1838. Gün (Part:2): Aşktan Ölmek
-Geçmiş-
Bazı anlar ne yapacağınızı şaşırdığınız oluyor mu? Aklınızın içinde binlerce kelime, cümle var ama diliniz açılmıyor ve sanki robotmuşsunuz gibi şarjınız bitiyordu. Benim de şarjım beş dakika önce bitmişti ve öylece Rüya'nın şaşkın ama sevinmiş yüzüne bakıyordum. Konuştuğunu cümlenin sonunu duyunca fark ediyordum. Duyma yetimi de kaybetmiştim sanırım.
"...öpüştünüz. Ben mi hayal gördüm yoksa? Ay Buket bir cevap verir misin?"
Gözlerimi kırpıştırıp hafif aralık dudaklarıma elimi getirdim. Az önce yanlışlıkla Bora ile öpüşmüştük ve şu an yaşamıyordum. Ciddiyim, yaşamıyordum. Kalbim durmuştu sanki. Kulaklarım çınlıyordu ve Rüya'nın dediklerini zar zor anlıyordum. Beyin ölümüm değil de, aşk ölümüm gerçekleşmişti sanırım.
"Kızım iyi misin? Pişt Buket!" Rüya önüme gelip elini salladığında hafif sıçrayıp elimi dudaklarımdan çektim.
"Hiç iyi değilim şu an." Dedim zar zor konuşurken. Rüya ise kocaman bir kahkaha atıp az önce Çağatay'ın karşıma çektiği sıraya oturdu.
"Doğal tabii, aşık olduğun çocukla öpüştün." Rüya'nın sesi kulaklarımda uğuldarken gözlerimi kocaman açtım. Rüya bunu nereden biliyordu? Kimseye bir şey söylememiştim ve neredeyse herkes benim Bora'ya aşık olduğumu fark edebiliyordu.
"Nasıl? Yani... yok öyle bir şey. Hem... yanağını öpecekken bir anda başını çevirince olan oldu. İstemeden oldu yani!"
Rüya 'ben yemem' bakışı attı bana ve dirseklerini dosyaların üzerine koyup yüzünü ellerinin arasına aldı. "Bence artık itiraz etme Buket hanım. Hadi, dökül. Söz kimseye söylemem. Hem sende de benim sırrım var, hatırlasana."
Sırrı aklıma geldiğinde ellerimle yüzümü kapatıp ofladım. Sanırım cidden birine içimdeki hisleri anlatmam gerekiyordu ve şu anki seçeneğim en iyi arkadaşlarımdan biri olan Rüya'ydı. Ona güveniyordum, kimseye söylemeyeceğini de biliyordum ama yıllardır kendi başıma uğraştığım bir şeyi birilerine anlatmak garip geliyordu.
Ellerimi yüzümden çektim ve kısık sesle konuştum. "Aslında pek anlatılacak bir şey yok. Bora'ya aşık oldum ve ne yapacağımı bilmiyorum. Kendi kendime suda çırpınıyorum işte." Dedim bitik bir halde. Suda boğulacağımı biliyordum ama uğraşıyordum işte.
"Ne zamandır aşıksın? Ay Buket detayları ver!"
Telefonumu çıkardım ve ekranda duran sayaca baktım. "Im... bugün itibariyle 1838 gün olmuş. Onu ilk gördüğüm, yanıma ilk oturduğu andan beri aşığım."
Rüya ağzı açık bana baktı ve elimdeki telefonu alıp dikkatlice sayacı inceledi. Yüzündeki her mimikten ne kadar şaşkın olduğu anlaşılıyordu. "Kızım yıllardır aşıksın ve hâlâ açılmadın mı? Neden açılmıyorsun? Belki de Bora da seni seviyordur ama söyleyemiyordur?"
Yutkundum ve bakışlarımı pencereye çevirdim. Ne güzel bir hayaldi bana aşık olması ama yıllar önce o ihtimali öldürmek zorunda kalmıştım. Ben platonik olmaya alışıktım. Açılsam, hele de şimdi açılsam işleri daha da bozacakmışım gibi hissettiriyordu.
"Bora beni sevmiyor, Rüya. Ona açılacağım ama şimdi değil."
Rüya kaşlarını çatarak düşürünü düzeltti ve mavi gözleriyle uzun uzun bana baktı. Boğazımı temizleyip bakışlarımı kaçırsam da bu bakışlar beni korkutmuştu. "Daha neyi bekliyorsun Buket? Bin bilmem kaç gün yazıyor şu sayaçta! Mezarında mı açılmayı planlıyorsun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
3316 GÜN
Short Story3316gun: 3316 gün hatrına beni tekrar sever misin? *** Bora ve Buket, ortaokuldan beri en yakın arkadaşlardır. En azından Bora için her şey bu kadardan ibarettir ama Buket için Bora arkadaştan daha fazlasıdır. Buket, kendi hislerinle boğuşurken Bora...