"Ölümle yaşadığınızı unutmayın,unutursanız ayrışırsınız!"
Kartal'dan
Sanırım bu sefer oluyordu,bu sefer şehit oluyordum.Zor bir durumdaydık, mühimmatımız gittikçe azalıyordu ve timin geri kalanına ulaşamıyorduk.Sonunda ölüme çok yaklaşmıştım ve bu defa geri dönüşü yoktu, ölecektim.
Bizi bir şekilde yine bulur, yardıma gelirlerdi ama mümkünse benim şehadetimi bölmeden gelsinler.
Ağır silah seslerinin arasından kulağıma ilişen motorun sesinin geldiği yöne başımı çevirdim,motorun üstünden her iki elinde ki silahıyla ateş ederek gelen kişi Hazal'a çok benzemiyor mu ya?
Aynen ya,hafif sarı,boynunda biten kısa saçları ve beyaz teni vardı.Yüz ifadesine göre,tamamen işine odaklanmış bir şekilde silahları hızlı bir hareketle iki bacağında ki kılıflara geçirip motorsikleti durdu.Harbi Hazal bu,niye geldi ki?
Yalnız motorsiklet çok iyi,fazla ilgimi çekmezdi ama bu mat siyah olan güzellik resmen beni çağırıyordu.
Bombanın patlatılmasıyla gözlerim refleks olarak kapanıp açılırken o,anında motordan bir bacağını çekip düz takla atarak kurşunlardan sıyrılmayı başardı ve hemen silahlarını çıkarıp ateş ederek motorun sele kısmından siyah bir çanta çıkardı.
Gördüklerim bir film sahnesinden kesit falandı değil mi?Çünkü bu kadar hızlı bir şekilde hareket edip o silahları o kadar iyi kullanamazdı ve beni şehadetimden ayıramazdı.
"Tam zamanında yetiştin be buddy!"dedi Bulut mutlulukla.Yavaş bir şekilde elini Hazal'ın omzuna attı Oğuz komutan,buna tek şaşıran bendim herhalde.
"İyi misiniz?"kehribar rengine yakın gözlerini bizim üzerimde gezdirdi onay almak istercesine.Ya hadi tamam,bu işin eğitimini aldın diye bu kadar iyisin ama benim ölümüme niye karışıyon?
"Ya aga sen niye geldin,niye beni şehitliğimden alıkoydun.Neden ya neden?"ciddi ciddi sebebini merak ediyorum, mantıklı bir açıklaması var mı?
Kaşları çatık ama bakışları şaşkın bir şekilde bana döndü,tamam biraz bağırmış olabilirim ama silah sesleri çok ben ne yapabilirim?
"Manyak!"tekrar bir şey söylemek için ağzını açıp vazgeçerek ateş etti,ben ise öylece kalakaldım.Yine olmadı,tamam savaşmayı severim ama artık şehitliğin vakti geldi.
Üzgünlük, şaşkınlık ve biraz kalbimi saran mutluluk karışımı bir şey.Çatışıyoruz falan ya,ondan galiba.
Öfkeyle yerimden çıkıp gözüme ilişen herkese ateş ettim,madem ben ölmedim o zaman siz ölün.
Ama bir şey var;eskiden bunlara sıktığımda içimde az da olsa bir acı oluşuyordu ve bu acı gün geçtikçe azalıyordu.Ama şimdi, hiç bir şey hissetmiyorum.
Tekrar yerime çöküp, ateş eden Hazal'a döndüm.Böylesine kayalık ve zor bir alanda motor kullanmak kesinlikle delilikti ve o bizim için bunu yapmıştı.
Peki ben ne yaptım?Birde üste çıktım,sanki çok haklıymışım gibi.Geçen özür dilediğim yetmezmiş gibi tekrar dilemem gerecek,hay ben benim beynime s*ç*yım ya.
"Şu güzellikle gezeriz değil mi?"böyle de emrivaki gibi oldu sanki,ama soru sorar gibi sordum bu da önemli sonuçta.
O da arkasında kayaya yasladı."Yok,ben onunla başka destek istemeyenlere desteğe gideceğim,"dedi imayla.Tabi ya,bir açık verdik diye hemen vur.
![](https://img.wattpad.com/cover/168771962-288-k918694.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TÜRK
Acción"Senin en güzel süsün,Türk oluşun." ... Önümdeki M-16'ya bakmaya devam ettim. "Ya sen şehit olup gideceksin.Yada ben," Ona döndüm.Sustu,iki deli asker için bu aşk çok fazlaydı. Elimi tuttu, gülen yüzüyle. Gözlerini,gözlerime kilitledi."Birlikte şehi...