26. Bölüm

2.3K 150 219
                                    

919. Gün: Gökyüzüne Yollanmış Hisler

Bol bol yorum bekliyorum kuzular 🐑 İyi okumalar 💖

-Geçmiş-

Yemek masasında sessizce otururken nefesimi düzenledim. Babam, haberleri izlerken ciddi görünüyordu. Birkaç klasik soru sorduktan sonra sessizce haberlere dönmüştü bu yüzden onunla konuşmaya çekiniyordum. Annem gittiğinden beri onunla annem hakkında neredeyse hiç konuşmamıştım.

"Annem neden gitti?" Diye sordum sanki cevabı bilmiyormuşum gibi. Babam kaşlarını çatarak bana döndü. Yüzünde hem şaşkınlık hem de sinir vardı.

"Nereden çıktı şimdi bu, Buket?"

Çatalımı kenarıya bıraktım ve derin nefes aldım. "Bilmem, aklıma geldi bir anda. Kavga etmiyordunuz ama annem çekip gitti. Neden?"

Babam, sinirle tabağını geriye ittirdi ve ayaklandı. "Bunu bana değil annene sorman gerekiyordu. Sonuçta o adamla kaçıp giden o. Kahvaltını bitir ve okula git."

Evden kaçarcasına çıktığında derin nefes alıp masadaki her şeyi mutfağa yerleştirdim. Babamla bu konuyu konuşamayacaktım çünkü o gerçekten yaralıydı. Annemle üniversitenin başında tanışmışlar ve neredeyse hiç ayrılmadan evlenmişlerdi ama bir anda gerçek aşkı onu terk ettiğinde, babam gerçekten yıkılmıştı. Onun her dakika ağladığı zamanlar gözümün önünden gitmiyordu. Babam, annemin yokluğuna alışmıştı ama ona hala kızgındı.

Odamdan çantamı ve telefonumu alıp evden ayrıldım. Dünden beri aklımda dönüp duran tek şey annemdi. Sanki yıllardır hiç bu kadar onu düşünmemiştim. Gözlerimi kapatıp onun yüzünü hayal etmeye çalışıyordum. Benimki gibi uzun kahverengi, dalgalı saçları, yeşil gözleri ve en çok benzerliğimiz olan çilli yüzü aklıma geliyordu ama bir şeyi fark etmiştim. Artık kokusunu hatırlamıyordum ya da sesini tam hayal edemiyordum. Siliniyordu ama yüzü hala gözümün önündeydi.

Çağatay'ı gördüğümde düşünceleri aklımdan kovaladım ve onun yanına gidip gülümsedim. "Bugün nasılsın bakalım çiçek?"

"Kendimi düşünceler içinde boğulacakmış gibi hissediyorum. Sen nasılsın?"

Çağatay, tek kolunu omzuma atıp beni kendisine çektiğinde artık ona her şeyi anlatmam gerektiğini hissettim. "Seni böyle gördükçe iyi olamıyorum."

"Sana her şeyi anlatacağım okula giderken." Dedim bakışlarımı mavi gözlerine çevirirken. Beni buruk bir gülümsemeyle onayladığında aklımdakileri bir saniyeliğine unutup ona odaklandım. Sevgiliydik ama şu annem olayı yüzünden bunu bile unutmuştum. Çağatay kesinlikle çok daha iyi bir ilişkiyi hak ediyordu. Sadece kendisini düşünen beni değil.

Yol boyunca yaşanılanları anlattım. Annemin çalıştığı şirketteki bir adamla kaçtığını, babamın bir daha o neşeli günlere asla dönmediğini ve diğer her şeyi. Çağatay, dikkatle dinledi ve ben lafımı bitirene kadar bir kere bile konuşmadı. Düşünüyordu, ne diyeceğini dikkatlice düşünüyordu.

"Şimdi de annemi bulmak istiyorum. Tabii önce ona karşı ne hissettiğimi sana, Bora'ya falan anlatmam gerekiyor ama bilmiyorum. Hazır değilim sanırım."

Çağatay beni durdurduğunda bakışlarımı onun mavi gözlerine çevirdim. Boylarımızı eşitlemek için biraz eğilmişti. "Ben hislerimi anlatmak için sahil kenarına giderim genelde. Bazen deniz havası falan duygusallaştırıyor ve hislerini istemeden döküyorsun. Kalbindeki zehiri çıkartmak için seninle sahile gelebilirim."

3316 GÜNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin