803. Gün: İlk Dans
-Geçmiş-
Gözlerimi kapatıp ortaokul günlerini düşünmeye başladım. Çok ağladığım günler de vardı ama hayatıma giren kıvırcık saçlı bir şey ile bu ağlamalarım sonsuza kadar olmasa da silinmiş, bir süreliğine gülümseme kondurmuştu dudaklarıma. Ne çabuk geçmişti onunla koskoca yıllar. Şimdi ise mezun oluyorduk. Aynı liseye gitme ihtimalimiz düşük olsa da umarım aynı liseye giderdik de ondan kopmazdım.
Yıllar yüzüme asıl gerçeği çarpmıştı. Yedinci sınıfın sonlarına doğru sınıfımıza yeni bir kız gelmişti ve çok güzeldi. Sapsarı saçları, boncuk gibi mavi gözleriyle sadece bizim sınıftakileri değil, bütün okuldaki erkekleri düşürecek bir güzelliği vardı. İlk geldiğinde ona çok ısınsam da benden daha fazla ısınan bir kıvırcık vardı. O kız, yani Asel de sınıftaki erkeklere baktığından çok daha farklı bakmıştı Bora'ya. İşte... o an boğazımda bir yumru hissettim.
Bora ve Asel birbirine yaklaştıkça içimde beklenmedik bir öfke oluştu. Asel kötü biri değildi ama benim gözümde tam bir şeytan olmuştu. Bora'yı yanımdan almaya çalışan sarı şeytan.
Bora, neden böyle davrandığımı sorsa da ergenlik deyip geçiştirmiştim ama cevabı çok net belliydi. Bora benim için arkadaştan fazlasıydı ve bunu kendime zar zor anlatabilmiştim. Ne güzel.
Okullar tatile girdiğinde bile Asel ve Bora bağlarını koparmadı. Çok korktuğum olay sonunda oldu. Bora ve Asel sevgili oldular. Ben de köşeme çekilip ağladım. Evet, çok klasik bir şey ama Bora'ya olan hislerimi söylemek yerine onların mutluluğuna gülümseyerek karşılık vermeye çalıştım.
Şimdi ise hala sevgililerdi ve gram alışamamıştım ama en azından onlara somurtarak bakmıyordum. Bora'yı içime gömmekten başka şansım yoktu şu an.
"Hazır mısın güzelim?" Babamın sesiyle aynada son defa kendimi inceledim ve başımı salladım.
"Hazırım babacığım." Babam yanıma gelip beni incelediğinde gözleri dolmuştu ama hemen sakladı ve gülümsedi.
"Çok güzel olmuşsun gün ışığım. Keşke annen de görseydi bu halini." Derin nefes alıp ela gözlerini kuruladı ve boğazını temizleyip hiçbir şey olmamış gibi beni kendisine çekip sarıldı.
"Sorun değil baba. Sen de üzülme artık. Böyle olması gerekiyormuş." Babam ve annem ben altıncı sınıfa giderken ayrılmışlardı. Daha doğrusu annem babam ve beni terk edip çalıştığı şirketteki iş arkadaşı sandığımız bir adamla evlenmişti. Babam, annemi hala çok seviyordu. Benim de anneme benzemem onu daha da yaralıyordu belli ki.
"Hadi seni bırakayım baloya. Gece on bir de seni alırım. Dikkatli ol ama yine de."
Başımı salladım ve babamın yanağını öpüp evden çıktım. Kısa bir araba yolculuğundan sonra balonun olduğu mekana gelmiştik. Babam yine bana birkaç tavsiyede bulunduktan sonra gitmişti. Ben de balo alanına girip çevremi gözlemlemiş, Bora'yı ya da Asel'i görmeyi ummuştum.
Asel'le göz göze geldiğimizde elini salladı. Gülümsemeye çalışıp topuklu ayakkabıyla çimli zeminde zorlanarak oturdukları masaya ilerledim.
"Ne güzel olmuşsun Buket." Asel gülümseyerek bana sarıldığında ben de onun simsiyah ve bedenine tam oturan elbisesinin içinde ne kadar güzel göründüğünü düşünüyordum. Çok ama çok güzeldi ne yazık ki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
3316 GÜN
Short Story3316gun: 3316 gün hatrına beni tekrar sever misin? *** Bora ve Buket, ortaokuldan beri en yakın arkadaşlardır. En azından Bora için her şey bu kadardan ibarettir ama Buket için Bora arkadaştan daha fazlasıdır. Buket, kendi hislerinle boğuşurken Bora...