31.Bölüm/Tutsak

771 60 21
                                    

"Karar vermeye çalışmak...belki de işkencelerin en ağırıdır."

İyi Okumalar!

Etrafa boş bakışlar atarak onu bekleyen timin yanına vardı.Hiç biri konuşmak istemiyordu, çünkü konuşmanın artık faydası olmadığını görmüşlerdi.

Sadece Kartal tutamıyordu kendini, dağa taşa haykırmak istiyordu.Faydası olsa da olmasa da sadece haykırmak istiyordu.

"Nasıl ya?O şerefsizlere rağmen o paralara,o kişilere nasıl ulaştı?"sinrinden mantıklı bir cümle bile kuramayacak hale gelmişti.

"Yada sırf onlara ulaşmamızı sağladı diye öldürdüler belki?"Oğuz'un olumsuz bakışlarıyla karşılaşınca sustu, öyle bir şey olduğunu söylemek de,duymak da istemiyordu.

O cümleden sonra yol boyu kimse konuşmamış,tabura varmayı beklemişlerdi.Yine herkes harekât merkezinde ki yerlerini almıştı."Şimdi ne yapıyoruz komutanım?"hepsinin yanıtını merak ettiği soru Efe'den gelmişti.

"Şöyle,ben Hazal'ın hala onlarla olduğunu düşünüyorum.Oradan kaçabilecek eğitime ve zekaya sahip yada kafasına sıkabilecek durumda olduğunun farkında."arkasına yaslandı."İkisinden birini mutlaka yapardı ama bir şeyler kolluyor yoksa çoktan onları kevgire çevirmişti."Ertan Yarbay'ın sözleriyle gurur dolu bir gülümseme belirmişti Kartal'ın gözlerinde.

"Kendisine kurulan tuzağı,plana çevirdi yani?"başını olumlu anlamda salladı Oğuz."Yani?"Efe'nin meraklı haline sırıttı.

"Yani, eğer durum düşündüğümüz gibiyse o görevini sonlandırana kadar onu bulamayacağız."kardeşini tanımak yine işine yaramıştı.

Hazal'dan

Nefesimin kesilip bütün vücuduma çarpan soğuk suyun etkisiyle, gözlerimi yavaşça araladım.

Kolumda hissetiğim acıyla yüzümü buruşturup gözlerimi açmamaya karar verdim.Neler olmuştu?

Yavaş yavaş kafamda netleşiyor ama kollarımı tavandan aşağı sarkan zincirlerle bağladıklarına emindim.Ah evet,esir düşmüştüm.Yoksa bu uyandırılma,bu sesler kesinlikle kâbus olamazdı.

Emin olmak için gözlerimi açıp kollarımı çekiştirdim.Tahmin ettiğim gibi;zincirler vardı, ayak bileklerimde de kelepçe!

İki kişinin bana bön bön bakmasından yararlanıp etrafı incelemeye başladım.Solumda ki sehpanın hemen üzerinde levye, çakı, kerpetene kadar bir sürü değişik alet vardı.

Çoğunu daha önce görmüştüm,bir kaçı hariç.Ama neyse,biraz sonra hepsinin tadına bakacağım nasıl olsa?

Onun dışında bomboştu ve burayı aydınlatan sadece karşımda ki boşluktan gelen gün ışığıydı."Ne yaptınız lan?"başımı kaldırıp mağaraya girişini yapan Behram'a baktım,kendisinden önce sesi gelmişti.

"Uyandırdık."diyip sırıttı gerizekalının biri.

Galiba geçici olarak buradaydım, çünkü etrafta fazla ses yoktu yani bunların barındıkları bir yer olamazdı.

İşime gelirdi,zincirler de çocuk oyuncağı zaten.Minimum iki dakikaya kurtulurdum buradan fakat önce şu Berham'ın derdini anlayalım."İyi uyudun mu?"yüzünde ki sırıtışı görmemek için başımı çevirdim.

TÜRKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin