43. Bölüm: Yangın
Bol bol yorum bekliyorum. İyi okumalar. 💗 Sondaki yazımı okursanız çok mutlu olurum.
Titreyen ellerimi dudağıma kapattım ve dilimden çıkan cümleyi yedirmeye çalıştım ama başaramadım. Belki sadece bir tahmindi ama en mantıklı tahmin Bora'nın annemi bulmuş olmasıydı. Mutlu olacağımı düşündüğü tek şey bu olmalıydı.
"Anneni mi buldu?" Enes şaşkınca bana seslenirken onu zorlukla duyuyordum. Kulaklarım uğulduyor ve bu ihtimalin gerçek olduğuna inanamıyordum. Eğer annemle Bora'nın kazası arasında bir bağ varsa diye korkuyla titriyordum. 9 yıldır görmediğim, duymadığım bu kadının benim her şeyim olan Bora'nın kazasıyla bir şekilde ilgisi varsa...
"Ben... Bora'yı göreceğim. Sonra da... Bilmiyorum, bir şeyler yapacağım." Enes'e zorlukla bir şeyler söyleyip hızla yürümeye başladım. Biraz ilerimizde annesiyle konuşan Çağatay'a bile bakmadan hastaneye doğru ilerliyordum. Bora'yı görüp güç alacak, derin bir nefes alarak bir şeyleri daha yerine oturtacaktım. Bunlar Bora'yı iyileştirmiyordu ama bu soğuk hastane içinde oturmaktansa Bora için bir şeyler yapmak beni biraz olsun rahatlatıyordu.
O tanıdık koridora girdiğimde gözlerimi kırpıştırdım. Bora'nın annesi Eda teyze, Bora'nın kaldığı odanın camına başını yaslamış gözlerini kapatmadan Bora'ya bakıyordu. Güçlü durmaya çalıştığım o an burnumun direğinin sızladığını hissettim. Bu görüntüye asla alışamayacaktım.
Omzumda bir el hissettiğimde bakışlarımı hemen elin sahibine çevirdim. Bir an Bora olabileceğine inanmıştım ama Rüya bitkin bir halde bana bakıyordu. Yutkundum ve bir anda onu sıkı sıkıya sardım. Kafamın içinde dönüp dolaşan cümleyi ona söyledim.
"Bora... annemi bulmuş olabilir, Rüya. Şu an... benim yüzümden burada yatıyor olabilir. Benim yüzümden ölebilir."
"Ne? Ne diyorsun Buket?" Rüya ellerini omuzlarıma yerleştirdi ve beni kendisinden uzaklaştırıp yüzüme baktı. Kuruyan alt dudağımı ıslattım ve odayı işaret ettim.
"Bora benim yüzümden orada yatıyor olabilir."
Rüya ne diyeceğini bilemiyormuş gibi dudakları aralık bir şekilde bana bakarken ben gözlerim dolu dolu bana bir şeyler demesini bekliyordum. Beni suçlamasını ya da azarlamasını bekliyordum ama Rüya kaşlarını çattı ve beni tutup çekeledi. Ne olduğunu anlayamayarak koridordan uzaklaştık ve temizlik eşyalarının olduğu bir odaya girdik.
"Ne oldu? Bora'ya bir şey mi oldu yoksa?"
Rüya sakinleşmem için başını iki yana salladı. "Hayır durumu hâlâ aynı. Sana bir şey anlatmam lazım."
Kaşlarım çatılı bir şekilde bana ne diyebileceğini düşündüm. Bora'nın kazasıyla ilgili yeni bir detay mı bulmuşlardı yoksa ben Asel'le konuşurken?
Rüya mavi gözlerini kocaman açmış ve korkuyla titriyordu. Bir şeyler öğrendiğine emindim ama bana söylemek istemiyormuş gibiydi. "Yarım saat Bora'nın arkadaşlarının yanından dönerken birini gördüm."
Durakladığında sinirle mırıldandım. "Her saniyenin Bora'yı ölüme sürüklediğinin farkında mısın?"
Rüya nasıl diyecekmiş bilemiyor gibiydi. "Ateş'ti. Ateş'i gördüm ve sadece selam verecektim ama beni kolumdan çekip bu odaya soktu. Seni aradığını söyledi. Ben de eve gitmiş olabileceğini söyledim ama Buket... O bizim tanıdığımız Ateş'e hiç benzemiyordu. Bir şeyler biliyor. O da bu işin içinde."
Yıllar içinde kaybettiğim, kaybettiğimi sandığım başka birinin ismi kulaklarıma dolduğunda kendimi karmaşanın tam ortasında hissettim. Gözlerimi kapatıp duvara yaslandığımda Bora ile konuştuğumuz o meşhur 3316. güne girecektik. Tam bana aşık olduğunu söyleyeceği sırada çalan o telefon anındaydık. Telefonu açıyordu ve Enes olduğunu söylüyordu ama Enes değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
3316 GÜN
Short Story3316gun: 3316 gün hatrına beni tekrar sever misin? *** Bora ve Buket, ortaokuldan beri en yakın arkadaşlardır. En azından Bora için her şey bu kadardan ibarettir ama Buket için Bora arkadaştan daha fazlasıdır. Buket, kendi hislerinle boğuşurken Bora...