş silahlı kalleş bebek katilleri bize doğru geliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kara Kartal🇹🇷⠀ ོ
Teen FictionSevme kızım beni. 'Ben askerim' toz toprak kokarım. Elini uzatsan silah gibi tutarım. Benim gözlerime bakma sana düşman gibi bakarım. Ben uyku nedir bilmem geceleri nöbet tutarım,gece gelme bana parola ister sorarım.Ben disko,dans bilmem yürüyüş kar...