920. Gün: Ateş'i Yanlış Anlamak
Bol bol yorum bekliyorum. İyi okumalar 💖
-Geçmiş-
Bazı anlar vardır, düşünmekten kafayı yemenize sadece birkaç dakika kalmıştır. İşte ben tam o anlardan birini yaşıyordum. Dalgındım ve düşündüğüm iki şey vardı. Birincisi, annemin neden beni sevmediğiydi. Oysa gerçekten sevdiğini hissetmiştim yıllardır ama sevmiyormuş. Çok garip değil mi? Sizi sevdiğine eminsiniz ama aslında sevmemiş ve kaçıp gitmiş. Çok garip. Düşünmekten uyutmayacak kadar garip. İkincisi de Bora'yla olan öpüşmeydi. Düşünüyordum, yıllar önce olmuş bu olayı beynim nasıl bana bir saniye bile hatırlatmadı? Eğer hatırlasaydım her şey çok farklı olabilirdi. Daha Asel hayatımıza girmeden kalbimi anlayabilirdim sonra...
Sonra ne olacaktı Buket? Bora bana masal okumuştu ve çocuk aklıyla masala inanmıştı sadece. Belki hatırlasaydım artık yanımda Bora olmayacaktı. Sanırım en mantıklısı bunu düşünmeyi bırakmaktı çünkü düşündükçe beynimin içinde sadece bir cümle dönüp dolaşıyordu; 'Çağatay'a haksızlık yapıyorsun.' Ve çok haklıydı. Hepimizin iyiliği için düşünmeyi kesmeliydim.
Uzakta Ateş'i görüğümde oturduğum sandalyeden kalktım. Rüya bakışlarını telefonundan almış bana bakıyordu. Bu sabah sadece ikimizdik çünkü az önce sınıftaki bütün erkekleri sıra taşımak için çağırmıştı müdür yardımcısı. Haliyle gitmişti bizimkilerde.
"Hey nereye?"
Rüya'nın mavi gözlerine gözlerimi çevirdim ve ileride telefonuyla uğraşan Ateş'i işaret ettim. "Onunla konuşmam lazım. On dakikaya gelirim."
"Tamam. Dikkatli ol yine de!"
Rüya'ya el sallayıp hemen adımlarımı Ateş'e çevirdim. Duvara yaslanmış telefonunda bir şeyler yapıyordu. Yüzünde aynı gülümsemeyle karışık sırıtma dikkatle telefonu kurcalıyordu. Yanında ne Ceren ne de başka birileri vardı. Dünkü boş bakışlarından sonra yanına giderken biraz çekinsem de yalnız olduğu için özgüven gelmişti. Belki yanındakiler bir 'çömezle' göründüğünü sanmasın diye bana boş boş bakmıştı. Bilmiyorum ama bu biraz kalp kırıcı olabilirdi. Birazcık...
"Selam." Dedim önünde durup ellerimi arkamda birleştirirken. Ela gözlerini telefondan çekti ve yüzüme çevirdi. Bakışları dünkü gibi boşken biraz şaşırmadım desem yalan olurdu. Ne yaptım ben buna ya? Sorunun saçmalığına bakar mısınız? Ben Ateş'e ne yapabilirdim ki?
"Selam." Dedi bakışlarını tekrar telefona çevirirken. Yüzündeki sırıtma yine de silinmemişti. Boğazımı temizledim bana bakması için ama görünmezmişin gibi bakışlarını bana çevirmedi.
"Seninle konuşmam gerekiyor. Birkaç dakika yüzüme baksan diyorum?" Diye sordum şirince. Derin nefes alıp telefonunu kapattı ve pantolonunun cebine yerleştirip başını duvara yaslayarak gözlerini bana dikti. Im... sanırım bana bakmadan daha kolay konuşabilirdim. Ateş'in gözlerindeki ateşi görünce işim zorlaşıyordu sanki.
"Konuşabilirsin, dinliyorum."
Gerin bir nefes alıp yanaklarımı şişirdim. Geçen gün ki konuşmamızdan sonra arkadaş olduğumuza emindim ama şu an hiç arkadaşımmış gibi hissetmiyordum. Zaten bir anda çekip gitmişti ve arkasından bağırarak teşekkür edebilmiştim sadece.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
3316 GÜN
Short Story3316gun: 3316 gün hatrına beni tekrar sever misin? *** Bora ve Buket, ortaokuldan beri en yakın arkadaşlardır. En azından Bora için her şey bu kadardan ibarettir ama Buket için Bora arkadaştan daha fazlasıdır. Buket, kendi hislerinle boğuşurken Bora...