45.Bölüm/İyi His.

480 51 30
                                    


Gidiyoruz...

Tamam,olabilir.Ben nasılsa alıştım artık her ortama ama gitme sebebimiz neydi?Asıl merak ettiğim tam olarak buydu.

"Neden komutanım,sebep ne?"helal olsun vallaha,Kartal'dan hiç böyle bir soru beklemiyordum.Demek ki mantıklı yönü de varmış.

Yada diğer kişiler şaşkınlık ve sevdiklerini düşündükleri için soruyu sormaya zaman bulamamışlardı.

"Bildiğiniz gibi, burası sadece bir tabur.Orada ki Özel Kuvvetler Komutanlığı'na gidip işleri daha kolay yönden halledebilmek ve tabii tim olarak orada olmamız görevimiz açısından daha uygun görülmüş,en azından şimdilik."

Oğuz,hepimize bakıp onay alınca hazır ola geçerek bizimde geçip tek bir ağızdan,"Emredersiniz komutanım." dememizi sağladı.Aramızdan ayrılmak yerine koltuğa çöktü.

Ben ise çoktan düşünmeye başlayan Oğuz'un yanına vardım iki adımda."Neyi düşünüyorsun Oğuz,siz Alçin'le evlisiniz zaten."aniden bana dönüp ciddi olup olmadığıma baktı.

"Doğru aslında."yani işte ne kadar komutan da olsan bazen aklın durabiliyor.Yüzü hâlâ düşünceli bir tavırdaydı.

"Ama şimdi sonuçta o da burada kurduğu düzeni bozacak,yada bir süre ayrılık."işte bunda haklıydı,artık buna asker eşi mi demek gerekiyor hiç bilmiyorum ama eğer bir askeri sevdiyseniz, her türlü acıyı çekmeyi de kabullenmişsiniz demektir.

Hadi yine Oğuz'un çözülürdü de Efe'nin hiç çözülecek gibi değildi.Oğuz yanına gidip eliyle omzuna vurdu destek olurcasına.

"Sıkma canını, çözülür elbet."bende yanına varıp gülümsedim."İstersen ben söyleyeyim,belki senin için daha kolay olur."birazdan arayıp söyler, aslında o kadar kötü bir şey olmadığını belirtebilirdim kızlara.

Sıkıntıyla nefes verdi, yüzü çökmüştü çocuğun."Yok, sağolun komutanım.Ben birazdan gideceğim zaten görüşmeye."hadi bakalım, hayırlısı diyelim.

"Bizim gitmemiz sorun değil de,bizimle birlikte olan insanların oradan oraya sürüklenmesi büyük sorun işte.Biz ne çekiyorsak,onlar da çekiyor.Sorun bu."Ertan Yarbay haklıydı,sevmenin bedeli bu kadar ağır olmamalıydı.

Sürekli geri dönüp dönmeyeceğini düşündükleri gibi birde onlar nereye giderlerse peşlerinden gitmek büyük sabır isterdi.

Hayat zordu, özellikle bizi seven insanlar için çok daha zordu.Bizi saymıyorum bile.

Hadi beni geçtim, sevdiğini geride bırakıp tehlikeye koşmak hiç kolay değildi.Birlikte yaşadığın mutluluğu bırakıp ölüme gittiğini bilmek çok acıydı.

Biz tabii mesleği sevdiğimiz için bu durumu çok ciddiye almak yerine şakasına vuruyorduk çünkü ciddiye alsak, çok canımızın yanacağını iyi bilirdik.

Hayatta buydu işte, acıyı ciddiye aldığın zaman asıl sınav başlardı.

Günler Sonra

Gülümseyerek gözlerimi açtım, Ankara'nın havasından mıdır suyundan mıdır bilmem ama buraya geldiğimden beridir iyi hissetmeye başlamıştım.

Kızıltepe'ye iyi hislerle gelmeyip iyi şeyler yaşamıştım.Bu defa,buraya iyi hislerle geldim.Umarım tam tersi yaşanmaz.

Bu sefer kışlada da odalarımız vardı ama genel olarak Orduevinde kalmayı tercih etmiştik.

Turan ağabey'in eşi Hatice abla,Ertan Yarbay'ın-pardon Albay'ın-eşi Ayşenur abla hatta Alçin bile gelmişti, değişiklik olsun diye.

Fakat ben Ertan komutanının henüz yeni yeni Albay olduğunu idrak ediyordum, dolayısıyla bazen ağzımdan Yarbay kelimesi çıkıveriyordu.

TÜRKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin