50.Bölüm

410 39 20
                                    


İyi Okumalar!


"Şimdi."belimin iki tarafındaki tabancayı çıkarıp iki bacağıma sürerek mermileri namluya sürdüm.

Binaya aynı anda doğrultup sırt sırta vererek kendi etrafımızda güzelce dönüp çevreyi süzdük, kapıda gördüğüm kişiye yine aynı anda ateş ettik.Ayarlamaya çalışsak,beceremezdik.

Bu sefer ben sağa doğru dönünce gözüme duvarın yanında ki bir saç ilişti.Dirseğimle hafifçe vurup sacın arkasına koştum, Kartal'da duvar kenarına doğru sindi.

Tim bir şeyler söylemişti ama dikkat etmemiştim,durum da apaçık belliydi.Bizi tuzağa çekmişlerdi ama benim için önemli olan babamın deşifre olmasını kullanıp bizi tuzağa çekmeleriydi.

Yada bambaşka bir ihtimal de olabilirdi.

"Kalın yerinizde,size yaklaşıyoruz."zaten yerimizde kalmaktan başka yolumuz yok Oğuz."Sanırım kolay yaklaşamayacağız komutanım,binaya fazla yakınlar ve mevzileri sağlam değil."güzel,birazdan ağır silahlarla yüklenirlerse öleceğiz.

"Makinelim yok diye oluyor bütün bunlar."hem kulaklıktan hem de hemen yanımdan sesinin gelmesi biraz tuhaftı ama dalga geçmesi en azından iyiydi.

Yerimden çıktım."Eh bari,"gördüğüm iki kişiye ateş edip tekrar yerime çekildim."Ölmeden önce son sözlerini söyle."durup dururken aramıza giren mesafenin başka bir sebebi olmasını istiyorum.

"Yok ki."sırıtıp yerinden çıktı,senin olmayabilir ama benim var."Senin?"bu defa o gelince nefes verip,"Var."diyip ben çıktım.Birine ateş edip bakmadan hemen geri pozisyonumu aldım.

Soru soran bakışlarıyla karşılaştım.O benden vazgeçse bile,bunu ölmeden önce söylemem de fayda vardı.Yeşil gözlerine gülümsedim,"Seni seviyorum,"dedim kısık çıkan sesimle.

Güldü."Aferin,"tabancasına dönüp şarjörünü çıkardı."İyi bir şey yapıyorsun."ne?Ego yığını,güya beni benim silahımla vuracak.

Gerçi beceremediği de söylenemezdi,ben ona zamanında teşekkür ederken şimdi o da bu tarzda bir şey söyleyerek intikamını almıştı.

"Özgün ol azıcık."yine çıkıp iki kişiye ateş ettim,bu sefer onların vurulduğundan emin olunca yerime geçtim."Öyleyim zaten,tebrik cümlesiydi bu."bilemiyorum, öneri cümlesi de olabilir.

Ölüme bu kadar yakın olmak umurumda değildi,sadece babamdan haber almayı isterdim.Fakat başarılı bir istihbaratçıysa,kendi başının çaresine bakabilirdi.Yine de,veda etmeden ayrılmasak daha iyi olurdu.

Fatih, şahane atışlarda bulunuyor.Tim de tedbirli bir şekilde ilerleyerek ateş ediyorlardı.

Atışlar yoğunlaştığı için sadece başımı çıkardım, kaleşnikof muydu o?"Siktir!"kulaklarıma dolan ince sesle başımı eğip çekilebildiğim kadar geriye çekildim.

Başımızın üstünden mermiler bir bir geçtiği için ellerimi başımda bağladım, aramızda ki mesafe azalmıştı.Buradan başka bir yer yoktu, ölecektik.

Ve tabii birbirimize bakmaktan başka çare de yoktu, ölümün kıyısındayken bakışmak biraz tuhaftı ama zaten bütün durumu özetliyordu.

Hâlâ,eskisi gibi bakıyordu.Hâla bakışlarında ki o sıcaklık vardı,seviyor gibiydi.Değişmemişti ancak yine de kırgın ayrılmayı istemezdim,o istemişti bunu.

"Madem öyle,"sesi,silah sesleri arasından duyuldu."O iş öyle değil."sanırım,o da bu şekilde ayrılmayı istemiyordu ama çatışma sesleri buna pek müsaade etmiyordu.

TÜRKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin