"Bazen ani kararlar hayatımızı güzelleştirir."
Helikopterden indiğim gibi kendimi teçhizat odasına atıp bütün mühimmatlarımı yerleştirmeye başladım.
Burası da bulutlu ve hafif esintiliydi,severdim bu havayı ama bir an önce eşyalarımı yerleştirip yemek yemek istiyordum.
"Selam."duyduğum bir adet Naz'ın sesiyle bakışlarımı kapıya çevirdim.Duru,Alçin,Demet ve Ayşe abla ve hatta Hatice abla da buradaydı.
"Aa sizin burada ne işiniz var?"aslında gelmelerine sevinmiştim."Ay insan bir Hoşgeldin der Hazal."bana göz devirip bizim genellikle silahlarımızı koyduğumuz masaya elinde ki poşeti bıraktı Alçin.
Birbirimize kısa sarılma faslını bitirdiğimize göre buraya neden ve nasıl geldiklerini öğrenme vaktiydi."Alçin senin hastanede olman gerekmiyor muydu?"mutlu olduğun sesinden bile belli Oğuz.
"Hayır Oğuz, birkaç saat boşum.Operasyondan geldiğinizi öğrenince de size bir şeyler hazırlayalım istedik."cidden mi?Tam da aklımdan yemek geçiyordu,ne kadar da iyi kalpliymişim be.
O son cümleyi duyup açılan poşetlere doğrudan taaruza geçmiştik."Ee peki Ertan Yarbay?"sakin bir şekilde tüfeğini yerleştirmeye devam ediyordu Fatih.
Ertan Yarbay ise bizi karşılayıp gitmişti ama haberinin olmaması imkansızdı."Burdayım gençler, çok mu özlediniz beni?"duyduğumuz neşeli ses ile hemen hazır ola geçip komutana çevirdik bakışlarımızı.
Anında rahat etmemizi söyleyerek o da ortama dahil oldu.Meğer,o söylemiş bizim geleceğimizi,eh tabii başarısız operasyondan da dönünce böyle bir şey düşünmüş olmalı.
Bu kadar yorulan ve ağrıyan vücuduma bir şeyler yemek iyi gelecekti."Hangi yengem yaptı bu mükemmel su böreğini?"bakışlarım Emre'yi buldu, yemeği görünce anında gözleri parıldamıştı.
Elinde ki su şişesinin kapağını açtı.O benim operasyonda su içtiğim şişeydi,ne kadar içtiğimi bildiğim için fark etmemek zor değildi."Ben yaptım,afiyet olsun."ona gülümseyerek cevap veren Hatice ablaya yüzüyle çok iyi olduğunu anlatmaya çalışarak suyunu içti.
O çok övülen su böbreklerinden bir dilim de ben aldım, böyle bir lezzet olamaz.İnanılır gibi değil.
Artık nasıl yorulduysam,otursam bile bütün vücudum ağrıyordu.Alışıktım aslında fakat dengesiz bir yaşam sürdürdüğüm için vücudum bazen tepki veriyordu.
Herkes bir bir dağılırken bende odaya varmak için koridora çıkma durumunda kaldım oflama eşliğinde.Uyumak yada yemek yemek dahi istemiyordum, artık sıkılmıştım bazı kurallara göre hareket etmekten.
O kadar uğraşa rağmen,adamı kaçırmamız fena halde canımı sıkmıştı."Komutanım."sesin geldiği yöne baktım,bir asker karşımda dikilip selam durdu.
"Ziyaretçiniz var komutanım."kaşlarımı çatıp yaklaştım ona."Kimmiş?"o da gençti daha, omuzları dik ve en fazla 1.80 boylarında bir askerdi.
"İsminin Batu olduğunu söyledi komutanım."neden gelmiş ki?Askeri işine yönlendirip hızlı adımlarla nizamiyeye gidip askere içeri almasını söyledim.
"Sen gelir miydin buralara ya?"bakışlarımla ne olduğunu sorup baştan aşağı süzdüm."Geldim işte."siyah pantolon,beyaz tişört ve yine siyah,ince bir mont giyinmişti.
"Durumunu merak ettim."bak işte,vefalı arkadaş."Niye?"durup dururken neyi merak edebilirsin ki?
"Kahve sözüm vardı,o yüzden."kahve mi?Şuan harika giderdi."Sözümde dururum diyorsun yani?"gülümsedi,iyi birine benziyor gibiydi."Ayıpsın,"dedi gülerek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TÜRK
Acción"Senin en güzel süsün,Türk oluşun." ... Önümdeki M-16'ya bakmaya devam ettim. "Ya sen şehit olup gideceksin.Yada ben," Ona döndüm.Sustu,iki deli asker için bu aşk çok fazlaydı. Elimi tuttu, gülen yüzüyle. Gözlerini,gözlerime kilitledi."Birlikte şehi...