5. Bölüm

3.6K 221 343
                                    

33. Gün: Dilek

-Geçmiş-

Bartu ile daha dün tanışmış olsam da aşırı samimiyetimiz olmuştu. Bora, halimizi görüp aramıza girmeye çalışsa da Bartu ile ona dil çıkarıp buna izin vermiyorduk. Bartu, içimdeki çocuğu çıkarmamı sağlamıştı. Daha çocukken olgun davranmaya çalışıyordum ama çocuktum ki ben.

Sokaklarda boş boş gezerek bileklikler için çiçek açmış bir ağaç arıyorduk ama bulmak zordu. Hatta imkansıza yakındı.

Pes etmek üzereyken kaldırıma oturdum ve derin nefes aldım. "Bulamayacağız sanırım. Ağlayacağım."

Bora da yanıma oturdu ve kendine doğru çektiği dizlerinin üzerine dirseklerini yaslayıp yüzünü de ellerinin arasına alarak bana baktı. "Ağlayamazsın."

"Neden ki? Ben hep ağlayabilirim."

"Ağlarsan sana küserim çünkü. Hem pes edemeyiz. O ağacı bulacağız!"

Bartu, Bora ile ikimizin arasına girip kollarını ikimizin omzuna atıp kendisine doğru çekti.

"Aman siz de ne dramacı insanlarsınız. Ağacı bulamazsak çiçeğe bağlarız. Aynı şey."

Bora, gözlerini kısıp Bartu'ya baktı. "Kesin aynı şeylerdir ya. Babaannen illah ağaç olacak demedi mi sana?"

Bartu cıklayıp saçımdaki tokayı çıkarttı ve kendi sarı saçlarının arasına taktı. Sarı saçlarının içindeki mor, çiçek desenli toka kıkırdamama neden olmuştu.

"Çiçek için onu demişti. Çiçek çiçektir yani."

Ayağa kalktı ve saçındaki tokayı bana gösterip sırıttı. "Kim takarsa onundur. Yani benim."

"Ne garip bir çocuksun sen ya." Diye ona bakarken Bora yanıma gelip aynı Bartu gibi omzuma kolunu attı.

"Öyledir öyledir. Hadi ağacı bulalım."

Yine ayaklandık ve sokaklarda boş boş gezinmeye başladık. Bir ara Bartu'dan kopup sahil kenarında yürümeye başlamıştık. Hava güzeldi ve hafifte olsa bizi ısıtıyordu. Yine de mevsimlik lacivert montum üzerimdeydi. Şans bu ki Bora'nın da üzerinde lacivert montu vardı. İkimiz de şirin görünüyorduk.

"Bartu'yu benden çok mu seviyorsun?"

Bora, kısık sesle sorduğunda bakışlarımı ona çevirdim ve merakla sordum.

"Bunu neden soruyorsun ki?"

"Bilmem, sanki daha yakın arkadaş oldunuz ve beni istemiyorsunuz gibi."

Bir anda yapmayacağım bir şeyi yapıp Bora'nın yere bakan yüzlerini avucumun içine aldım ve yanaklarını okşadım. Bakışları anında bana dönerken yanaklarımın ısındığını hissediyordum.

"Tabii ki öyle bir şey yok. Sen benim hep en yakın arkadaşım olacaksın. Aramıza hiçbir şey giremez."

Bora gülümsediğinde ben de gülümsedim. Kalbim, onu bu kadar yakından görmeye alışık olmadığı için istemsizce hızlanırken Bora ellerini belime yerleştirdi ve kahverengi gözlerini gözlerime dikerek konuştu.

3316 GÜNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin